Uzun bir zamandır, değişik vesilelerle özellikle Adana’daki Arap Alevilerin dünden bugüne CHP ile ilişkilerini yazmak istedim ama bir türlü hayat meşgalesi izin vermedi.
Birçok defa aktüel gerekçeler bu konuyu irdelememi resmen emretti ama gizli bir güç konuyu yazmamı engelledi. Yanlış anlaşılmalara meydan vereceğim yönündeki iyi niyetli ikazlar her zaman olduğu gibi, iyi bir makalenin önüne geçti.
Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığına seçilmesi ve 2023 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı Adayı olması, CHP ve Aleviler meselesini yeniden gündeme getirmişti. Yazma isteği bende canlandı, bu seferde bulunduğum cezaevinin koşulları izin vermedi.
ANKET FİRMASI MANÜPİLASYONU;
ALEVİ ADAY ADANA’DA KAZANAMAZ
Derli, toplu, kronolojik disipline uygun anlatacak olursam, Aleviler ve CHP ilişkisi meselenin Adana özelinde gündeme gelmesi; 2019 yılı Mart ayında yapılan Adana Büyükşehir belediye başkanlığı seçimi öncesi Çukurova Belediye Başkanı olan Soner Çetin’in himayesinde hazırlanan bir anketin değerlendirme bölümünde; Zeydan Karalar’ın Alevi olması nedeniyle başkan seçilemeyeceği, Soner Çetin’in Kürt ve Sünni olması nedeniyle seçimi kazanacağı yazılmış, devamında kamuoyu haklı olarak tepki göstermiş, Soner Çetin bu durumdan dolayı özür dilemek zorunda kalmıştı.
Nihayetinde Arap Alevi Zeydan Karalar aday olmuş ve seçimi Cumhur ittifakı adayı, mevcut başkan Hüseyin Sözlü karşısında kazanmıştı. Zaten Zeydan Bey, Büyükşehir Başkanlık koltuğuna Adana’nın en büyük ilçesi olan Seyhan Belediye Başkanlığından geliyordu. Demem odur ki, Adanalılar öteden beri mezhep meselesini çoktan aşmıştı.
Ancak gerek yerel, gerek ulusal bazda, konu kasıtlı olarak gerek ima yoluyla gerekse sosyal medyada değişik operasyonel hesaplar kullanılarak gündeme getirildi.
ARAP ALEVİLER ZEYDAN KARALAR SAYESİNDE Mİ STATÜ KAZANDI?
Adana’ya dönecek olursak, son 200 yıllık Adana tarihinin; ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi, ticari, tarım ve birçok yaşam şubesinde önemli dinamiği olan Arap Aleviler, Zeydan Karalar Büyükşehir belediye başkanlığına seçilmesi sonrası sıklıkla gündeme getirildi.
Ulusal kamuoyunda Kemal Kılıçdaroğlu’na uygulanan politikanın aynısı Alevi olması nedeniyle Zeydan Karalar’a uygulandı. Kimisi ima yoluyla kimisi alenen Adana’daki Arap Alevilerin CHP ve Zeydan Karalar vesilesiyle kayrıldığı, iltimas geçildiği, önemli köşelerin kapıldığı, siyasetin ve ticaretin belirleyicisi oldukları dile getirildi.
Ben hiçbir zaman bu görüşlere iştirak etmedim. Hatta bir TV programında; Alevilerin haklarının gasp edildiğini, bu nedenle pozitif ayrımı hak ettiklerini söyledim.
CUMHURİYET’İN İLK YIILARINDA CHP VE ARAP ALEVİLERİN İLİŞKİLERİ
Peki tarih ne diyor? Gerçekten Arap Aleviler mevcut siyasi ve ticari konumlarını, zenginliklerini CHP himayesine mi borçlular?
Cumhuriyet tarihi makalemin konusu olduğu için, Osmanlı modernleşmesi kapsamında kalan yıllar için sadece küçük bir not düşeyim.1.Meşrutiyetten (1876) itibaren Osmanlı genel ve yerel seçimlerinde Arap Aleviler Adana’da aktör olarak yer almış, Süleyman Vahit ve Dıblanzade Fuat Bey gibi isimler belediye başkanlığı yapmıştır. Herhangi bir ayrıma tabi tutulmamışlardır.
Cumhuriyet tarihini esas alarak düşünmeye başlarsak Arap Alevilerin de Türkçülük prensibi gereği sakıncalılar ya da şüphe ile yaklaşılması gerekenler kategorisinde yer aldığını, CHP içerisinde uzun yıllar yer al(a)madıklarını, çok ciddi sıkıntılar çekmeseler de CHP’nin kurucu kadrolarının itimadına mazhar olamadıklarını elimizdeki belgeler vesilesiyle biliyoruz.
Bu konuda Türk basınında çok önemli iki makale yayınlandı.
Bir tanesi tarihçi Prof. Dr. Cemil Koçak’ın makalesi,
Diğeri ise Serbestiyet Haber Sitesi ve Karar Gazetesi Yazarı Gazeteci Yıldıray Oğur’un köşe yazısıdır.
Bu yazıları okuduktan sonra Cumhuriyetin ilk yıllarında, meselenin nasıl görüldüğünü, negatif yaklaşımları, kafa karışıklığını net olarak görebiliriz. Bugün CHP’nin Aleviler konusunda, geçmişinde bulunduğu yerden çok daha ileri bir konumda olduğunu zannederim irdelemeye gerek yoktur.
MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİK NE ANLAMA GELİYOR?
Tarihi arkeolojiye devam edelim, aslında Osmanlı’nın son döneminde kurulan ve Cumhuriyet’inde şekillenmesinde pay sahibi olan İttihat ve Terakki Partisi ve kadroları o dönemin küresel Milliyetçilik rüzgârlarından da esinlenerek; Batı’da Solidarizm, bize tercüme edilen şekliyle ‘’Tesanütçülük’’ olarak geçen dayanışmacılık ideolojisine gönül vermiş, ‘’Milli Birlik’’ adı altında bir ideoloji geliştirmişlerdi.
Milli İktisat temel kavramlarıydı. Her oluşumun önüne Milli kelimesinin gelmesi tesadüf değildi. Türk’ün yeni iman umdesi artık Milli olmaktı. Milli eğitim Bakanlığı, Millİ Savunma Bakanlığı bu görüşün tezahür ettiği kurumlar oldu. İslamcı Erbakan’ın dahi partilerinin ismi Milli olarak başladı. Milli Nizam, Milli Selamet. Milli Gazete, Milli Gençlik Vakfı ve bunların tamamını ifade Milli Görüş formülasyonu. Çünkü Milli Birlik olarak formüle edilen inanışın içinde; Modernleşme, Milliyetçilik, Din,Laiklik harmanlanmıştı. Simbiyotik bir ilişkileri mevcuttu. 27 Mayıs darbesini yapan heyet kendilerine ‘’Milli Birlik Komitesi’’ adını verdi. 12 Eylül darbesinin sonucu olan en önemli kurumun adı da ‘’Milli Güvenlik Kurulu’’ olmuştu.
Fransız düşünür Jean Jack Rousseau’dan etkilenen bu kadrolar kuvvetler ayrılığından çok kuvvetler birliğine inanan, Ziya Gökalp’de şekillenen ifadesiyle ‘’fert yoktur cemiyet vardır, sınıf yoktur esnaf vardır’’ şiarına gönül vermiş, ulus devlet modelini benimsemiş, Türklük, Müslümanlık ve Sünnilik ekseninde düşünen ve bu kalıpların dışında kalanları tekinsiz gören insanlardı.
Bugün çok övündüğümüz 1. Meclis’te bu nedenlerden dolayı 50 yıllık Osmanlı Mebusan Meclisi tecrübesinde yer alan; Yahudiler, Hristiyanlar, Ermeniler ve Rumlar’a ,1. Dünya savaşında yaşanan tecrübeler bahane edilerek Mecliste yer verilmemişti.
Atatürk ve İsmet İnönü’nün; Adana, Hatay ve Mersin üzerine yaptıkları yazışmalarını yukarıda çizmeye çalıştığım çerçeve içerisinde değerlendirmek gerekiyor.
ARAP ALEVİLER SABIR GÖSTEREREK MODERNLEŞMEYE SAHİP ÇIKMIŞTIR
Yeri gelmişken tüm bu gerçeklik ve gerekçeler içerişinde bir tespiti paylaşayım, esasen takdir ettiğim bir husus Arap Alevi toplumunun öngörüsüdür.
Bu toplum sakıncalı görüldüğünün farkında olacak kapasitede bir toplum olduğunu kabul ederek her ne olursa olsun Laik bir Cumhuriyetin en nihayetinde dinle yönetilen bir idareden daha makbul bir vaziyet alacağını, zamanla olgunlaşacağını ve kendileri ile alakalı çekincelerin izale edeceğini öngörebilmiştir.
Ayrıca politik ve pragmatik bir tutum olarak değil kendi iradeleriyle Cumhuriyetin Türkçülük prensibini benimsediklerini de ayrıca zikretmek gerekir. Bu benimseyişin, Araplıklarına ve buna bağlı kültürel durumlarına zarar vermeyeceğine inanmışlardır.
Biraz daha açık yazmak istersem kendilerini Türk olarak tarif etmekten hiçbir zaman imtina etmemişlerdir.
MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE ARAP ALEVİLERİN TUTUMU
Milli mücadele yıllarında büyük çoğunluğu milli mücadeleye destek vermiş, Ahmet Remzi Yüreğir’in anılarından öğrendiğimize göre ‘’İttihadı Alevi’’ isminde küçük bir topluluk Fransızlar’ı desteklemiş, bu durumun duyulması üzerine gerek Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya, gerekse Lozan konferansına 108 imza ile o dönemin Arap kanaat önderleri telgraf çekerek, mevcut yönetimin yanında olduklarını, hatta konferansta ‘’Adana hakkında hakların çoğunluğu göz önüne alınacağından , Adana Arapları kökenlerini bir tarafa iterek Türk’üz demekten imtina etmeyeceklerini’’ bildirmişlerdir. Bu telgraf Darülfünun mezunu M.B rumuzuyla gönderilmiştir. Devamında Şeyh Cemil Nardalı önderliğinde yaptıkları katkılar herkesin malumudur.
ARAP ALEVİLERİN AZINLIK KATEGORİSİNE SOKULMASI GİRİŞİMİ
Bu süreçte benim okuduğum hatıratlar içerisinde en dikkat çeken bilgi ve kamuoyunda çok da tartışılmayan anekdot, Adanalı ünlü sanatçı Bedri Baykam’ın da babası olan, dönemin önemli siyasetçisi Suphi Baykam’ın hatıratında geçen bir ifadedir.
Azınlıkların ekonomik ve sosyal hayattaki konumlarını hedef alan,1946 yılında yasalaşan, Varlık Vergisi olarak bilinen uygulamanın Adana ve çevresinde etkin olarak bulunan Arap Alevilere ’de uygulanmak istendiğini, İsmet İnönü’ye yakınlığıyla bilinen Refik Saydam’ın Adana’ya geldiğini, Suphi Baykam’ın babasının anlatımları neticesinde Refik Saydam’ın ikna olduğun, Arap Alevilerin ’de ; Hristiyan, Yahudi Rum ve Ermeniler kategorisinde değerlendirilerek Adana ekonomisinden etkilerinin yok edilmesi ve sermayenin el değiştirmesi için Adana’daki önemli toprak ağalarının merkezi hükümete baskı yaptığı bilgisini okumam olmuştur.
Tüm bunlara rağmen Arap Alevi toplumu Cumhuriyet, Laiklik, Demokrasi, Sekülarizm ve Atatürkçülük noktasında ısrarcı olmuş ve netice almıştır.
Peki tüm bu olup bitenler, arka planda gölgesini hissettiren uygulamalar eşliğinde, Adana’da Arap Alevi toplumunda yetişen siyasetçiler ve tercih ettikleri partiler hangileridir?
Başlayalım…
ARAP ALEVİ TOPLUMUNUN TERCİH ETTİĞİ PARTİLER
Bilinenin aksine Cumhuriyetin ilk yıllarında Arap Alevi toplumundan herhangi bir siyasetçi CHP içerisinde yer almamıştır ya da yer bulamamıştır.
1920,1923,1927,1931,1935,1939,1943 seçimlerinde yani 7 seçim dönemi boyunca Adana’dan, Arap/Alevi toplumundan herhangi bir kişi ya da siyasetçi, TBMM’de yer almamıştır.
Buraya bir not düşmek istiyorum. Özellikle Mersin ve Hatay bölgesinde durum aynı mıdır bilmiyorum. İlerleyen günlerde bu konuyla alakalı araştırmalarımı yayımlayacağım.
TBMM’DE ADANA’DAN YER ALAN İLK ARAP ALEVİ SİYASETÇİ
Bir yıl erkene alınan ve ilk defa çok partili sisteme geçtiğimiz, Demokrat Partinin de yarışa dahil olduğu seçimler olan 1946 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi listelerinden Adana Milletvekili olarak yer alan kişi, o dönem çok saygın bir tıp doktoru olan Makbule Dıblan’dır.
Bu yıllarda CHP’nin toplum nezdinde ağırlığı ve itibarının sarsıldığı yıllar olduğunu ayrıca zikretmekte fayda var. Makbule Hanım ve etkileyeceği kitle hesaba alınmış olabilir.
Makbule hanımın erkek kardeşi ise Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Başkanlığı yanında, Gençlerbirliği Spor Kulübü Başkanlığı da yapmış olan Sezai Dıblan’dır.
ÇOK PARTİLİ HAYATTAN GÜNÜMÜZE, TBMM’DE YER ALMIŞ ARAP ALEVİ ADANA MİLLETVEKİLLERİ
1950 SEÇİMLERİ
Çok partili hayata geçişimizin ikinci seçim dönemi olan 1950 yılında yapılan seçimleri Demokrat Parti kazanmış, Adana Demokrat Parti listelerinden Arap Alevi kimliğini taşıyan Salim Serçe TBMM’ye girmiştir.
1954 SEÇİMLERİ
1954 seçimlerinde yine Demokrat Parti listelerinden Adana Milletvekili olarak Salim Serçe TBMM’ye girmiştir.
1957 SEÇİMLERİ
1957 genel seçimlerinde Demokrat Parti birçok yerde kan kaybetmiş, bu durum Adana’ya da yansımıştır. Seçimi Adana’da CHP kazanmıştır.
CHP Adana listesinden Suphi Baykam TBMM’ye girmiştir. 11. Yasama dönemi bitmeden askeri darbe olmuştur.
Ayrıca 1960 yılında 27 Mayıs darbesi sonrası kurulan Kurucu Meclis’te Suphi Baykam yer almıştır.
22 YIL BOYUNCA ARAP ALEVİ VEKİL YER ALMADI
İlginçtir,1961 seçimlerinden 1983 seçimlerine kadar 22 yıl boyunca yapılan genel seçimlerde herhangi bir partiden Arap Alevi kimlikli bir siyasetçi Adana’dan TBMM’de yer almamıştır. 27 Mayıs Anayasası olarak bilinen Anayasa, özgürlükçü bir ortam, Demokratik değerlerin önem kazandığı bir dönemi yaratmasına rağmen, TBMM’de, Adana’dan Arap Alevi kimlikli bir siyasetçinin yer almaması rasyonel görünmüyor. Ayrıca 23 yıllık bu dönem, Arap Alevilerin Adana’da iş ve sanat dünyasında etkin oldukları bir dönemdir.
1983 SEÇİMLERİ
1983 yılında yapılan genel seçimlerde Vehbi Batuman ve İbrahim Cüneyt Canver Adana milletvekili olarak TBMM’ de yer almışlardır. İki isimde Halkçı Partiden seçilmiştir. Halkçı Partinin Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan’dır. İlerleyen süreçte SODEP ve Halkçı Parti birleşmiş, Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) kurulmuştur. Vehbi Batuman ve İbrahim Cüneyt Canver SHP’ye katılmıştır.
1986 YILINDA ARAP ALEVİ SİYASETÇİLER YEREL SEÇİMLERE DAMGA VURDU
Bu makalenin esası genel seçimler olduğu için, yerel seçimlere ve adaylara girmedim. Ancak 5 Haziran 1986 yılında,3306 sayılı yasa ile, Adana Büyükşehir olmuş, nehrin iki yakasında, Türkiye’nin en büyük iki ilçesi olan Seyhan ve Yüreğir ilçeleri kurulmuştur.
Seyhan Belediye Başkanlığını SHP’den Arap Alevi siyasetçi Yalçın Akyol, Yüreğir Belediye Başkanlığı ise yine SHP’den Arap Alevi siyasetçi Sebahattin Eşberk kazanmıştır. Arap Alevi toplumunun ve siyasetçilerin sadece sol siyasetle değil sağ siyasetle ilişkisini göstermesi açısından, Türkiye’nin en büyük ilçelerinden biri olan Seyhan’da,1989 yerel seçimlerini Arap Alevi siyasetçi Ahmet Cevdet Yağ, Turgut Özal’ın liderliğinde kurulan ANAP’tan aday olarak seçime girip kazanmıştır. Saygın bir iş adamı olan Ahmet Cevdet Yağ,12 Ocak 2011 tarihinde akrabası olan bir kişi tarafından silahla vurularak öldürülmüştür.
1987 SEÇİMLERİ
1987 genel seçimlerinde Süleyman Demirel yeniden siyaset sahnesine dönmüştür.,
Demirel’in liderliğindeki Doğru Yol Partisinden (DYP), Orhan Şendağ Adana Milletvekili olarak TBMM’ de yer almıştır.
1991 SEÇİMLERİ
1991 genel seçimlerinde;
İbrahim Özdiş Sosyal Demokrat Halkçı partiden (SHP), Orhan Şendağ ve Uğur Aksöz Doğru Yol Partisi’nden (DYP) Adana milletvekili olarak TBMM’ de yer almışlardır.
Uğur Aksöz aynı yasama yılı içinde DYP’den istifa ederek ANAP’a geçmiştir.
1995 SEÇİMLERİ
1995 seçimlerinde ise Bülent Ecevit liderliğindeki Demokratik Sol Parti’den (DSP) Tuncay Karaytuğ,
Uğur Aksöz Anavatan Partisinden (ANAP) Adana Milletvekili olarak TBMM’ de yer almışlardır.
1999 SEÇİMLERİ
Arap Alevi kimlikli herhangi bir siyasetçi bu dönemde; herhangi bir partiden TBMM’ de yer almamıştır.
2002 SEÇİMLERİ
2002 Genel seçimlerinde;
Tacidar Seyhan ve Uğur Aksöz Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) Adana milletvekili olarak TBMM’de de yer almışlardır.
Muhafazakâr Demokrat kimliği ön plana çıkaran Ak Parti yeni kurulmasına karşın ilk kez katıldığı bu seçimleri kazanmış, Adana İl Başkanı olarak Arap Alevi Vedat Kahyalar Adana İl Başkanı olarak görev yapmıştır. Vedat Kahyalar toplumda Arap Alevi kimliğinden daha çok muhafazakâr ve İslamcı kimliğiyle tanınan bir siyasetçi olmuştur. Lakin Arap Alevi toplumuyla bir türlü sağlam ilişki kuramayan AK Parti’de Vedat Kahyalar kalıcı olamamıştır. 22 yıllık parti tarihinde, Arap Alevi bir isim, AK Parti’den Adana Milletvekili olamamıştır.
ADANA SİYASETİNİN DEĞİL TÜRK SİYASETİNİN FIRTINASI; UĞUR AKSÖZ
1989 yerel seçimlerinde, DYP’den Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak Adana siyaset sahnesine çıkan Uğur Bey’in bu kadar maharetli olacağını kim bilebilirdi ki…
Ardından 1991 genel seçimlerinde DYP’den Adana Milletvekili oldu. Anlaşamadı. DYP, Uğur Aksöz’ün ilkelerine ters düştü, hemen istifa etti, ANAP’a geçiverdi. Maharetini gösterdi. 1995 genel seçimlerinde ANAP’tan Adana Milletvekili olarak TBMM sıralarına oturdu. ANAP’ta Uğur Bey’i anlamadı.
Takvim yapraklı 3 Kasım 2002 tarihini gösterdiğinde sağcı Uğur Aksöz, CHP Adana listesinde yer aldı ve milletvekili seçildi. DYP, ANAP şimdilik son durak CHP olmuştu. İşin garibi Uğur Bey tüm bu atraksiyonlarını yaparken kendini hiç tartıştırmıyordu. Becerikli adamdı.
Sene 2011 olmuştu. Uyum sorunu olan Uğur Bey basın açıklamasıyla duyurdu. Prof. Dr. Abdurrahim Karslı Başkanlığında kurulan Merkez Partinin kurmay kadrosundaydı. Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı oldu.
Sene 2020 olmuştu.
Uğur Aksöz sessizliğine son verdi. Önüne gelen ne varsa tokatlayarak Tiktok fenomeni olan Mustafa Sarıgül’ün Türkiye Değişim Partisi (TDP) kuruldu. Kambersiz düğün olmazdı. Kurucular kurulunda Uğur Aksöz’de yer almıştı. Adanalılar olarak gurur duymuştuk.
Sene 2023 olmuştu.
Yerli ve Milli Parti ismini hiç bilmediğimiz Teoman Mutlu genel başkanlığında kuruldu. Tabi ki Uğur abi oradaydı. Hem de Genel Başkan vekili olarak. Yine Adanalılar olarak gururlanmıştık.
Sene 2024.
Uğur abiden haber bekliyoruz.
2007 SEÇİMLERİ
Tacidar Seyhan, Cumhuriyet halk Partisi’nden (CHP) Adana milletvekili olarak TBMM’ de yer almıştır.
2011 SEÇİMLERİ
Uzun süre Adana Sanayi Odası Başkanlığı yanı sıra, 2004 yılında Mehmet Ağar liderliğindeki Doğru Yol Partisi’nden (DYP), 2009 yılında, CHP’den Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı yapmış olan Ümit Özgümüş, CHP’den Adana Milletvekili olarak TBMM’de yer almıştır.
ARAP ALEVİ TOPLUMUNUN STK’LARDAKİ ETKİSİ
Makale konumuzun dışında ama konumuzun genel çerçevesine katkı koyacağı için Arap Alevi isimlerin Adana’daki STK’lardaki etkinlik ve saygınlığını not olarak buraya düşmek istiyorum. 90’lı yıllardan 2000’li yılların ortasına kadar güçlü STK’lar Arap Alevi isimler tarafından yönetilmiştir.
Adana Sanayi Odası (ASO) Başkanlığını uzun yıllar Ümit Özgümüş yürütmüştür.
Adana Ticaret Odası Başkanlığını uzun yıllar Şaban Baş,
Adana Ticaret Borsası Başkanlığını uzun yıllar Fethi Çoşkuntuncel,
Adana ESOB (Esnaf, Sanatkarlar Odaları Birliği) Başkanlığını Nihat Sözütek yapmıştır.
Adana’da faaliyet gösteren SİAD’larda da Arap Alevi iş adamları uzun süre yöneticilik yapmıştır.
ATO Başkanı Şaban Baş bir süre Ak Parti’de siyaset yapmış, ancak listelerde yer bulamamıştır.
ATB Başkanı Fethi Coşkuntuncel; MHP’den siyasete atılmış, Adana Büyükşehir Belediyesi Meclis üyeliği ve Meclis Başkanvekilliği görevinde bulunmuştur.
İş insanlarının Türkiye geneli çatı örgütü olan TÜRKONFED’in başkanlığını ise Adanalı Arap Alevi iş insanı Süleyman Onatça yapmıştır.
2015 SEÇİMLERİ
2015 genel seçimlerinde İbrahim Özdiş ve Aydın Uslupehlivan Cumhuriyet halk Partisi’nden (CHP) Adana milletvekili olarak seçilip TBMM’de yer almışlardır. Ancak İbrahim Özdiş Arap Alevi değil, Türk/Bektaşi kategorisinde yer almaktadır.
2019 SEÇİMLERİ
2019 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisinden (CHP) Müzeyyen Şevkin,
Halkların Demokratik Partisinden (HDP) Tülay Hatimoğulları Oruç Adana milletvekili olarak seçilip TBMM’de yer almışlardır.
2023 SEÇİMLERİ
2023 genel seçimlerinde Müzeyyen Şevkin Cumhuriyet halk Partisi’nden,
Tülay Hatimoğulları Oruç ise Yeşil Sol Parti’den (YSP)seçilerek TBMM’de yer almışlardır.
Oruç, seçildikten sonra, yeni kurulan Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisine geçmiş (DEM), bu partinin eş genel başkanı seçilmiştir.
Arap Alevilerin CHP sayesinde iş ve siyaset dünyasında yükselmediklerini, tekdüze homojen bir yapıdan değil, hetarojen bir yapıdan bahsedilebileceğini,
Arap Alevilerin CHP ve sol kadar hatta daha fazla; sağcı, liberal, milliyetçi, muhafazakâr, Kürt hatta İslamcı partilerde de siyaset yaptıklarını zannedersem anlatmış oldum.
Meseleyi Milletvekilliği gibi üst bir makamdan değil de parti üyeliği, ilçe başkanlığı, meclis üyeliği, il başkanlığı, seçilemeyen adaylar ve siyasetin diğer kategorilerinden alsam tablo daha renkli hale gelecekti. Üşendim o kadar ayrıntıya girmedim.
Adana ne kadar renkli ise, Arap Alevilerde bir o kadar renkli.
Siyaset dünyası bu.
Yaşamın diğer alanlarına girsem…
Haluk Levent, Bedri Baykam, Aytuğ Atıcı, Görkem Sevindik, İrfan Mavruk, Polen Uslupehlivan…
Tablo rengârenk olacak ve ben bu tabloyu anlatmakta güçlük çekeceğim.
Yani;
Adana kimliği dediğimiz çok renkli ve boyutlu yapının oluşmasında, etkileyici hatta belirleyici bir unsur olan Arap Alevileri, dar bir alana sıkıştırma gayretinden biran evvel vazgeçelim.
İyi olur.