Emniyet Genel Müdürlüğünün yayımladığı 27.04.2021 tarihli ve 2021/19 sayılı; kamusal alanda görev yaparlarken kolluk kuvvetlerinden üçüncü kişilerin ses ve görüntü kaydı almalarını engellemesi içeriği taşıyan genelgeye karşı Adana Barosu harekete geçerek yürütmenin durdurulması ve iptali istemiyle bugün 2021/660 muhabere dosya numarasıyla Danıştay’a dava açtı.
Baro Yönetim Kurulu tarafından alınan karar sonrası Yönetim Kurulu Üyesi Av. Miyesser Ersalan Önenli tarafından açılan dava dilekçesinde, genelgenin basın özgürlüğüne müdahale olduğu, yurttaşın kendisine karşı işlenen suçları "delillendirme hakkı"nı engellediği vurgusu yapıldı.
Emniyet Genel Müdürlüğünün, kamusal alanda ses ve görüntü yasağını "özel hayatın gizliliği ihlali" gerekçesine dayandırmasının da kabul edilemez olduğunu, polisin görev yaptığı yerin onun özel hayatıyla ilgisi olmadığına işaret edildi.
Yargıtay’ın ceza usul hukukundaki delil-ispat hakkını, özel yaşam/kişisel veri olgusundan "daha üstün değer" olarak gördüğüne dikkat çekildi.
Dilekçede Emniyet genelgesi ile "Ceza adalet sisteminin tamamen yok sayıldığı" belirtilen dilekçe de şu ifadelere yer verildi;
“Kolluk personeline, kişisel verileri ve özel hayatın gizliliğini ihlal edecek ses ve görüntü alınmasının engellenmesi talimatı verilmesi bir yetki aşımıdır. Kişilerin rızası olup olmadığı anlaşılmadan, şikayete ve/veya tazminat hukuku usullerine başvuru kategorisindeki bir olguya dönük fiillerin niteliğini ve hukuksallığını anlamadan, özel kişilerin şikayeti olup olmadığına bakmadan idari kolluğun kendiliğinden engellemesini istemek, özel hukuka ya da şikayete tabi bir alanın resen kolluk tedbiriyle düzenlenmesi anlamına gelir ve hukuka aykırı olur. İdari kolluğun böyle bir “toplum mühendisliği” görevi yoktur. Bu nedenle Emniyet Müdürlüğü genelgesi, bir yetki aşımıdır. Kolluk yetkisinin kötüye kullanılmasıdır.
Anayasamızın 36. Maddesi uyarınca, herkes meşru vasıtalarla hak arama hürriyetine sahiptir. Kişilerin hak arama hürriyetlerinin bir parçası olarak, işlenen suçu ispat amacı, kişisel veriler hukukunun istisnası olmanın ötesinde, hukuken korunması gereken bir üstün değerdir.
Öncelikle her bir yurttaş, üstelik de kamusal bir alanda gerçekleşen bir olayı, suç şüphesiyle delillendirmek ihtiyacı hissedebilir. Bu toplum halinde yaşamanın ve dayanışmanın doğal bir sonucudur. Özellikle kendisine ya da yakınındakilere yönelmiş bir suç eyleminin delillendirilmesi ise zaten hukuken korunma altındadır.”