Kağnı Gölgesinde Yürüyenler...

Erol Aydın

İnsan, eşrefi mahlûkat olarak yaratıldığı için mertebe olarak meleklerin bile üstüne çıkabilir iken bazen de gayya kuyularına yuvarlanmakta beis görmez. Bazı insanlar kişiliklerini ve kimliklerini bir kenara bırakarak bir parazit gibi başkalarının sırtında yaşamayı tercih etmişlerdir.

            Bu insanları; giyim-kuşam, hal-tavır, davranış ve konuşmalarından kolayca anlayabilirsiniz. Yılışık, samimiyetsiz, yüzsüz, ukala tavırları ile kendilerini belli ederler. Bağlı bulundukları amirlerinin yetkilerini kullanmayı yaşam felsefesi olarak gördükleri için her türlü usulsüzlüğü yapmaya meyillidirler. Açık verdiklerinde veya sert bir kayaya çarptıklarında ise el etek öperek yapmayacakları şebeklik kalmayacaktır. Takla atmak, yaltaklanmak, itibar suikastı yapmak, iftira atmak onlar için meslek haline gelmiştir. Bütün bunları yaparken hiç rahatsız olmaz, yüzüne tükürseniz, “yarabbi şükür” diyecek kadar da geniştirler.

            Özellikle mevki ve makam sahibi kişilerin etrafında bu gibi insan müsveddelerine rastlamanız vakayı adiyedendir. Kendi karakterleri olmadığı için başkalarının itibarını kendi itibarı olarak görerek her işlerini görmeye çalışırlar. Karşı taraf da iki arada bir derede kaldığı için çoğu zaman kerhen de olsa bu duruma katlanır. Mevki sahibi, yanındaki bu sülüğün işe yaramaz birisi olduğunu anlasa da onu tasfiye etmeyi düşünmez. Birincisi zararsızdır, ikincisi ise yanlarında tutmaları kontrol için gereklidir. Bunları ekarte ederek saf dışı bıraktığında elde ettiği bilgileri aleyhinizde kullanacağı için çoğu zaman bu duruma göz yumulmaktadır. Fakat burada da fırsat kollanmakta zaman ve şartlar olgunlaştığında kapını önüne konulacaktır. Aslında hiçbir işe yaramayan bu şakşakçılar gelene takla atar, gidene de üzülürler fakat bunların hiç biri gerçek duyguları değildir. Bukalemun gibi her ortama uyum sağladıkları için yeni gelene aynı şekilde muamele ile devranlarını devam ettirmek tek emelleridir. Tarihin her devrinde bu tür insanlar vardır ve de var olmaya da devam edeceklerdir. Yaptıkları işten son derece memnun bir şekilde hayatlarına devam etmektedirler.

            Sonuç olarak; kağnı gölgesinde yürüyerek bunu kendi gölgeleri sanmaları bilinçaltına yer ettiği için bundan asla vazgeçmezler. Bu tür insanlara taviz veren yönetici ve idareciler de var olduğu sürece bu devran bu şekilde sürüp gidecektir. Bazen idareciler bu tür insanları maşa olarak kullandığından göz yumabilirler. Kullanım tarihleri ve miatları dolduğun zaman da saf dışı bırakmak erdemli bir davranış olacaktır. Çok zarar vermedikleri süre zarfında da el altında bulunmaları kabul edilebilir. Bu itibar sülükleri amirleri bir şekilde makamını kaybettiğinde anında tornistanla karşı tarafa geçmelerine de şaşırmamak gerekir. Bu tür insanların şerrinden Allah’a sığınmak elzemdir.

Esenlik dileklerimle,

Erol Aydın