Kılıçdaroğlu’nun çok yaşaması iktidarın kalıcı olması anlamına geldiği için önemlidir. Yaptığı çıkış ve ortaya koyduğu icraatlar sadece hükümete hizmet ettiği için varlığı, varlığımız olacaktır. Hele bir de Cumhurbaşkanlığına aday olursa kaymaklı kadayıf olarak tadına doyum olmayacaktır. Kendisi sırtında yumurta küfesi olmadan ebedi olarak muhalefete razı olsa da bu gidişle ana muhalefeti kaybetmesi de sürpriz olmayacaktır.
Son teklifini twitter paylaşımından aynen buraya alıyorum; “Milli mücadelemizi, büyük bir diplomasi zaferi ile taçlandırdığımız Lozan Barış Antlaşması’nın yıl dönümünde tekrar söylüyorum. Parlamento açıldığında vereceğimiz ilk kanun teklifi, Lozan’ın resmi bayram olarak kabul edilmesinin teklifi olacaktır. Lozan ülkemizin tapu senedidir!” Bütün dünyada ekonomi ve hayat pahalılığı birinci gündem maddesi iken bizde muhalefet yeni bayramın peşinde, bu vizyona ancak şapka çıkarılır.
Ülkemizde neredeyse her gün bir bayram ve kutlama ile doldurularak iş ve zaman kayıpları ile verimsizlik örneği ortaya konmuşken, bu teklif hangi derdimize derman olacaktır sormak gerekiyor. Her şeye karşı olarak, negatif muhalefetin pirim yapmadığı bu kadar yıllık tecrübeyle sabitken bu yanlışta ısrar etmek için ileri düzeyde mastar yapmış olmak gerekir. Ama olsun gözü kapalı oy verecek % 25’lik bir kesim olduğu sürece Kılıçdaroğlu bu tür söylemlerine devam edecektir. Fakat son zamanlarda ortaya çıkan bir tehlike söz konusudur. En büyük ittifak ortağı Akşener’in İp’i CHP’nin boynuna dolanacak gibi gözüküyor. Akşener, Atatürkçü ve laik söylemler ile CHP’de çıkış bulamayanlar için bir adres konumuna gelmiş bulunmaktadır. CHP tabanına yönelik yaptığı hamlelerle burada bir çözülme ve geçişkenliğe neden olacaktır.
Kılıçdaroğlu, yaptığı miting ve toplantılara katılan binlerce taraftarı kendisinden yeni bir şey duymak için kulak kesilmişken o, “Bay Kemal olmak kolay değildir!” diye başladığı konuşmasına peş peşe sıraladığı hamaset yüklü ifadelerle hiçbir şey söylemeden kürsüden inmektedir. Yandaş medya ise, “Muhteşem konuşma ile taraftarlarını coşturdu!” manşetleri ile kendileri inanmasa bile taraftarlarını avutmaya, uyutmaya devam ediyorlar. Rövanş söylemleri ile yeni bir şey söylemek mümkün olmadığına ve de ortaya da bir proje konmadığı için hamasetle işi götürmek de bir yere kadar, elbette bir tıkanma olacaktır.
Sonuç olarak; Lozan’ın bayram olarak kabul edilmesini Atatürk bile akıl edememiş iken Kılıçdaroğlu’nun bu teklifi ile o koltuğa boşuna oturmadığını ispatlamış bulunmaktadır! Sen çok yaşa Kılıçdaroğlu eğer Türk siyasetinde sen olmasaydın günlerimiz çok rutin geçecekti. Sayende başta iktidar olmak üzere hepimizin günleri bayram coşkusuyla geçiyor. Bu da az şey değildir.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın