Edebiyatla yaşamak

İsmail Tekin

"Bende iyi olan ne varsa hepsini kitaplara borçluyum."  Edebiyat Yaşamım. Gorki

Bu sitede ağırlıklı olarak edebiyat üzerine yazacağımı belirtmiştim.

Kendim için söyleyeceğim en belirgin tutum; amatör bir edebiyat (roman) okuru olduğumdur. Doğal ki, bilgi dağarcığımda olanlar, siz sevgili dostlarım ve okurlarımla paylaşmak düşüncesindeyim. Artı/eksilerimle sizlerle yol alacağız. Bu sütunu zenginleştireceğiz. Tartışma ortamını yaratmak, edebiyata ilgiyi artırmak amacımız olacak.

Gördüğüm ve okuduğum okuyucu bir romanı okurken, romanın yazarını, roman konusunu, kişilerini yaşadığı çağdan ve toplumsal ilişkilerden ele alıp değerlendirilmiyor. Oysa roman konusu, kişisi, kurgusu, düşsel yaratıcılığı çağından, kendi döneminden ayrı değerlendirilemez.

Bir edebiyat eseri olarak roman: "Belli uzunlukta, düzyazı bir anlatıdır." Her romanın okuyucusunda etkin bir zihinsel tepki yarattığı bir gerçektir. Bazı okurlar bu tepkiyi benimser, içselleştirir. Bazıları kabul etmez.

Öğretici yönü küçümsenmeyecek bir yazım türüdür roman. Roman toplumsal ilişkilerde düzeyli bir seviye yakalamak için bir araç değildir. Çoğu kez felsefe ve siyaset konularını da ele aldığı bir form gibidir.

Romanını esas amacı yaşamı göstermektir. Yaşamdan uzak değil, yaşamı sanatsallaştıran bir oluşumdur. Roman aynı zamanda adı konulmamış bir tarihtir. Roman kişileri, olayın geçtiği zaman, anlatılan yer ve ortam bir bütün oluşturacak biçimde kaynaştırmak zorundadır.

Romanda yazar, yaşamı dikkatle gözler, kendi görüş ve sezgilerini katarak yazar. Romanda konuya gösterilen özen, sanata verilen önemin bir ölçüsüdür.

Roman yaşamdan daha gerçektir. Çünkü romana aktarılan yaşam; seçme ve düzenleme yoluyla belli bir bakış açısından sunulur. Kendi içinde bütünlüğü ve anlamı bulunan bir yaşamdır.

Yazar, romanda kişilerini her yönüyle gösterir. Roman yazarının özgürlük alanı geniştir. İyi bir roman yazarı uygun yöntemler bularak değerlere göre geçen yaşamı da (tarihi süreç) göstermek zorundadır.

Buda roman kahramanını daha gerçekçi tanımlar. Çünkü roman kişileri ya "yalınkat" ya da "çok yönlü" kişilerden oluşur. Bu kişilerin olduğu gibi romanda gösterilmesi romanın "hakikiliğini” bize de inandırır.

Romanı roman yapan kişilerin gizli duygu ve düşüncelerini yazarın okuyucuya aktarabilmesidir. Öykü anlatımı da romanı ilginç kılar. Anlatılan öykü kişilerin düşünceleriyle eyleme dönüşürse; yazarın kullandığı yöntemin önemi artar.

"Romanda egemen olan her şeyin, tutkuların bile, suç işlemenin, yoksulluğun, mutsuzluğun bile amaçlı olduğudur." der, E.M. Forster: Roman Sanatı kitabında.

     Anlatmaya çalıştığım roman gerçekçiliğini, edebiyat tarihinin önemli eserleri olan MADAM BOVARY, ANNA KARENINA, AŞK-I MEMNU (Bihter) gibi romanların analizinde ele alacağım.

  

ÜÇ ROMAN, ÜÇ AŞK, ÜÇ İNTIHAR.

 1- MADAM BOVARY ( 1857)

 2- ANNA KARENİNA ( 1877)

 3- AŞK-I MEMNU (1900)