Kamuda birçok meslek dalı için güçlendirme vakfı adı altında sivil toplum kuruluşları mevcuttur. Kamu yararına çalışan bu tür topluluklar yasanın kendilerine tanığını pek çok muafiyetten yararlanarak güçlü bir yapıya sahiptirler. Bunlar bünyelerinde iktisadi işletmeler de ihdas ederek kendi gelirlerini artırabilirler. Gelir vergisi de ödemedikleri için inanılmaz bütçelere ulaşmaları sürpriz değildir.
Bunların içerisinde üyelerinin yararına faaliyet gösterenlerin yanı sıra her türlü suiistimale açık bir yapı da mevcuttur. Durum böyle olunca bu yapılar holding gibi büyük bir mali yapıya ulaşmaları mümkündür. Tabii ki bu kadar büyük bir bütçeye sahip olurken de yönetime girmek için büyük bir mücadele ortaya çıkmaktadır. O yüzden de sürekli bir gelire sahip güçlendirme vakıfları bayağı bir güce ulaşmış bulunmaktadırlar.
Bu yazıya sebep olan olay ise bu tür bir vakfın işlettiği otoparkla ilgili olarak bizzat yaşadığım tecrübedir. Büyük şehirlerde özellikle merkezin bulunduğu yerlerde otopark araba sahipleri için çok büyük ihtiyaç olmaktadır. Bunun bilincinde olan herkes; belediye, kamu, özel, dernek, vakıf ve hatta mafya bu ranttan istifade etmektedir. Günlük olarak burada o kadar büyük paralar dönmektedir ki hiçbir faninin bunu elinin tersi itmesi mümkün değildir.
Bahsettiğim otopark şehrin göbeğinde bulunmakta ve falanca meslek gurubunun güçlendirme vakfı adına faaliyet sunmaktadır. Otopark anayolun kenarında konumlandığı için müşterisi her daim hazır ve de nazır. Hatta çoğu zaman dolu olduğu için müşteri geri çevrilmektedir. Siz burada ki sirkülasyonu ve dönen parayı hesap edin! Otopark açık alanda olduğu için herhangi bir yatırım ve işletme gideri mevcut değildir. Sadece giriş ve çıkışta birer bariyer ve bir adette kulübe bulunmaktadır.
Ücret sistemi ise süreye bağlı olarak kademeli olup, işgal süresine bağlı olarak ücrette katlanmaktadır. Bir kere kamuya ait bir vakfa ait bir işletmenin bu şekilde kademeli bir ücretlendirme yapması etik değildir. Geçmişte yaşanmış olan Deli Dumrul efsanesinden ne farkı vardır? Kamu yararına kurulan bir vakfın vatandaşın lehine bir tutum ortaya koyması gerekmez mi? Bu ve benzeri soruları sonsuza kadar uzatmanız mümkün olmakla birlikte sonuç değişmeyecektir. Mafyavari bir yapılanmanın var olması tüm değerleri ayaklar altına alsa da yeter ki akar devam etsin gerisi kimsenin umurunda değil! Ne belediye ne valilik bu konuda bir denetim ve yaptırım uygulamadığı sürece bu devran bu şekilde devam edecektir.
Sonuç olarak; güçlendirme vakıfları bu şekilde iktisadi işletmeye sahip olduklarında hormonlu bir şekilde büyürken, vatandaş da mağdur olmaktadır. Giriş ücretinin 50 TL olması ve kademeli olarak bu soygun düzeninin devam etmesi utanç vericidir. Vatandaşa, ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek seçeneğinin dışında bir alternatifin sunulmaması en basit ifadesi ile ahlaksızlıktır.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın