Din ve dini ritueller konusunda en büyük açmazımız kişiye özel uygulamaların zaman içerisinde içselleşerek kanıksanmasıdır. Kurallar bütünü olan inanç konusunda, “bana göre” diye bir yaklaşıma yer yoktur.
İbadetlerin ifasında birçok konu nefse ağır geldiği için insanoğlu bir kaçış rampası aramaktadır. Bu yüzden de kendi mantığı çerçevesinde fetva vermekten geri kalmamıştır. İmanın zayıflığı, tembellik, şeytanın fitnesi, inandığı gibi yaşamamak gibi sebeplerden dolayı bu tür tuzaklara düşmek olasıdır.
Mevcut durumlara örnek olması babından somut bazı vakaları zikretmek faydalı olacaktır. Mesela bu toplumda Cuma cemaati diye bir kavram vardır. Bunlar içlerindeki vicdan azabı ve iç seslerini bastırmak adına camiye teşrif etseler bile farz sonrası firar edecekleri için mümkünse caminin dışında saf tutarlar. Oysaki kural olarak caminin içi boşken dışarıda namaz caiz değildir. Fakat bu Müslümanlar bırakın dışarıyı sokakta hatta evlerinin balkonunda bile saf tutmakta beis görmezler. Siz ikna etmek adına kendinizi paralasanız da sonuç değişmez, çünkü onlar o şekilde iman etmişlerdir.
İkinci bir örnek vaka ise Mevlit programlarında ortaya çıkmaktadır. Vefat sonrası belli süreyle mevtanın ruhu için evinde veya kapısında Kur’an okutmak adettendir. Burada ölüye veya ölü sahiplerine saygı çerçevesinde bu tür törenlere bizzat iştirak etmek gerekmektedir. Fakat bazı rahat ve geniş insanlar konfor alanlarından taviz vermek istemezler. Bu çerçevede söz konusu merasimlere balkondan iştirak etmekte beis görmezler. Hatta yaptıkları eylemi meşrulaştırmak adına da başkalarını da yanlarına ve balkona davet ederler. Böylece saygısızlıkta zirve tamamlanmış olmaktadır. Onlara göre aynı ortamı paylaştıkları için ha balkon ha dışarısı fark etmez. Oysaki burada bir; ayrışma, kutuplaşma, ötekileştirme ve aşağılama söz konusudur. Bunun tartışılacak, polemik oluşturacak, fikir yürütülecek ve üstünde tepinilecek bir yanı yoktur.
İslâm kolaylık dini olduğu kadar insan onurunu yücelten bir sistemler bütünüdür. Bu çerçevede de onun aleyhine olacak her hareket din dışı olacaktır.
Sonuç olarak; her dönemde absürt ve absürt olduğu kadar da saçma sorularla karşılaşmak mümkündür. Bu çerçevede, “Hocam, balkonda saf olur mu?” minvalde sorulara verilecek en güzel cevap, “Bu soruyu soracak kadar İslâm’dan uzaksan olur kardeşim!” diyerek lâfı gediğine koymak gerekir diye düşünüyorum. İnşallah horozdan kurban olur mu diye sorulara muhatap olmayacağınız bir bayram geçirmenizi diliyorum.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın