İçinde bulunduğumuz haz ve hız çağı aynı zamanda kimyamızı bozarak fıtrata aykırı bir yaşama bizleri sürüklemiş bulunmaktadır. Durup, dinlenmeden, soluklanıp, etrafa bakmadan bir hayhuya gömülerek akıp giden hayatın çok farkında olmadan ömürler tüketilmektedir.
Söz, laf ve polemik denizinde boğulurken içimize demir atmak kaçınılmazdır. İçimizde, iç dünyamızda okyanuslar akıp giderken durulmak ve de dinlenmek adına ibadet salına binmemiz kaçınılmazdır. Hayatımız, gelecek adına hep plan yapmakla geçerken ömür sermayesi de bir taraftan tükenmektedir. Plan yapmak, temkinli olmak ve geleceği görmek eyvallah da bütün bunları gerçekleştirirken deforme olarak yıprandığımız da bir gerçektir. Gelecek için yapılan planlarda her şeyi halletsek bile belki enerjimiz ve kuvvetimiz bütün bunları gerçekleştirmek için yeterli olmayacaktır.
İnsanın kendi içine yapacağı derin seyahatin karşılaşacağı fırtına, dalga ve kasırgalara karşı koyacak sağlamlıkta olması kaçınılmazdır. Bunun için de üzerinde bulunacağı ve onu salimen limana taşıyacak kayığının da sağlam olması kaçınılmazdır. Bu binitin sağlamlığı; ibadet, itikat ve taatinin seviyesi ile doğru orantılı olacağı akıldan çıkarılmamalıdır. Günlük meşgalelerle akıp giden zaman, derin düşüncelere dalarak tefekkürde bulunarak işe başlamak başlangıç için yeterli olacaktır. Zamanla bunun ötesine geçerek; sorgulamak, cevap aramak, karşılaştırmak ve de mukayese ile ideale ulaşmak ömrümüze kış gelmesini önleyecektir.
Ömrün süresi mahdut olduğu için külli iradenin takdirine karşı boynumuz kıldan incedir. Fakat kalan ömrümüzün geçen ömrümüzden daha bereketli geçmesini sağlamak bizim elimizdedir. Ömrün bereketlenmesi ile zaman içinde zaman kazanacağımız için az zamana çok daha fazla faydalı ve yararlı iş sığdırmış olunacaktır. Bir Müslüman olarak hayatımızda zamanı verimli kullanmak israfın önlenmesi açısından da önemlidir. Ailemiz, çoluk-çocuğumuz ve geçim gailesinin yanı sıra kendimize de özel zaman ayırarak ebedi olan hayatımıza yatırım yapmak gerekmektedir. Hayatımızı nerde, nasıl ve şekilde geçirdiğimiz sorguya tabi olacağı için bu tarafta iken hurcu doldurmak hayrımıza olacaktır. Son pişmanlık fayda etmeyeceği için nefsimize ağır da gelse bazı gerçeklerle yüzleşmek kaçınılmazdır.
Sonuç olarak, insanın yaşam denizi ve okyanuslarda boğulmamak adına kendi kendine demir atması mutlak gerekliliktir. Demir attığı zaman etrafında cereyan eden ve çoğu malayani işlerden kendini soyutlaması daha kolay olacaktır. Bu durum aynı zamanda mevcut durumunu anlaması adına tespit açısından gereklidir. İçerisinde bulunduğu seyrüseferin farkında olması kişinin gömülü olduğu hayatla orantılı olarak farklılık arz edecektir. Fark ettiği anda aslında meseleyi büyük oranda hallederek kendine demir atması ile farkındalık ortaya koymuş olacaktır. Başlangıç için buda az şey değildir.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın