Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme tarihinde önemli yeri olan, cumhuriyete giden yolun öncülü sayılan, 24 Temmuz 1908 tarihinde İstanbul’da ilan edilen İkinci Meşrutiyet’in kritik virajında yine bir Adanalı yer almıştı.
İlk önce Selanik’in Tikveş kazasında halk tarafından ilan edilen meşrutiyet, İstanbul’a ulaşmamıştı. Bu sırada dağa çıkan Osmanlı subaylarının lideri olan, devam eden süreçte ise gerek siyaset gerekse bürokraside çok ciddi görevler üstlenip kritik kararlar almış olan Enver Paşa, bugün Makedonya sınırları içerisinde yer alan Köprülü kazasının dağlarına yerleşmişti.
Hikâyenin bundan sonrasını o dönem Köprülü Kaymakamı olan Ali Münif Yeğenağa’dan dinleyelim.
Yine Türk yazın hayatında çok önemli bir yeri olan Taha Toros’un derleyip günümüze kadar ulaşmasını sağladığı Ali Münif Bey’in hatıratında olup bitenler, teferruatlarıyla anlatılmış. İşte “Ali Münif Bey’in Hatıraları” isimli kitapta yer alan o bölüm:
ALİ MÜNİF BEY ANLATIYOR:
“Enver Bey’in civarımızda bir dağda olduğu bildiriliyordu. Enver, kazanın emniyet durumundan kat’i olarak malumat edinemediği için civarda gizlenmişti. Derhal Köprülü’nün hamiyetperver simalarından cemiyete fedakarane hizmet eyleyenlerden Emin Ağa’yı çağırarak vaziyeti anlattım. Enver’i dağdan alıp, kazaya getirmek vazifesini verdim.”
“Dağa çıktı, Enver’i bulup bir gün sonra gece yarısı –önceden kararlaştırdığımız gibi- evine getirdi. Bunlar gizli cereyan etti. Sabahleyin misafirimizin bulunduğu Emin Ağa’nın evine gittim. Enver ile bizi cemiyet gıyaben tanıştırmıştı. Kucaklaşarak öpüştük. Enver bana Selanik’in Tikveş kazasında halk tarafından dün hürriyet ilan edilmiş olduğunu işitmiş olduğunu söyledi. Ben: Öyleyse biz niçin duruyoruz? Köprülü kadar efkâr taşıyan kaza pek az bulunur. Milletin ruhunda ateşlenen bu aleve ön ayak olalım. Artık ne olacaksa olsun dedim.” *
* Ali Münif Bey’in hatıratını yazan Taha Toros burada bir bilgi vererek, Osmanlı Meclis-i Mebûsan reisi olan Halil Menteşe’nin ölümünden evvel Cumhuriyet Gazetesi’nde hatıratını neşrettiğini ve bu yayının Ali Münif Bey’in anlattıklarıyla birebir örtüştüğünü ifade ediyor.
ALİ MÜNİF BEY ANLATIMINA DEVAM EDİYOR:
“Halkı büyük meydana topladık. Yıllarca gizli gizli toplantılar yaparak gasp edilen hürriyetin iadesi, zulme son verilmesi için dertleşen ahali bu fevkalade içtimaa (toplantıya) hiç korkmadan koşarak geliyordu. Meydan dolup taşıyordu. Hazırlattığımız kürsüye Enver çıktı. Hürriyetin ilanını teklif etti. Alkışlarla kürsüden indi. Mülkiye amirliği olmaklığım hasebiyle ahali beni de ısrarla kürsüye davet eyledi. Ben de kararın milletin şuurunun bir ifadesi olduğunu, şahsen hürriyet ilanını tasvip ettiğimi, Mabeyn’e (Saray) bu mealde bir telgraf keşide edeceğimi bildirdim. Halk bayram yaptı.”
Ali Münif Bey anlatımının devamında çok ciddi sorunlara rağmen telgraf teşkilatının hürriyet davasına katkılar koyduğunu beyan ediyor ve bu konuda İstanbul’a gönderilen telgrafın hangi aşamalardan geçtiğini ayrıntılarıyla anlatıyor. Anlatımının sonunda;
“Sabaha kadar çay – kahve içerek telgrafhaneyi Enver ile bekledik. Nihayet hürriyetin ilanı ile Kanun-u Esasi’nin mer’iyete konulması (Anayasanın yürürlüğe girmesi), meclisin toplanması hususunun iradeye arz olunduğunu telgrafçılarımız hususi istihbarata atfen bildirdiler. Aradan birkaç saat geçmişti ki keyfiyetin iradeye iktiran eylediği (ulaştığı) ve vilayetlere tebligat yapılmakta olduğu bildirildi.”
Ali Münif Bey’in anlatımlarında da görüldüğü gibi 24 Temmuz 1908 yılında ilan edilen İkinci Meşrutiyet’in ilk aşaması olan Enver Bey’in nutku Adanalı bir siyasetçi ve bürokrat olan Köprülü Kaymakamı Ali Münif Bey’in iradesiyle gerçekleşmiş. Tarihin bu önemli dönüm noktasında yine karşımıza Adanalı bir portrenin çıkması bizleri şaşırttı mı? Tabi ki hayır!
ALİ MÜNİF YEĞENAĞA KİMDİR?
1874 yılında Adana’da doğdu. Ünlü şair Adanalı Hakkı’nın oğludur. 1896’da Mülkiye Mektebi’ni bitirdi. 1896’da Gelibolu İdadisi’ne öğretmen olarak atandı, 2 yıl sonra ise İşkodra’da maiyet memuru oldu.
Adanalı Taha Toros tarafından kaleme alınan “Ali Münif Bey’in Hatıraları” isimli kitapta, Atatürk Ali Münif Bey için, “Adanalıların babası” sözleriyle bahsettiğini yazdı.
Çeşitli yerlerde kaymakamlık (Sandıklı, Kostivar, Köprülü) ve valilik (Halep, Manastır, Beyrut, Ankara) yaptı. 2. Meşrutiyet ‘in ilanından sonra kurulan Meclis-i Mebusan’da 1908’de Adana ve 1914’de Halep Milletvekilliği yaptı. Talat Paşa Hükümeti’nde Nafıa Nazırlığı (Bayındırlık Bakanlığı) görevinde bulundu.
Birinci Dünya Savaşı sonrası Anadolu’nun işgaline tepki göstermek ve işgali protesto etmek amacı ile çalışmalara başladı. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kuruluşunda yer aldı. 1918 yılında işgallere karşı kurulan Kilikyalılar Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. Ermeni olaylarını araştırma komisyonu başkanlığı yaptı. Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra İngilizler tarafından tutuklanıp Malta’ya sürgüne gönderildi. Serbest kaldıktan sonra 1922 yılında Adana Belediye Başkanı olarak görev yaptı.
Ali Münif Yeğenağa 4. dönem TBMM seçimlerinde aday olmadığı halde Adanalılar tarafından milletvekili olarak seçilmiş, bu yönüyle de tarihe geçti. TBMM 3. Dönem Mersin, 4. Dönem Adana, 5. 6. 7. ve 8. dönem Seyhan Milletvekili oldu. 3. Dönem Dâhiliye Encümeni Reisliği yaptı. 1951 yılında Adana’da vefat etti
Özel Haber: Taner Talaş