İslami Yönetim Modelinin Esasları

Vedat Kahyalar

Gün geçmiyor ki siyaset konuşmayalım. İslam dinini zaten çok iyi bildiğimizden onu itici cuma ve kutsal gece mesajlarıyla ve çoğunlukla içerikten yoksun ritüellerle geçiştiriyoruz.
İslam dininin yönetim modeli var mıdır?
Varsa nedir özellikleri?
Dinimizin yönetime verdiği önem nedir?
Bozulmalar nerede, nasıl başlamış?
İslam gerici, yobaz, cahilce uygulamalardan mı oluşur?
İslam’ın olmazsa olmaz devlet yönetme ilkeleri uygulanabilir kurallar değil mi?
Demokrasi ile İslam çelişir mi?
Bunları araştırmak, değerlendirmelerimizi gerçek bilgi ile yapmak üzerimize borçtur.

İslam dinini yönetiminde model alan, onun peygamberini rehber olarak kabul eden bir yönetimin en önemli özellikleri neler olmalıdır?

İslam toplumları, medeniyetler kurmuş, çağlar değiştirmiş,l neredeyse tüm kıtalarda ve bir çok ülkede değişik yönetim şekilleriyle dünya tarihine kimi zaman altın harflerle kimi zaman da yanlış uygulama örnekleriyle mührünü vurmuştur.

Aşağıda saydığımız özellikleri ciddi bir disiplin ile uygulayan devletler tarihe altın harflerle geçti. Diğerlerini saymaya gerek yok.

Şimdi gelelim İslam’ın yönetim ilkelerine:

İslâmî yönetimin tartışmasız ilk yönetim özelliği ADALETTİR.

Gerek devlet gelirlerinin vatandaşlar arasındaki paylaşımı gerek problemler karşısında yargılama usul ve esaslarında hiç bir şüpheye yer bırakmaksızın hakkın ve haklının lehinde kararlar verebilecek, nitelikli, yüksek ahlak ve mesleki disipline bağlı, kararlarında bağımsız bir erkin varlığı şarttır.

Adaletin yasama, yürütme ve yargı eliyle, etkin bir şekilde ve tüm bireylerin özel durumlarına uygun olarak sağlanması gerekir. Adil olmak, tüm bireylerin sahip olmaları gereken insani bir erdemdir. Haksızlığı tercih etmek ve kişisel yararları adaletin önünde tutmak, kişinin vicdanında yer alması gereken adalet duygusunu zedeler, bu da toplumsal düzeni bozar.

Devleti yönetenlerin, yasa yapanların, yasaları uygulayanların, yargı mensuplarının, öğretmenlerin, anne ve babaların adil olmaları gerekir. Toplumsal barış için adalet şarttır. Adaletsizlikler insanlarınl devlete olan güvenlerini sarsar ve devlete karşı bir yabancılaşmaya neden olur. Toplumsal düzeninin işleyişinde en temel unsur, bağımsız ve tarafsız bir adalet sistemidir.

İkinci sırada EMANET kuralı olmalıdır.
Halkın emaneti ve geleceği olan bütçenin, hazinenin, yetki kullanımının, tüm gelir ve giderlerinin, güvenilir, dürüst, emin insanlar tarafından yönetilebilmesi esastır. Yapılacak satın almalar, yaptırılacak işlerin ihaleleri, atamalar, görevlendirmeler en ince detaylarına kadar incelenip, hak edene ve mesleğinde ehil kişi ya da kurumlar eliyle yaptırılması gerekir. Yöneticilerin bu işleri yaparken milyonların emanetini yönettikleri bir an bile akıllarından çıkmamalıdır. Yapılan tüm parasal işlerin çok ciddi bir denetimden geçmesi, bu denetim kurumlarının bağımsız ve güçlü yapılar olması, gelecek nesillerin sigortasıdır. Bu kontrollerden geçerek yapılan işler ve satın almalar helal işlemlerdir. Ülkenin yararına çalışanlar denetimden asla çekinmezler.

Üçüncü sırada EHLİYET gelir ki, devlet yönetimlerinin olmazsa olmaz kuralıdır. Yapılacak işler için atanacak personelin iyi yetişmiş, yetenekli ve birikimli olmaları ülkemiz için, geleceğimiz için yaşamsal öneme sahiptir. Halk arasında torpil olarak nitelendirilen, hak edenin değil, güç sahibi bir aracı vasıtasıyla makam gaspıdır. Bu makam ve yetki hırsızlığı, maalesef yaygın olarak tercih edilebilmekte ve kul hakkı ihlali olduğu için hırsızlık ayarında bir günah olarak kabul edilmeli, ağır şekilde cezalandırılmalıdır.  Aslında geri kalmışlığın en önemli nedenlerinin de başında gelir, bu çirkin uygulama.
Burada devleti yönetenlere büyük görevler düşmektedir.
Gelişimin, eğitimin, yeteneğin, çalışkanlığın cazip hale getirilmesi, teşvik edilmesi adaletli ve liyakatli atamalarla olur. Bunun güvencesi adil devlet adamlarıdır.

Torpil yapmak ile devletin altını oymak, zayıflatmak vatan sevgisi bilincinden uzak, kişisel, grupsal çıkar amaçlıdır.

MASLAHAT: Kamu işleri yapılırken izlenilen ve kamu yararına olması beklenen dosdoğru işler bütünüdür.

Maslahat Türleri Nelerdir?

İslami anlamda kullanılan maslahat hakkında üç tür üzerinde durulmaktadır. Bu maslahat için şu açıklamalar yapılır:

- Zarurîyyat; halkın bütünü veya bir kısmının elde etmek zorunda olduğu maslahat türü.
Sağlık, eğitim, hukuk, güvenlik, engelli hizmetleri...

- Hâciyyât, güçlükleri ve engelleri ortadan kaldırmak, toplumun gelişimi ve refahını temin etmek üzere insanların muhtaç oldukları maslahat türüdür.

- Tahsiniyyât, insanların hal ve durumlarının yüksek edep ve mutlak ahlak temellerin gerektirdiği biçimde olmasını temin eden maslahat türü.

Meşveret: Herhangi bir konuda uzman olan kişiye danışma, fikir alma anlamındadır.
İslam’da Meşveret Ne Demektir?
 Yapılacak işler hususunda herhangi bir konuda uzman kişi ya da kuruluşlardan yardım almak, fikir danışmak, İslami açıdan büyük bir öneme sahiptir.

Meşveret, İslâm Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.) tarafından sıkça dile getirilen ve önemsenen bir kavram olarak öne çıkıyor.

Bu cağın ihtiyaçları doğrultusunda yukarıdaki ilkelerle mükemmel bir yönetim uygulaması gerçekleştirmek pek alâ mümkün.Yeter ki uygulamacılarda samimi istek ve tutarlılık olsun