EDEBİYATLA YAŞAMAK

İsmail Tekin

ANNA KARENİN
ROMAN TARİHİNDEKİ YASAK AŞKLAR
Anna, “Ölüm..! diye düşündü; onu cezalandıracağım. Hem herkesten hem de kendisinden kurtulacağım.”


“ Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir.”
                                            Anna Karenin – Lev Tolstoy


Stepan Arkadyeviç ( Stiva ) Anna’nın erkek kardeşidir.. Dolli ile evlidir. Dolli’yi bir kadınla aldatır. Dolli boşanmaya kararlıdır. Evlilikleri tehlikeye düşen Stiva, Anna’yı Petersburg’a davet eder.
Anna Moskova da oturur. Moskova sosyetesine dahildir. Kocası Aleksey Karenin bakanlıkta geniş yetkilere sahip yüksek düzeyde bir bürokrattır. 
Anna kardeşi Stiva’nın daveti üzerine trenle Petersburg’a yolculuk yapar. Vagonda Vronski’nin annesi Kontes Vronskaya ile tanışır. Birlikte yolculuk yaparlar. 
Petersburg garında Anna’yı kardeşi Stiva, Anne Vronskaya’yı da Vronski karşılar.
Anne, Anna’yı Vronski ile tanıştırır. Vronski ile Anna bir an göz göze gelirler, bakışırlar.
Bu bakış ve göz göze gelme Anna’nın mutsuz ve korkunç sonunun başlangıcı olur. 
Vronski, Anna vagondan iner inmez sosyeteden olduğunu anlar. Anna ‘nın yüzündeki sevimlilik ve tatlılık Vronski’yi Anna’ya bakmaya hayran bırakır.
Anna’nın gür kirpikleri, parlak gri gözleri Vronski’yi etkilemiştir. 
Sosyetenin balosunda ikinci kez Anna ve Vronski bir araya gelirler. Balonun son dansında Vronski Anna sahada yalnız kalır, dans ederler. Konuşmaları koyulaşır, Anna da sevinçli ama utangaç bir gurura kapılır.
Anna Stiva ile Dolli ‘yi barıştırır. Moskova’ya döner. Moskova garında Anna’yı kocası Aleksey Karenin karşılar. 
Anna vagondan çıkınca dikkatini çeken ilk yüz, kocasının yüzü olur. Kocasının soğuk ve gösterişsiz yüzüne, özellikle şimdi melon şapkasının kenarına dayanan kulak kepçelerine bakarken 
Anna 
-    Ah! Tanrım! Kulakları neden böyle olmuş, diye düşünür. 
Anna Moskova’ya geri döndüğünde artık Moskova sosyetesinden uzaklaşır. Vronski ile her yerde görünmeye başladı. Böylece kocasının bulunduğu toplumdan ( sosyete ) kopmaya başlar. Bu bağı koparmaya isteklidir ama sonunda bunu taşıyacak gücü gösteremez.
Dostlarının verdiği bir davette, Anna, Vronski ve Aleksey Karenin’de bulunur. Anna, Vronski ile salonun bir kenarında masada karşılıklı konuşurlar. Sosyetenin dikkati üzerlerindedir. Hararetli canlı konuşma hemen herkesin dikkatini çeker. Aleksey Karenin’de bu konuşmadan rahatsız olur.
Aleksey Karenin, Anna ile eve geldiğinde Anna ile konuşacağı konuları kafasında net ve açık bir şekilde oluşturur.
Toplumun düşüncesine, evliliğin dini anlamı üzerine oğlunun (Seryoja 8 yaşında) yaşayacağı mutsuzluğu ve Anna’nın mutsuz olacağı konuları konuşur. 
Aleksey Karenin:
o    Anna, seni uyarmalıyım dedi.
Anna, sürekli kocası ile bu konuda yüz yüze gelmekten, Vronski aşkını itiraf etmekten kaçınır. 
Aleksey Karenin:
o    Senin kocanım, seni seviyorum dedi.
Bir anda Anna’nın yüz düştü. “ Seviyorum ” sözü onu çileden çıkardı. “ Seviyormuş ” diye düşündü.

o    Sevmesi mümkün mü? Aşkın ne olduğunu bile bilmez diye düşündü. 
Birden; çok….. geç artık çok geç diye fısıldadı, gülümsemeyle 
    O geceden sonra, hem Aleksey Karenin hem de karısı için yeni bir hayat başlıyordu.
Neredeyse bir yıl geçti. Anna için büyüleyici bir mutluluk hayali olan o arzu gerçekleşti. 
Vroski;
o    Anna! Anna diyordu titreyen sesiyle Anna, Tanrı Aşkına!
Anna oturduğu divandan iki büklüm oldu, yere Vronski’ni ayaklarının dibine yığıldı.
Anna :
o    Tanrım! Bağışla beni dedi, hıçkırıklar içinde, kendini günahkar ve suçlu hissediyordu. 
Hayatın aldığı bu durum onların aşkıydı, aşklarının ilk günleriydi.
Vronski, Anna’nın yüzünü ve omuzlarını öptü. Anna evet bedeli bu utangaç öpücüklerle ödenen bir aşk diye düşündü.
Anna;
o    Her şey bitti dedi. Senden başka hiçbir şeyim yok. Bunu unutma……

At yarışlarında hemen hemen sosyetinin tamamı hipotrumdadır. Anna ve kocası Aleksey Karenin davetlidir. Vronski’de yarışmaktadır. Yarış süresince Aleksey Karenin Anna’yı izler. Anna’ da Veokski’yi. Vronski attan düşer. Kendine bir şey olmaz. Atın beli kırılmıştır. Anna’nın bundan haberi yoktur. 
Kocası Anna’nın ağladığını, hıçkırıklarına bile engel olamadığını gördü. Anna’yı zorlayarak eve götürür yolda; 
o     Bugün çok yakışıksız davrandınız, söylemek zorundayım, dedi.
Anna;
o    Niye yakışıksız davranmışım.
Aleksey Karenin; 
o    İçlerinden birinin düşmesiyle gizlemeyi beceremediğiniz umutsuzluğu.
o    Bekli yanılıyorum.
Anna;
o    Hayır! yanılmıyorsunuz, dedi. Yanılmadınız. Umutsuzluk içindeyim, şimdi sizi dinliyorum ama onu düşünüyorum. Onu seviyorum. Tahammül edemiyorum, korkuyorum. Sizden nefret ediyorum…… Bana ne isterseniz yapın.

Aleksey Karenin:
Demek öyle, dedi.
Anna:
o    Ne iyi ettim de ona söyledim, diye düşündü.
Artık Aleksey Karenin’ni ilgilendiren tek şey karısının düşerken üzerine sıçrattığı çamur. Kendisi için en uygun, en iyi, en edepli şekilde de yaşamına devam etmekti.
o    İğrenç kadın suç işledi diye, mutsuz olamam. 
o    Beni düşürdüğü bu ağır durumdan en iyi çıkış yolu bulmak zorundayım. 
Güzel Helen’nin Melenlos’u aldattığı dahil sosyete de ne kadar aldatılan koca varsa gözünün önüne getirdi. Ayrı yaşamayı, düelloyu ve boşanmayı düşündü.
Vronski, Anna’nın boşanmasına taraftar idi…..

Anna, herşeyi itiraf etmekle, mutlu olduğunu hiç değilse yalan ve aldatmanın hayatında yer olmayacağı düşüncesine uygun davranmıştı. 
Anna durum ne olursa olsun oğlunu terk edemezdi. Anna’nın aşkı, Vronski ile oğlu tarafından ikiye bölünmüştü. 
Anna kocası için:
o     Sekiz yıl boyunca içimde yaşayan her şeyi nasıl boğduğunu, benim capcanlı bir kadın olduğumu, sevgiye ihtiyacım olacağını hiçbir kez bile düşünmediğini bilmiyor, diye düşündü.
o    Onu sevmeye, sonrasında kocamı sevmek mümkün olmayınca oğlumu sevmeye çalışmadım mı? Diye düşünür.

Kocasının;
o    Sizi ve oğlunuzu neyin beklediğini tahmin edersiniz, sözünü anımsadı.
Kareninler aynı evde yaşamaya devam ediyordu; ama birbirlerine yabancı idiler.
Aleksey Karenin Vronski’nin evlerine gelmemelerini Anna’ya şart koşar. Anna yine de Vroski’yi eve davet eder. Kocasıyla, Vronski salonda karşılaşırlar.

Aleksey Karenin;
o    Size aşığınızı evde kabul etmemenizi söylemiştim.
o    Seryoja’yu kız kardeşime göndereceğim.
Anna;
o    Seryoja’yı içimi yakmak için istiyorsunuz, siz onu sevmiyorsunuz.
o    Aleksey Seryojo’ya dokunmayın! Yakında doğuracağım.( Vronski’den bir kızı olur)
Aleksey kızardı, hiçbir şey demeden odadan çıktı.
Anna doğum yapar, ölümle yüz yüze gelir…..
Anna tiyatroya gitmek ister. Sosyetenin tamamı oradadır. Vronski gitmesine karşıdır. 
Anna’nın giyim şekline ve birlikte gideceği bayan arkadaşının olumsuz kişiliği nedeniyle tiyatroya gittiğinde sosyeteye meydan okuma olacağını ve kapılarını  sonsuza dek Anna’ya kapalı olacağını biliyordu.
Anna, sanki her şeyi görmemek için kendi yaşamına gözlerini kapatıyordu. 
Evlenme konusunun açılması ve Vronski’nin sevgisinin azalması sık sık sinir bunalımına neden oluyordu. Bu durumda morfin kullanıyordu. 
Sosyetenin takındığı tutum, kocasının tavrı Vronski’nin sevgisinin azalması şüphesi Anna’nın tek düşüncesidir. Bu düşünce tüm bedenini sarmalar.
Vronski’nin sevgisinin azalmasını kıskanıyordu.
Artık ölüm düşüncesiyle sevgisi birlikte gelişir. Vronski, sevgi – ölüm düşüncesi…. 
Anna;
o    Yaşanan rezalet ve benim korkunç utancım ölümle sona erer.
o    Öldüğümde, oda ( Vronski) pişman olacak, acıyacak, beni sevecek, benim için acı çekecek.
Ve ölüm onun yüreğinde aşkı yeniden canlandıracak. Onu cezalandırmak tek yol olarak açık ve net bir şekilde göz önüne geldi.
Gerekli olan tek şey onu cezalandırmaktı. Vronski’nin acı çekeceğini, pişman olacağını, anılarında onu seveceğini, ama artık çok geç olacağını düşünmeye başladı.
Anna;
o    Ölüm! diye düşündü.
Anna şehirden ayrılmak için gara gider. Trene bakarken 
o    Oraya! dedi tam ortasına onu cezalandıracağım ve hem herkesten, hem de kendimden kurtulacağım.
Yaşamı geçmişte kalan bütün aydınlık sevinçleriyle bir an gözünün önüne geldi.
Başını omuzları arasına kısarak vagonun altına elleri üstüne ve sanki doğrulacakmış gibi hafif bir hareketle dizleri üstünde durdu. Tam o anada yaptığı şeyden korktu.
o    Neredeyim? Ne yapıyorum? Neden?
Kalkmak, kendini geriye atmak istedi. Ama çok büyük ve amansız bir şey başına çarptı ve sırtından sürükledi.
o    Tanrım, her şey için bağışla! Dedi
Mücadele etmenin anlamsız olacağını hissederek.