Yakınlarımız bizi gömmeden önce parça parça gömeriz kendimizi…
Önce bazı değerlerimizi gömüyoruz, sonra hüzünlerimizi…
Tanıdıklarımızı, sevdiklerimizi, hayatımızda değer verdiğimiz birçok kimseyi gömüyoruz…
Yavaş yavaş… Sessiz sessiz…
Şaşkınlığımı gömeli çok oldu. Bütünlüğümüzü oluşturan parçaları da gömüyoruz,
Görme duyumuz… İşitme duyumuz…Vs..
Eksile eksile yaşıyoruz.
Ama bazı duygular o denli haylaz ki, yıllar geçse de gömemiyoruz; Yaşama sevinci gibi…
Şarkılardan duyduğum heyecan, eksilmek bir yana çoğaldı.
Artık ud, daha derin, klarnet daha uzak, keman daha hüzünlü, kudüm daha mistik…
Sayın Gözde Ramazanoğlu’ndan öyle bir anda aldım daveti:
“Tarihi konakta şahane Türk Sanat Müziği Konseri…
Nostaljik Türk filmlerinden seçilen şarkıları / Kent Konseyi Kadınlar Korosu seslendiriyor. 27 Ocak 2024 Cumartesi”,
Gömülmemiş ve sürekli yeşeren yanımla konsere koştum. Elbette yalnız değil, bu konuda TSM’ne sevdalı dostlarım Hüsnü Şimşek ve Mehmet Akdoğan ile birlikte…
Ulucami’nin önüne gelince çok duygulandım.
Ziya Paşa’nın Mezarı’nın gölgesinde oturarak, eksilen ve aramızdan ebediyete ulaşan değerli dostlarımı tek tek andım.
Türkiye’yi teslim alan kış mevsiminin efeliği, Torosların güneyinde sökmüyor. Sadece güneşli alanlar değil, ağaçların gölgesinde bile insanlar, Orhan’ın demlediği çayları yudumluyor.
Dostlar tek tek göründü. Ayten Bakır Hocam, Bülent Genç, Nurettin Çelmeoğlu, İsa Beçik başta olmak üzere bir çok arkadaşla hasbıhal ettik.
Yaklaşık beş yıl geçmiş ama dün ayrılmışız gibi sohbetimiz sürdü.
SAZ SANATÇILARI
KOZVAK’tan (Bu arada Duru Çiftçi’yi rahmet ve saygıyla anarım) görmeye alışık olduğum Kanun’da Polat Çözen; Klarnet Mustafa Hoş; Keman Mustafa Onurlubaş; Ud Orhan Karaoğlu; ve kudümde Esin Ünlü…
Koroyu yönetmek için az önce gelen misafirleri sevgi ve saygıyla karşılayan Şenay Soner yerini aldı.
VE ŞARKILAR…
Ssdettin Kaynak’a ait olan ilk eseri Koro seslendirdi:
“Ey ipek kanatlı seher rüzgarı / Uğradı mı yolun leylâ üstüne…”
UTANGAÇ BİR BESTEKÂR
Nihavent makamında ve güftesi, Ali Tekin Türe’ye ait olan ikinci şarkıyı, solist olarak Şenay Soner seslendirdi:
“Gözümde canlanır koskoca mazi, / Sevgili nerede ben neredeyi
Suçumuz nedir ki ayrıldık böyle / Kaybolmuş benliğim ben ne haldeyim…”
Bu şarkının bestekarı, Gülden Karaböektir. İlginçtir, başta bu şarkıyı kendisinin bestelediğini utancından söyleyememiştir. 80’li yıllarda ne kadar etkilendiysem, aynı şekilde etkilendim.
“Anla artık anla beni, unut bütün geçenleri…”
Mektup, yazanın ve alanın şerefi, gururu ve hatta namusuydu. Komedi filmlerine konu olan “Ver mektuplarımı al mektuplarını” deyim, gençliğimizin kırılma anlarından biridir.
O anları ölümsüzleştiren romantizmin kralı Yıldırım Gürses’in nihavent makamındaki şarkısını koro seslendir. Konuklardan bu şarkıya eşlik etmeyen yoktu.
Hepimiz de aynı çağların, aynı duygularla büyümüş insanlarıydık.
*
“Bu akşam yine dertlerimle baş başa kaldım…” Suat Sayın’ın Kürdili Hicazkâr makamındaki bu şarkısını Sayın Neriman Aşarsoylu’dan dinlerken çok duygulandım. Bir şarkı ancak bu kadar yaşayarak seslendirilir. Şarkıyı söylemedi, adeta içindeki kendisi ile konuşarak yaşadı…
Çok etkilendim…
*
Belgin Aydıngülü’de Selami şahin’in Mahur Fantezi şarkısını yorumladı:
“Sen gidince ruhumu bir alev sardı / Ağlayan gözlerimde hartan kaldı…”
1970’li yılların ortalarında yeni bir yıldız doğmaya başlamıştı: Ahmet Özhan…
Gidişlerin ve değişimlerin şarkısını seslendirdiği zaman, gönüllere yerleşti.
Ve değişim, 80’lerin arifesinde hangi olay gidişlerin ve değişimlerin ve hüzünlerin simgesi değildi ki…
*
Suat Sayın bana daima Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Han Duvarları” adlı şiirinin meçhul kahramanını çağrıştırır. Neden mi? Bilmiyorum, şu atırları yazana kadar da nedenini düşünmedim. Esin Ünlü bu değerli anatçımızın Hicaz Fantesi şarkısı olan:
“Sevemez kimse seni benim sevdiğim kadar / Sevgilim sen olmasan yaşamak neye yarar”
Şarkısını seslendirdi.
*
Ve topluluğun üyelerinden Mürüvvet Balyemez hanımefendi, Necdet Tokatlıoğlu’nun hicaz şarkısını yorumladı:
“Yalancının birine kapıldı kaldı gönül”ü seslendirdikten sonra, Uğur Şenadım, aynı bestecinin:
“Bu ne acı bu ne keder sus kalbim sus artık yeter” Hicaz makamındaki şarkısıyla, dinleyenleri coşturdular.
*
Şansımdan Hüsnü Şimşek bey ile yan yana oturuyordum, bütün şarkıları makamına kadar ezbere söylemesine hayran kaldım.
Ve Zeki Müren’in Muhayyer Kürdi şarkısı olan “Yaşamak zevki verir ruhuma sonsuz kederim…” şarkısı Kanun ve klarnet taksiminden sonra Solist Seher Tüylü’den geldi.
Hayatımın en hüzünlü hikayelerinden birinin tanığı olan:
“Artık sevmeyeceğim / Büyün kabahat benim…” şarkısını solist Sevgi Göçen seslendirdi.
Suat Sayın’ın bu şarkısın ardından yine bu usta bestecinin Kürdi fantezi şarkısı:
“Yollar uzak gelemedim, muradıma eremedim…” şarkısı, koro tarafından seslendirildi.
Güneş Akçay, İsmet Nedim Saatçi’nin, muhayyer Kürdi;
“Bırakma ellerimi, bırakma yalnız beni / Son defa seyredeyim o yaşlı gözlerini…” şarkısını seslendirirken salona hüzün yağdı.
Bu hüzün Koro’nun neşeli bir sitemkar şarkısıyla dağıldı. Suat Sayın’ın yine Muhayyer Kürdi eder:
“Daha benden ayrılmadan, başka sevgili buldun…”
Ve en son kıyıda köşede kalan hüzünlü duyular, dinleyicilerin koroya eşlik ederek seslendirdiği yine İsmet Nedim Saatçi’nin bestesi:
“Aşkınla yana yana kül olsa da ocağım / Bu gönül sayfasını artık kapatacağım…” şarkısı ile hem hüzünler dağıldı hem de duygular paylaşıldı.
Başta Çukurova Üniversitesi Ramazanoğlu Konağı Kültür Merkezi’i açan Sayın Gözde Ramazanoğlu’na, Adana Kent Konseyi Kadın Meclisi’ne, koroyu yöneten Şenay Soner’in şahsında bütün değerli solistlere teşekkür ederiz.
Yine bekleriz…
Fotoğrafları değerlendirmeme izin veren Sayın Ayhan Apaydın’a teşekkür ederim.