Meyve veren ağaç taşlandığı gibi hükûmetin taşlanması da bu kapsamda değerlendirilebilir. Yapıcı eleştiriler her zaman sürece katkı sunacaktır. İnsaflı ve vicdanlı olması durumunda bunu ayrıca ödül olarak da değerlendirmek gerekir.
Bazı dostların, hükûmeti yeterince eleştirmediğimizden dolayı gönül koydukları ve sitem ettikleri de doğrudur. Bazı insanlar da takım tutar gibi parti tutmanın yanlışlığını ortaya koysalar da burada ki yanlışı anlamış değilim. Her ikisinde de bir aidiyet söz konusu olduğuna göre böyle bir eleştirinin mantığını çözmek yine mümkün değildir.
Sadece eleştirmek, yangına benzin bidonuyla gitmek gibidir. Kimseye faydası olmadığı gibi kutuplaşmaya çanak tuttuğu da ayrı bir gerçektir. Eleştirel söylemi, çözüme katkı sunmak adına ortaya öneriyi de koymadığınız zaman bu durum boşlukta kalmaktadır.
Günümüzde yaşadığımız ekonomik sıkıntıların ana ve kök sebepleri büyük oranda yapısal sorunlarla ilgilidir. Dolayısıyla ile iktidarda hangi parti ve düşünce olursa olsun bunları halletmeden düzlüğe çıkmanız olası değildir. Şu an mecliste bulunan 600 milletvekilinden ulusal mutabakat hükûmeti kurmanız bile sadra şifa olmayacaktır.
Yapısal sorunları bugünden yarına halletmemiz de yine maalesef mümkün değildir. En büyük yapısal sorun cari açıktır. İthalata dayalı bir büyüme ve ihracat kapasiteniz olduğu sürece de bu sarmaldan çıkmanız yine zordur.
Yine diğer bir yapısal sorun ve bütçedeki en büyük gider kalemi enerjidir. Yeterli doğal kaynak ve yeraltı zenginliğimiz olmadığı sürece bütçedeki açık devam edecektir. Karadeniz doğalgazı ve Güneydoğu petrolü bu anlamda son derece hayatidir. Bunun sisteme aktarılması hemen olmadığı için biraz sabırla bu süreci takip etmek durumundayız. Bazıları burun kıvırsa da burada çalışan binlerce çalışana haksızlık etmemek gerekir!
Diğer bir sorunumuz, israf konusunda hem bireysel hem de kamusal olarak açığımız büyüktür. Yeterince üretmeden, kazanmadan ve tasarruf etmeden ayakta kalmanız mümkün değildir. Size ait olmayan parayı harcamak borçlanma anlamına geldiği için yeterli düzeyde geliriniz olmadığı için bu durum sürdürülebilir değildir. Bir kere borcu borçla kapatmaya başladınızsa da geçmiş olsun, belinizi bir daha doğrultmanız yine olası değildir.
Bu durumda, diğer ülkeler için gider kalemi olmayan terör giderlerini de üstüne koyduğunuz da ortaya çıkan bilançoyu döndürmeniz kolay değildir.
Zenginliğimiz yok, üretim sınırlı, ürettiğimiz tükettiğimize yetmiyor, tasarruf yok o zaman bu çark nasıl dönecek?
Elinizde vergi gelirleri ve harçların dışında bir enstrüman olmadığına göre ortaya çıkan sıkıntılar hükûmeti çaresiz bırakmaktır.
Sonuç olarak; hiç kimse elini taşın altına koymadan, konforundan taviz vermeden daha iyi yaşamak istiyor. Bunu gerçekleştirmek için sadece hükûmeti eleştirerek düzlüğe çıkacaksak hurra hep beraber koro halinde Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi sandık gelsin, hemen şimdi! Türkiye’yi yönetmeye aday ana muhalefet liderinin vizyonu buysa, işimiz çok kolay değildir.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın