1979 yılından bu yana Ramazan Ayının son haftası Dünya Müslümanları tarafından Kudüs Günü Etkinlikleri gerçekleştirilmektedir bu yıl da dünyada olduğu gibi ülkemizin birçok yerinde değişik şekillerde ve özellikle Cuma namazı sonrasında bildiriler okunarak gerçekleştirildi. Bu hafta yapılan etkinliklerin Adana Ayağında Mazlumder Adana şubesinin düzenlemiş olduğu dünya Kudüs günü etkinliğinin tarihi İHH nın organize ettiği Mavi Marmara gemisine yapılan İsrail saldırısıyla 10 insanımızın hayatını kaybettiği 31 Mayıs la aynı döneme denk geldiğinden dolayı Kudüs Günü ve Mavi Marmara’ya yapılan saldırı olayı birlikte anıldı. İsrail aleyhine ve Kudüs’ün bağımsız olması Filistin Devleti’nin Özgür olması adına bildiri okundu bu bildirinin okunması sırasında Mavi Marmara gemisinde şehit olan insanlarımız anıldı.
Bu etkinlikte Mavi Marmara’nın Adana gazileri olarak anılan insanlardan birkaçı kısa konuşma yaptı. Kısa konuşma yapan Mavi Marmara Gazilerden Cihangir ağabey şöyle bir anekdot anlattı.2009 yılı Aralık ayında İngiltere’den yola çıkan Filistin’e Özgürlük konvoyunda bulunan Hollanda’lı birkaç bayan aktivist ülkemizde konakladıkları Adana ayağında kendilerine ‘’Neden bu konvoya katıldıklarını’’ sorulduğunda herhangi bir dine mensup olmadıklarını ancak Gazze’de yapılan insanlık dışı uygulamayı protesto etmek amacıyla aynı zamanda Gazze’ye de yardım amacıyla bir ambulans Satın alıp bu ambulansın içini ilaçlarla doldurarak Filistin’e Özgürlük yürüyüşüne katıldıklarını belirtmişler. Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyduklarını sorulduğunda ayrıca arkadaşımıza verdikleri cevap ‘’Biz insanların dinine inancına bakmıyoruz, o insanların zulüm içerisinde yaşadıklarına inanıyoruz biz de onlara bir nebze yardımcı olabilir miyiz diye bu harekete katıldık cevabı vermişler. Duygulu bir şekilde bu olayı anlatan Cihangir ağabeyin söylediklerini dinleyince dünyanın öbür ucundan, Amerika’dan kalkıp Filistin’e kadar gidip orada İsrail tankları önünde dimdik ayakta durarak İsrail devletinin Filistin Halkının topraklarına el koyup İsrail halkına yerleşim alanı açmalarına engel olmak isteyen Rachel Corrie aklıma geldi. Kendiyle aynı inancı paylaşmadığı halde bir başka dünyanın insanları için yola çıkmış Ve o yolculuk sonucunda İsrail dozerlerinin paletleri altında kalarak yaşamını yitirmişti. ’’Zulüm Bizdense Ben Bizden Değilim’’ sözünü dünyaya bırakarak hemide. Hangi Duygu bir insanı kendi ülkesinden kaldırıp kilometrelerce uzaktaki kendisi ile ideolojik hiçbir bağı olmayan insanların yaşamını kolaylaştırmak ve onlara yardımcı olmak üzere hem de hayatını hiçe saymayı anlamlı kılabilir .Bu çerçevede düşünebileceğiniz yeni bir yaşam modeli söz konusu olabilir mi anlamındaki bir görüş ortaya çıkmaktadır. Dünyada yaşayan insanların ideolojik yapıları ya da dini, mezhebi, ırkı yapıları göz önüne alınmadan yeni bir model ile Dünya yönetilebilir mi sorusu akıllara gelmektedir. Bu tip formüllerin tartışıldığı bir platform oluşturulabilir mi? diye düşündüğüm de aklıma gelen ilk örnek Hz Muhammed’in peygamberlik kendisine tebliğ edilmeden önce içinde bulunduğu Hılful Fudul hareketi olmuştur. Bunu takip eden dönemde Müslümanların Medine’ye yerleşmesinden sonra o bölgede yaşayan Farklı görüş ve inançtaki insan grupları ile aralarında yapmış oldukları Medine Sözleşmesi dikkatimden kaçmadı. Dünyayı açlığa yoksulluğa ve birbirini yok etmeye doğru götüren şu anki sistemin değiştirilebilmesi adına neler yapılabilir diye düşünmek ve böyle düşünen insanları çoğaltabilmenin yollarını aramak adına Hılful Fudul hareketi ve Medine Vesikası belgelerinin yeniden gözden geçirilip geliştirilerek toplumsal sözleşmeleri ve yaşam biçimlerini birbirine saygı duyan farklı görüşteki farklı inanıştaki insanları birbirine ezmeden birbirlerine zulüm etmeden yan yana getirerek dünyada var olan kaynakların daha düzenli kullanılmasına zemin hazırlayıp zulmün ve haksızlığın ortadan kaldırılması adına Yeni Bir Umut yeni bir görüş ortaya koyabilir miyiz diye düşünüyorum. Emperial düşünce ve duygularla hareket eden başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere İsrail ile birlikte dünyanın birçok ülkesinde yaşayan insanları bu duygu ve düşüncelere sevk etmenin yollarını nasıl buluruz? Bu insanların da kendilerinin yaşam alanlarına zarar vermediği müddetçe başka insanların yaşam alanlarına müdahale etmemelerini nasıl anlamalarını sağlarız. Bu konuda neler yapılabilir nasıl bir hareket söz konusu olabilir arayışı içerisinde olmamız gerektiğini düşünüyorum. Yaşlı dünyamızda insanların birbirini katletmesinin önüne geçerek başka ülkelerin zenginliklerini ellerinden alarak yokluğa mahkum etmelerinin engellenmesi adına nasıl bir çalışma yapılabilir diye düşünmeden edemiyorum. Bu çerçevede yapılabilecek çalışmalar olduğunu düşünüyorum. Yukarıda verdiğim iki örnek hareket başta Müslümanlar olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yaşayan akıllı insanların kabul edeceği ve dünyanın geleceğini bu yönde güzelleştirmek adına Yeni bir şeyler ortaya koyabileceklerine inanıyorum. Varlığını başkalarının yokluğu üzerine kurmayan, kendi çalıştığının ve emeğinin karşılığını alabilen ve yaşam mücadelesi verirken başkalarının yaşam mücadelesinin önüne geçmeyen bir anlayışa nasıl sahip olabiliriz. Bugün Dünya böyle bir Özlem’in içerisinde varlığını sürdürmektedir.
Dünyanın Demokrasi anlayışını bu çerçevede geliştirebilir isek insanoğlunu daha mutlu kılabilir miyiz acaba?
Rachel Corrie ve Mavi Marmara Şehitlerine Selam olsun.