Dünyaya gözlerimizi açmamız ilk nefesle gerçekleşmektedir. İlk nefes aynı zamanda yeni bir başlangıç ve yeni bir süreci ifade etmektedir.
Gün içerisinde yetişkin bir insan dakikada 20 adet solunum yapmaktadır. Fakat çoğu zaman bunun farkında değildir. Hayatın bir rutini olarak gerçekleşen bu nefes nefese tutum şükür açısından da dikkate alınmalıdır. Nefesin ne kadar değerli olduğunu anlamak için havasız bir ortamda kalmak yeterlidir. Bu süre 5 dakikanın üzerine çıktığında beyinde hasar oluşması kaçınılmazdır. Bütün bunları normal şartlarda kimse dikkate almadığı ve ya farkında olmadığı için gerekli özen de gösterilmez.
Aslında bir nefesle de hayatımızın sona ermesi elzemdir. Fakat bunu tecrübe etme şansımız olmayacaktır. Son nefesi verdiğimizde biz artık başka bir âleme adım attığımız için de mukayese durumu da söz konusu değildir. İki nefes arasında bir hayat için bu kadar mücadelenin ne için yapıldığı da sorgulanmıyor. İnsanoğlu üç günlük dünya ve fani olan bu hayat için bu kadar dolap çevirmenin de ne kadar anlamsız olduğunun farkında değildir. Sürekli kendi doğruları ile kendisini dünyanın merkezi sanması ise büyük bir gaflet olmaktadır. Hep kendisi mükemmel başkaları eleştirinin öznesi olmaktadır. Bu bakış açısı sorunlu ve sıkıntılı olduğu için de hiç bir zaman nefis muhasebesi gerçekleşmeyecektir. Bu gurur ve kibir aynı zamanda sonun başlangıcı olacağını için de oldukça tehlikelidir.
Ömrümüz belli, yaşam süremiz sınırlı olmasına rağmen ihtiyaç ve ihtiraslarımız sınırsız. Bu aç gözlülüğümüz yüzünden hem bu dünyamızı hem de ahiretimizi riske atmamız içten bile değildir. Bu gök kubbede hoş bir sada bırakmak varken gök kubbeye direk dikmek ve ya kazık çakmaya çalışmak ne beyhude bir çabadır. Diğer tarafa bir şey götürme şansımız olmadığı için arkamızdakilere mal biriktirmek ne kadar akıllı bir davranış olacaktır? Üstelik arkamızdan hayır yapıp yapmayacakları da meçhul! O yüzden de elimizle yaptığımız bizimle birlikte gelmekle birlikte gerisi ya nasip olacaktır.
Sonuç olarak; önümüz Kurban Bayramı bunu fırsat bilerek Yüce Allah’a yakınlaşarak yaklaşmak lazım. “Namaz kıl, kurban kes!” açık hükmü mucibince gereğini yapmak gerekir. Kanları ve etleri ulaşmayacağına göre takvamızdan emin olmak durumundayız. İki nefes arasındaki bu hayat yolculuğunu zirvede tamamlamak amaç ve gayemiz olmalıdır. Hesapsız, kitapsız, önyargılarımızı bir kenara bırakarak bunu yapmak zorundayız. Gerisi lâfı güzaf. Tüm İslâm aleminin bayramı mübarek olsun.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın