Hayatında ilk kez bir düğmeye basınca lamba yandığını görenler bir anda "Elektrik Mühendisi", hayatında adliye yüzü görmemiş olan "Hukuk Profesörü" oluverir.
ELEKTRİKTEN İLK ÖLÜM
Adana elektrik ile henüz tanışmıştı. Fenerci mesleği yok olmaya yüz tutmuş, sokaklar elekrik direklerindeki lambalarla aydınlatılmaya başlamıştı. çağdaşlığın dev adımı sayılan bu konuda bir çok nutuk çekilmişti. İşte herkes sevinç içinde iken, Mühendis Hami Bey'in oğlu, elektrik çarpması sonucu hayatını kaybetti.
O zaman, halk, elektriği sadece aydınlık değil bir de ölümcül yüzü olduğunu gördü.
Mühendis Hami Bey, kusurlu olduğunu iddia ederek Elektrik şirketini dava eder.
Halk bu dava ile yakından ilgilenir.
Şehirde konu hakkında - bu gün olduğu gibi - bilen bilmeyen herkes konuşmaya başlar. Hayatında ilk kez bir düğmeye basınca lamba yandığını görenler bir anda "Elektrik Mühendisi", hayatında adliye yüzü görmemiş olan "Hukuk Profesörü" oluverir.
KADIN AVUKAT OLUR MU?
Bir çok kişi davanın duruşmasını heyecanla bekler. Davadan bir kaç gün önce şehirde bir söylenti yayılır. Elektrik Şirketini bir kadın avukat savunacaktır.
Bu inanılmaz bir söylentidir. Çünkü eğer bu söylenti gerçek ise iki kadın Adana adliyesinde karşı karşıya gelecektir.
Çünkü iddia Makamında daha geçen yıl (Nisan 1932) atanmış olan kadın savcı Mürüvvet Hanım bulunacaktır.
Elektrik kavramı ve elektrikle ölüm gerçeği ile yüzleşip şaşkınlığa düşen adana halkı bu iki durumu da unutup dikkatlerini iki kadının ( İddia ve Savunma) karşı karşıya gelmesine yoğunlaştı.
Duruşma 24 Mayıs 1933 günü başladı. Bu bölümü gazetenin birinci sayfasından yazıyorum:
"Bu davada maznun (Sanık) tarafın vekaletini yapmak üzere İstanbul'dan gelen avukat Şukufe Hanım'ın bulunuşu olmuştur.
Daha saat sekiz buçuktan itibaren dinleyiciler yeri, kız ve erkek liselerinin son sınıf talebeleri ile dolmuştu. Ön tarafta bazı hanımlar da ayrıca yer almışlardı.
Adliye dairesinin diğer salon ve koridorları da büyük bir kalabalıkla dolu idi.
Halkın bu tecessüsü (anlama merakı) birazda Avukat Şukufe Hanımı görmek ve müdafaasını dinlemek kaygısından doğuyordu..."
NEREDEYSE OKULLAR TATİL EDİLECEKTİ
Anlıyoruz ki, okullardan öğrenciler davayı dinlemeye gelmiş. (Yorum yok)
Sanki bir düello anlatılıyormuş gibi, "Dir tarafta Avukat Şukufe Hanım ile Avukat Abdurrahman Ali ve Rifat Beyler... Diğer tarafta Hami Bey'in avukatı Sabih Bey..."
Bu sırada asliye ceza hakimi Hamdi Bey, reislik makamını ve Cumhuriyet Müddei Umumi Muavinleri Mürüvvet Hanımla Salih Bey iddia makamını aldılar ve muhakeme başladı." (*)
uzun uzun dava hakkında ayrıntıları verilen haber sonunda duruşmanın ertelendiğini anlıyoruz.
"Bir yanda bir hanım avukat, öteki yanda da bir hanım müddei umumi, bir hakkın müdafaası uğrunda karşılıklı bilgi, mantık ve talakat (Düzgün ve akıcı söz söyleme sanatı) çarpışması yapacaklardı. İşte bu itibarla bütün dinleyicilerde büyük bir merak ve sabırsızlık göze çarpıyordu."
Bu davanın sonunu merak edenlere...
Dava 28 Haziran 1933'e ertelendi ve 2. sayfa haberi oldu.
Sonra 29 Eylül 1933 gününe ertelendi, 3. Sayfada küçük not olarak yerini aldı.
Ardından 8 Kasım 1933 tarihine ertelendi, minik bir not bile bulamadım.
Ne oldu ben de bilmiyorum.
(*) 24 Mayıs 1933 Türk Sözü Gazetesi
Sokaktan fenerciler kalkmış yerine, caddelere dikilen elektrik direklerin
O gün Adana Adliyesi'nde yoğun bir kalabalık vardı. Bir kaç gündür,