Siyaset, iktidar için yapılır bunun yolu da sandıktan geçmektedir. İktidar tökezlediğinde muhalefet bunu fırsata çevirerek erken seçim isteyebilir. Fakat iktidar istemediği sürece de erken seçim olmaz! Hiçbir iktidar sıkıntılı dönemlerde seçime gitmeyeceği için muhalefetin kendini paralamasının tek nedeni taraftarlarının gazını almaktan ibarettir.
Seçimlere 1,5 sene olduğu için iktidar özellikle ekonomiyi düzlüğe çıkartarak seçime gitmek isteyecektir. Muhalefet bildiğiniz gibi tutarsız açıklama ve eylemleri ile iktidar olmak gibi bir niyetinin olmayacağını ortaya koyuyor. Daha dün Kılıçdaroğlu herkesi kucaklayan “Helalleşme” çıkışı ile gündem oluşturmaya çalışırken hemen akabinde, “Bu iktidar gayri millidir, bunu destekleyenler de gayri millidir” diyerek kendisiyle çelişti. Şaşırdık mı? Hayır, çünkü “Çarkçı” unvanına halel getirmemiş oldu. Yaklaşık 30 milyon seçmeni ayrıştırarak helalleşme konusunda ne kadar samimi olduğunu göstermiş oldu.
Ülkeye yabancı sermaye gelmesin diye sürekli güven bunalımı pompalayanlar, karamsarlık üretenler, “Bu ülkede can ve mal güvenliği yok!” diye siyaset ürettiler. Bu tutum ve davranışları unutmuş olacaklar ki, ülkeye yabancı yatırımcının gelmemesini hükümetin beceriksizliğine bağlamaktadırlar. BAE gibi ülkelerin yatırım yapma kararı ile bu sefer de, “Dur bakalım bunun altında ne var? Hangi tavizleri verdiler” gibi tezviratta bulunuyorlar. “Yok, efendim düne kadar düşman oldukları bu ülkeyle nasıl işbirliği yapılırmış?” Bilmedikleri ise, ülkeler arasında ebedi dostluk ve düşmanlık söz konusu değildir. Ülkelerin çıkarları her daim ön plandadır. Küreselleşmenin getirdiği bu imkânın dışında bir tutum Kuzey Kore seviyesidir ki bunu kabul etmek mümkün değildir.
Son iki yılda Pandemi dolayısı ile tüm dünya bir darboğaza girmiştir. Bunun yanında küresel enflasyonun artması, dışa bağımlı enerji girdileri ile ekonomik olarak sıkıntıya düşmek elzemdir. Ekonomik göstergelerimiz döviz kurundaki bu anormal artışın gerekçesi olamaz. Bölgesinde ve dünyada lider ülke pozisyonuna yükseldikçe bunu hazmetmeleri kolay olmayacaktır. Ekonomik saldırıları bu kapsamda değerlendirmek gerekmektedir. Bazı kişilerin devlet/hükümet ayrımı ile ortaya koydukları argüman haklı değildir. Hükümete zarar verirken bunun doğal uzantısı olan devlete zarar verdiklerinin ayırdında olmayanların ezber söylemlerle varacakları bir yer yoktur.
Sonuç olarak; bütün bu süreçleri kendi nefisleri üzerinden okuyanların gemiyi terk etmeleri ise ibretliktir. Kendi çıkarlarını ülkenin çıkarları üstünde görenler ile varılacak bir hedef yoktur. Bu süreci istismar ederek fırsatçılık yapanları tarih affetmeyecektir. Muhalefetin bu dağınık ve kakofoni durumunu görünce, “Yaparsa yine bu iktidar yapar” durumu pekişmektedir. İdeolojik körlükle vicdanları kararmış bazı kesimler için bütün bunlar bir şey ifade etmediği için sözüm aklıselimler içindir.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın