Gündemi bir başka açıdan değerlendirmeden önce sade vatandaşın tarifi sanırım faydalı olacaktır. Sade vatandaş; politize olmamış, olaylar ve görüşlere temkinli yaklaşan, basireti ile hareket eden, devletine sadık, vatanına bağlı, bayrağına âşık kişidir.
Her akşam haber kanallarında onlarca; uzman, siyasetçi, gazeteci, yazar, bürokrat, emekli asker vs. ahkâm kesmektedir. Herkes kendi bakış açısı ve öngörüsü çerçevesinde kabın içinde ne varsa dışarıya da onu sızdırmaktadır.
Anlatılanlardan ziyade sade vatandaşın ne anladığı daha önemli olmaktadır. Teknik terimler, anayasa ve hukuk maddeleri onun ilgi alanında değildir. Mesela Gezi olaylarını devletin bütünlüğüne karşı yapılmış bir sivil saldırı ve eylem olarak görmektedir. Aslında olayların basit bir ağaç kesme olayı olmadığının farkındadır. Bu kapsamda yapılan ve kamu malına verilen zararları asla kabul etmemektedir. Olaylara katılan, destekleyen, bunu bir onur meselesi olarak görenlere karşı iyi niyet beslemediği de yine ortadadır.
Bu kapsamda Gezi davasında hüküm giymiş birisinin aday gösterilmesini iyi niyetle bağdaştırması mümkün değildir. Seçilmesi durumunda problem yaşanacağını bile isteye halkın iradesine sunan bu zihniyeti de af etmesi yine olası değildir.
Halkın iradesi gasp ediliyor, anayasaya ve meclise darbe yapılıyor masalları sade vatandaşın gündeminde değildir. Ortaya konan argümanlar, anayasa maddeleri, emsal kararlar, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yetki ve sorumlulukları yine vatandaş için kıymeti harbiyesi olmayan mevzulardır. Dolayısıyla bir bardak suda koparılan fırtınaya bir avuç muhalifin dışında kimsenin kulak asmadığı da bir gerçektir.
Sade vatandaş Gezi’yi bir kalkışma olarak görüyor, Can Atalay’ı bu olaylara karıştığı için suçlu buluyor ve günün sonunda vekilliğinin düşürülmesine de olması gereken bir prosedür olarak bakıyor ve yoluna devam ediyor.
Bazı kesimlerin; sürü, koyun, bindirilmiş kıtalar olarak gördüğü sade vatandaş genlerinden gelen basireti ile doğru ve yanlışı ayırt edebilmektedir. Onları; cahil, bağnaz, tutucu, gerici vs. gören zihniyet bu milletin sosyolojini bilmediği için her seçimde seçmenin tokatını yedikçe her seferinde bana kim vurdu diyerek şaşkın-serseme dönseler de netice değişmiyor.
Sonuç olarak; milletin manevi değerlerini çağdışı zihniyet olarak gören, şeriatın ne olduğunu anlamadan onu yok etmeye çalışanların iflah olması mümkün değildir. Her seferinde su akarak yolunu bulduğu için sade vatandaşı hafife alanlar da her şeye karşı olmanın bir erdem olduğu avuntusu ile kendilerini yok etmektedirler. Gezi ile abad olunmadığı gibi Can ile de meclise can suyu gelmeyeceğinin sade vatandaş farkındadır.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın