İslam dinine hak etmediği yerden saldırmanın hafifliği

Vedat Kahyalar

İSLÂM DİNİNE HAK ETMEDİĞİ YERDEN SALDIRMANIN HAFİFLİĞİ

Son zamanlarda, iletişim kaynaklarının çeşitlenmesiyle birlikte; söz, yazı, eleştiri, övgü, iddia, olay, haber, fotoğraf enflasyonu yaşıyoruz. Doğruluğu, güvenilirliği bazen çok zayıf paylaşımlar işgal ediyor sosyal medya alanlarını.

Siyaset kurumunun uygulamaları, tarikat veya cemaatlerin yanlış tutumları, meşhur kabul edilen birinin söz ve tavırları, insanlığa gönderilen son kitap, son peygamber ve son dinle ilişkilendirilip buradan din karşıtı yanlış, haksızca bir söylem oluşturma çabaları gözleniyor.

Hiçbir sağlam dayanağı, delili olmadan sürekli çoğaltılıyor birçok yanlışlar. Sosyal medya kullanıcılarının çok büyük çoğunluğu içerik üretmeden, sorgulamadan, araştırmadan bu mecraları kullanıyorlar/kullanılıyorlar.

Adaletin, merhametin, bilimin, çalışkanlığın, dürüstlüğün, temiz kalpliliğin, empatinin, mağdurlara, çevreye ve hayvanlara duyarlılığın olmazsa olmaz sayıldığı mükemmel bir dinin ve yüzünden gülümsemesi eksik olmayan, insanlığı hep doğruya, hep güzele yönelten bir peygamberin dini seviyesizce, haksızca eleştiriliyor günümüzde.

Cahillerin, muhterislerin, dinin özünü zaten anlamamış ve içselleştirmemişlerin, sahtekârların söz ve davranışlarıyla Allah'ın insanlığa sunduğu son fırsat olan İslam dini hafife alınamaz!

Yolsuzluk, hırsızlık, her türlü adaletsizlik, israf, gösteriş,  liyakatsizlik, adam kayırma yöntemiyle atama, işe hak etmeyeni yerleştirme, gelir adaletsizliği, uzmanlara danışmama, belirli grup, cemaat, inanışta olanları önceleyip ayrıcalıklı sınıflar oluşturma, gerginleştirici yanlış uygulamalar İslam dininin onayladığı, teşvik ettiği şeyler asla değildir. Hele cemaatlerin siyaset ve ekonomiye aşırı ilgi gösterip, eğitim, araştırma, insan yetiştirme, örnek olma özelliklerini savsaklamaları hiç kabul edilebilir değildir.

İslam dünyası yüzyıllardan beri, birçok iyi, güzel, adil yönetimlere sahip olduğu gibi maalesef, kişilerin, ailelerin hâkimiyetleriyle yanlış, adil olmayan yönetimler de sergilemiştir.

Zaten bu dünyada yaşama sebebimiz de bu durumlar için aldığımız tavırlardır. Kişinin kalitesini; söylenmeleri veya söyledikleri değil, yaptıkları belirler. Kendimize, ailemize, çevremize, ülkemize ve dünyamıza ne kadar olumlu katkı koyduk? 

Bu dünyada sınavdayız.

Sınav denilen en önemli yaratılış sebebimizin iki önemli özelliği vardır. İlki Rabbimizin teklif ettiği, gönderdiği kitapta ve görevlendirdiği peygamberin yaşamında rehberlik ederek öğrettiği tevhid inancını tanıma, benimseme ve uygulama, ikincisi hayatımızdaki davranışlarımız ve ilişkilerimizdir.

Bir din veya ideoloji; kişilerin, kurumların yanlışları ile değil ana kaynakları ile öğrenilir.

Doğru tavır böyle gerçekleşir. Ne fanatik bir şekilde bizden olanın yanlışı savunulabilir ne de Allah'ın dininin seviyesiz, temelsiz, sığ eleştirilmesine sessiz kalırız.