Bizim toplumda eleştiri kültürü gelişmediği için, münazaradan daha çok münakaşa, devamında kavga ile mesele hitama erdirilmektedir. Böyle olunca da fikri düzeyde bir tekâmül kaydetmemiz mümkün olmuyor. Okuma konusunda yaşadığımız sıkıntı sosyal hayatımıza da sirayet ederek kısır tartışmalarla enerjimizi boşa tüketmekteyiz.
Son alt yazımda peş peşe CHP ve Kılıçdaroğlu ’nu yazdım diye adeta linç edildim. Bu yazıların ana fikri ve özü CHP zihniyeti ve Kılıçdaroğlu’nun zikzakları olduğu halde bu konularla ilgili orijinal bir fikir ve yoruma rastlamadım. Ne yandaşlığımız, ne trollüğümüz kaldı, karşı fikir üretemeyenler etiket ve yafta yapıştırmakta bir beis görmediler. Oysaki yazının içeriği ile ilgili olarak ortaya orijinal ve kendilerine ait bir düşünce koysaydılar hem saygı duyar hem de istifade ederdim. Bu olmayınca karşı tarafı suçlamakla entelektüel bir seviye elde etmekte maalesef mümkün olmadı. Muhalefet eleştirilmez diye bir şey mi var? Güçlü muhalefet demokrasinin de en temel göstergesidir. 20 yıllık yıpranmış bir iktidar karşısında çaresizliklerinin sonucu olarak altılı masa ortaya çıkmıştır. Bunu görmeyenlerin ideolojik körlükleri bu düşünce yapısı ile açılacak gibi de görünmüyor.
Bir diğer eleştiri konusu, kutuplaşmanın zirve yaptığı bir ortamda toplumu germenin gereksizliği olmaktadır. 1983 yılından beri oy kullanıyorum gergin olmayan bir zaman dilimi hatırlamıyorum. Bizim toplumun homojen bir yapısı olmadığı için bu gerginlik kontrollü olduğu ve şiddete dönüşmediği sürece faydalıdır. Bu şekilde toplumun gazı alınarak rahatlanma sağlanmaktadır.
Biz İskandinav ülkesi olmadığımız için her şeyin dörtdörtlük olmasını beklemek eşyanın da tabiatına aykırıdır. Düşmanı olmayan, terör kavramı ile tanışmamış, tarihi boyunca savaşmamış ordusu bile olmayan bu ülkelerde refah seviyesinin yüksek olması sürpriz değildir. Bizim gibi bütçesinin yarısını terörle mücadele ve silahlanmaya ayırsaydı o zaman mantıklı bir karşılaştırma yapmak mümkün olurdu. O yüzden göç yolları üzerinde bulunan, çevresinde ki tüm ülkelerle sorunları olan, jeopolitik konumu ile herkesin gözünün olduğu bir ülkeyi yönetmek kolay değildir. Buna rağmen mesela dünyanın en büyük sondaj arama gemisini alıyorsunuz adam geminin ismine takılmış… Geçmişine ve tarihine bu kadar düşman başka bir millet bulamazsınız.
Sonuç olarak; siyaset hayatımızın ayrılmaz bir parçası onu yok saymamız ve ekarte etmemiz mümkün değildir. Herkesin bir görüşü ve tercihi olduğu için de katılmasak bile saygı duymak zorundayız. Bu yüzden de eleştirirken yaftalamadan karşı görüşümüzü ortaya koyarsak buradan bir senteze ulaşmamız mümkün olacaktır. Aksi takdirde havanda su döverek alacağımız mesafe olmayacaktır.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın