Adana'da yaklaşık beş ay önce uyuşturucu satıcılarına yönelik yapılan bir operasyon sonucu tutuklanan iki kişi hakkında Adana Emniyet Müdürlüğü Narkotik Büro Amirliği tarafından hazırlanan fezlekede dikkat çekici ifadelere yer verildi.
Söz konusu fezlekede, "çarpık kentleşmenin şüphelilerin yakalanmasını veya uyuşturucunun zulalandığı adreslerin tespitini engellediği" belirtildi.
'SUÇLA MÜCADELE YÖNTEMİNİN YETERLİ OLMADIĞI ANLAŞILMAKTADIR'
Adana Valisi Yavuz Selim Köşger eylül ayında kamuoyuna yaptığı açıklamada, 2024 yılında ildeki suç oranının yüzde 60 oranında düştüğünü belirtmişti. ‘Genel Asayiş, Emniyet Değerlendirme ve Bilgilendirme Toplantısı’ kapsamında bilgi veren Vali Köşger şu bilgileri paylaşmıştı: “2023 yılında kişiye karşı işlenen suç oranı 25 bin 260 iken, 2024 yılında 22 bine, mal varlığına karşı işlenen suçlarda 2023 yılında 16 bin 333 iken 10 bin 281’e düşmüştür.”
Adana Emniyet Müdürlüğü Narkotik Büro Amirliği’nce hazırlanan fezlekede ise “İlçelerin ihbar kayıtları tetkik edildiğinde tespit edilen ilçelerin toplam 6524 ihbar kaydının bulunduğu Seyhan ilçemizin Türkiye genelinde birinci sırada olması, Yüreğir ilçemizin ilk 15 il içerisinde olduğu göz önüne alındığında, suçla mücadele yönteminin yeterli olmadığı anlaşılmaktadır" ifadelerine yer verildi.
Avukat İlhan Öngör
‘ESAS SORUN ÇARPIK KENTLEŞME DEĞİL DERİN YOKSULLUK’
Dosya avukatı ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim Derneği’nden İlhan Öngör, konuyla ilgili davanın 15 gün önce açıldığını ve iddianame ellerine ulaştığında fezlekeyi incelediklerini söyledi. Fezlekedeki belirlemelerin aksine Adana’da uyuşturucu, bireysel silahlanma ve çeteleşmenin esas olarak sosyolojik, ekonomik ve sınıfsal temellere dayanan bir sorun olduğuna dikkat çekti.
“Dünyanın hiçbir yerinde salt polisiye tedbirlerle suç ve suçluyu önleme mümkün olmamıştır” diyen Öngör şunları dile getirdi: “Adana, Türkiye’nin doğu ve batısı arasında bir köprü şehri olmasına rağmen son 20 yıldır üretime dair hiçbir yatırımın olmadığı ve sanayisi tamamen bitmiş bir şehirdir. Geçmişte Türkiye’nin dördüncü büyük şehri olan Adana bugün itibariyle gelişmişlik düzeyi olarak 11. sırada yer almaktadır. Ve son yapılan sosyo-ekonomik değerler araştırmasında Adana için Türkiye’nin en fakir, geliri en düşük il olarak tespiti yapılmıştır. Adana’nın adeta sıfıra inmiş geliri, barındırdığı nüfusa göre ters orantılıdır. Sosyo-ekonomik olarak adeta can çekişen ve yaşanılması zor bir şehir olmuştur.”
‘SUÇ VE SUÇLU POLİSİYE TEDBİRLERLE ENGELLENEMEZ’
“Emniyet Müdürlüğü suçluların neden yakalanmasının zor olduğu üzerinde değerlendirmelerde bulunmakta ancak suçun ve suçlunun neden var olduğu üzerinde durmamakta, polisiye bir bakış açısıyla meseleye yaklaşmaktadır" değerlendirmesinde bulunan Öngör şöyle devam etti: “Adana Emniyet Müdürlüğü özellikle benzer uyuşturucu dosyalarında suçlu olduğunu iddia ettiği kişiler hakkında hazırladıkları fezlekelerde ‘suçluların yakalanmasının neden zor olduğu’ üzerinde değerlendirmelerde bulunmaktadır. Elbette ki şehrin fiziki yapısı yani çarpık kentleşme konusunda yapılan değerlendirmelerin çoğu doğrudur. Son 40 yıldır Adana, çarpık kentleşme açısından emsal olabilecek şehirlerdendir. Salt polisiye tedbirlerle bataklığı kurutmak mümkün değildir. Adana’nın neden bir suç şehri olarak anılmaya başladığının gerekçeleri ve sosyolojisi iyi anlaşılmalıdır.”
‘DEZAVANTAJLI MAHALLELERDE İYİLEŞTİRME VE POZİTİF AYRIMCILIK ŞART’
Çözüm olarak Öngör, “Siyasi karar alma mekanizmalarının dezavantajlı mahalle sakinlerini beş yılda bir yapılan seçimlerde hatırlanacak oy potansiyeli olarak görmekten vazgeçmeleri gerekmektedir" dedi. Öngör, konuyla ilgili şunları dile getirdi: “Dezavantajlı mahallelerin sosyo-ekonomik gelişimin sağlanması için seferberlik gerekmektedir. İcracı bakanlıkların salt dezavantajlı mahallelere yönelik üretime dayalı yatırımları önceliklendirmesi gerekmektedir. Dezavantajlı mahallelerin hizmetlere erişimin eşitçe erişebilirliğinin olması hatta bu mahallelere yönelik pozitif ayrımcılık yapılarak sosyo-ekonomik kalkınması için pilot bölge olarak seçilmesi ve uzun vadede sürdürülebilir çalışmalar yapılması şart. Çünkü paçaları çamurlanmasın diye mahalleye girmeyen siyasetçinin soruna çözüm bulması da mümkün değil.”
Öngör'ün de dikkat çektiği söz konusu fezlekedeki ifadeler ise şöyle: "...İlimizde çarpık kentleşmenin sonucunda, dar sokaklar, sokakların kısa dönüşlerden oluştuğu, evlerin iç içe geçtiği, evler arasında kolay geçişlerin sağlandığı söz konusu yerlerde ikametlerin kapı numaraları olmadığı, numarası var ise hangi kapının hangi daire ait olduğuna dair çelişkili durumlar olduğu, çıkmaz sokakların olduğu, metruk yerlerin olduğu, suç işlenmesine ortam sağladığı, bunlardan dolayı şüphelilerin yakalanması veya uyuşturucunun zulalandığı adreslerin tespitini engellediği..."