Bu gün İncirlik ve Kürecik'in kapatılması dile getiriliyor; Hem de devletin en yetkili sesleri tarafından...
Kapatılma konusu, kamuoyu'nun büyük bir bölümü tarafından destekleniyor.
Çünkü İncirlik'in zararını hep gördük. Hele son yıllarda, komşumuz Irak'ı bombalayan ve sonuçta üçe bölen uçaklar buradan kalkış yaptı.
"İncirlik bizimdir, bizim kalmalıdır; bu nedenle İncirlik Türk Silahlı Kuvvetlerine devredilsin" dediğimiz zaman, iktidar polisi ile yollarımızı kesiyordu.
Telafer'e ilk bomba atıldığı zaman "İncirlik'e Türk bayrağı Dikme" kararı almıştık. Ama, vatan savunması sadece İşçi Partisi'nin tekelinde değildi. Bu açıdan partileri dolaştım. MHP İl Başkanı Yılmaz Tankut, "Bu dava vatan davasıdır, destekliyoruz" diyerek, il başkan yardımcılarının katılmasını sağladı. ANAP İl Başkanı destek verip bildiriye imza attı. DYP İl başkanı Nevzat şaşkın destekledi... İsmail Koncuk başkanlığındaki KAMU - SEN ile (Adana'da bulunan bütün kuruluş başkanları ile birlikte) Türk - İŞ Başkanı Edip Gülnar ( - Ki eyleme bizzat katılmıştır. Eylemde omuz omuza idik. (Kendilerini saygı ve hürmetle anıyorum. Ayrıca eyleme destek verip de adlarını anmadıklarımdan af diliyorum.)
CHP İl Başkanı Serdar Seyhan söz vermiş, bildiriye imza atmış ama eyleme katılmamıştı.
Elbet o zaman İktidar bu eylemleri duymazlıktan geliyordu.
Ülkemizin biraz daha doğusunda evlatlarımızı öldüren terör örgütüne silahlar ve mühimmat bu şeytani merkezden gönderiliyordu.
İncirlik'in Türkiye'ye saldırı için caydırıcı bir merkez mi? Yoksa, Türkiye'yi tehdit eden şeytani bir merkez mi olduğu tartışılmıyordu.
Arası kısa bir zaman geçti. Güneş balçıkla sıvanamadı ve bu gün, İncirlik'in kapatılması gündeme gelmiştir.
İncirlik'in kapatılması için mücadele ettiğimiz zaman bize karşı duran ve böylelikle ( bilerek veya bilmeyerek) ABD kıyıcılığı ve katliamlarına destek veren zihniyet vardı.
Bu gün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İncirlik'i kapatabiliriz" diyor.
Ben de ilkelerim ve düşüncelerime sadık kalarak "Çok iyi edersiniz desteklerim" diyorum, ve ABD'ci zihniyet bu kez bana "Ne o şimdi Tayyipçi mi oldun?" diyor.
Ben dün Tayyipçi değildim, bu gün de değilim...
Dün nasıl ki, ülkemin çıkarlarına göre davrandıysam, bu günde öyle...
Dün nasıl ki benim bakışımın temellerini ülkemin çıkarları oluşturuyorsa bu gün de öyledir...
Sana da öneriyorum; hayatına kişiler değil, sistemler yön versin. Kağnı gölgesinde yürüyüp, onu kendi gölgen sanma...
Sen kendi şahsına "Tayyip Düşmanlığı" yapacağım diye Türkiye düşmanlarının safında yer alabilirsin; bu senin tercihin...
Ben onu yapamam.
Peki ben ne mi yaparım?
AK Parti Genel Başlkanı olarak Recep tayyip Erdoğan, Kamu kaynaklarını ile bazı çevrelere peşkeş çektiğinde karşısında olurum; İncirlik kapatılsın dediğine de, yanında...
Yerli ve milli dediği zaman yanında olurum: Tank palet konusunda da karşısında...
Döviz yasaklansın Türk parası değerlensin dediğinde yanında olurum; geçiş garantili köprü veya hasta garantili hastane dediğinde de karşısında...
Listeyi uzatıp kafanızı şişirmek istemiyorum....
Ülkemin çıkarına yaptıklarının yanında, zararına yaptıklarının ise karşısındayım...
Çünkü tuttuğum takım değil ki, futbolcusuna göre değerlendirme yapayım...
Nasıl ki sabahın ölçüsü güneşin doğması ise benim de ölçüm, ülkemi ve halkımın çıkarlarıdır.
BİR HATIRA
Telafer bombalanmış, hemen sabahında ABD Konsolosluğuna siyah çelenk koyma eylemi kararı aldık. Toplanma yerimiz Asri Mezarlık önündeki alan idi. Toplanıp yürüyüşe geçtik. İşçi Partisi olarak arkamda yürüyen kararlı insanları görünce bir başka sevinç duymuştum. Konsolosluğa yaklaşınca çevrenin, panzerlerle donatılmış olduğunu gördüm. Sayımızın beş katı polis vardı. Amirleri olduğu anlaşılan gen bir polis bana yaklaştı:
"Başkanım merhaba" dedi. Çok nazik ve bir o kadar da saygılı idi.
"Merhaba, buyurun" dedim.
"Başkan, konsolosluğa çelenk koymanıza izin vermeyeceğiz" dedi. Ben, hafif tebessüm ettim ve:
"Amirim, bak arkama biz çelenk koymak için buradayız" dedim arkamdaki insan kalabalığını göstererek. Amir, yine nezaketini bozmadan ama kararlı bir şekilde:
"Güldürme beni başkan, sen de bak arkama... Biz çelenk koydurmamak için buradayız" dedi arkasında eli tetikte polisleri göstererek.
Esasında ben hayatımda lastikle kuş vuramadığım gibi tavuk bile kesemem. Ancak, "söz konusu vatan ise gerisi teferruattı" düşüncesinde sihirli bir güç vardır. O an doğaçlama olarak polise:
"Dinle amirim, bu gün Telafer'in sokakları kimin tehdit olduğunu ve kime karşı silah kullanacağını bilmeyen polislerin cesedi ile dolu. Biz bu çelengi koyacağız!" dedim. Amir ne kadar şaşırdıysa, bu cümleyi kurduğum için ben de şaşırdım.
Genç Amir, durdu bir kaç saniye düşündü:
"Çelengi koyun başkanım, ben de bildirinizi dinleyeceğim" dedi.
Paylaşmak istedim.