Bir ülkenin bağımsızlığının en büyük güvencesi milli savunma sanayisidir. Güvenlik en temel ihtiyaç olduğu için de onun yerine başka bir şeyi ikame etmeniz mümkün değildir. Bu gerçekten hareketle özellikle gelişmekte olan ülkelerin bütçelerinde en büyük pay savunma için ayrılmaktadır. Bunun yanında savunma sanayisi gelişmiş bir ülkenin de ekonomik olarak çok güçlü olduğu da yine bir realite olarak karşımızda durmaktadır.
Bu minvalde Türkiye kendi imkanlarıyla yerli ve milli muharip uçağını prototip de olsa üretmeyi başarmıştır. Böylece de klasmanda bir üst lige yükselmiştir. Bu duruma doğal olarak bütün dünya kayıtsız kalmamıştır. Kaan’a Çin’den Yunanistan’a ve Rusya’dan Amerika’ya kadar her ülke büyük ilgi göstermiştir. Partiler ve siyaset üstü bu başarıya muhalefet bile destek mesajları ile katkı sunmuştur.
Gelgelelim bizim anlı şanlı muhalif basınımız kayıtsız kalmıştır. Kendisini Cumhuriyet’in savunucu ve diğeri halkların Sözcü’sü olan anlı şanlı gazetelerimiz bir satırla bile olsa ilk sayfalarında yer vermemişlerdir. Ortaya konan başarıyı bir devlet projesi olarak değil, hükümetin bir projesi olarak görmüş olsalar gerek ki es geçmeyi uygun görmüşlerdir. Haber değeri olarak görmedikleri bu olay yerine sekiz sütuna manşet olarak Şevki Yılmaz’ı dillerine dolamışlardır! Ne büyük gazetecilik başarısı, bunu da halkın takdirine bırakıyorum.
Böyle büyük bir başarı hikâyesinin hükümetin seçim propagandasına güya malzeme yapılmasına tepki ortaya koysalar da vatandaş arka planda ki zihniyetlerini bildiği için amaçlarına ulaşmaları mümkün olmamıştır. Kaan için üretilen ilk parçasını, “Kalorifer peteği” olarak itibarsızlaştırmaya çalışmışlar daha sonra proje başarıya ulaşınca da kulp takmaktan geri kalmamışlardır. Güneşin balçıkla sıvanmadığı gibi bütün dünyanın takdirini kazanan bu proje de hedefine ulaşmış olacaktır. Kendi değerlerine bu kadar yabancı ve bağnaz bir tutum dünyanın hiçbir yerinde görülmüş değildir.
Kaan konusunda insanlar üç sınıfa ayrılmış durumdadır. Kayıtsız ve şartsız bu başarıyı takdir edenler. Meseleye ideolojik körlükle tamamen kayıtsız kalanlar. Başarıyı kabul etmekle birlikte; Kaan uçtu ama gibi çekincelerle muhalefet şerhi koyanlar olarak kategorize olmuşlardır.
Sonuç olarak; vatanını ve milletini seven hiçbir şahsın kayıtsız kalamayacağı bu mesele de bile ayrışmış olmamız kutuplaşma adına son derece kaygı vericidir. Dosta güven ve düşmana korku salan bu gelişme de daha önce kendisini ispatlamış olan İHA ve SİHA’lar önemli bir referans ve güvence olmuştur. Kaan’ı kaale almayanları millette kaale almayacaktır. Ok yaydan çıktı, dönüşü olmayan bu yolda Türkiye yüzyılı başlamıştır! Tanrı dağlarından, Adriyatik’e Kafkaslardan Afrika’ya kadar bütün bu coğrafyanın gözü üzerimizdedir, bundan daha büyük onur olur mu?
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın