OSMANLICA MERAKI
Osmanlıca meraklısı dostlar vardır etrafımızda… Entel takılmak için Osmanlıca sözcük ve tamlamalarla konuşmaktan zevk alırlar. Bu tercihe saygı duyarsınız da yanlış kullanıma ne dersiniz? Üzerinde durmamız gereken bu...
Geçenlerde bir siyasi 'TEBDİLİ KIYAFET ' tamlamasını kullanarak "halkın arasında 'tebdili kıyafet' dolaşıyoruz sorunları saptamak için "dedi. Gazetelerle televizyonlarda konuşulan bu Osmanlıca tamlama için kimi tedbiri kıyafet dedi. Kimi tebdiri kıyafet... Kimisi de tertibi kıyafet olarak kullandı bu tamlamayı… Oysa "tebdili kıyafet" ti tamlamanın doğrusu... Yanlış kullanımlar kullanıcıların entelliğine mizah mezesi oldu günlerce.
TEBDİL 'değişiklik, değiştirme 'anlamlı bir sözcüktür. Tebdili kıyafet ise, kıyafet değiştirmek anlamında kullanılır. Eskiden padişahlar, kılık değiştirerek halkın içine girerlermiş. Bu eylemden kalan bu Osmanlıca tamlama, meraklıları tarafından günümüzde de kullanılıyor ama çoğu kez yanlış olarak. Oysa kılık değiştirerek ya da kendini gizleyerek biçiminde kullanılsa kullanıcıyı, yanlışlıktan alıkoyacak ve mizah konusu olmaktan kurtaracaktı kuşkusuz.
DİLİMDEKİ EŞEK ARILARI
Yanlış kullanılan sözcüklerden biri de "ardından, peşinden....den sonra, peşi sıra" anlamlı MÜTEAKİBEN sözcüğüdür. Bu sözcük de 'mütekaiben, mütakip, metakip..' kullanımlarıyla çarpıyor göze ve kulağa.... Arapça teaküp kökünden türetilen bu sözcük de genelde cenaze ilanlarında kullanılıyor."Cenaze, ikindi namazına müteakip defnedilecektir" biçimli kullanım yanlıştır.
Doğrusu"... Namazını müteakiben..." olmalıydı. Bu sözcük ne zaman sorusunu yanıtlayan bir zaman belirteci olarak yer almalıdır söz dizinlerinde. Tescilli yanlışlardan biri de MUVAFFAK sözcüğüdür. Öğretmenlik yaşamımda bu sözcüğü doğru yazan çok az öğrenciye rastladım dersem yalan olmaz… Muaffak, muafak, muvafak, mafak... Biçimlerine giren bu sözcük genetiği değiştirilmiş bir sözcük olarak çıkıyor karşımıza çoğu kez.. Bu sözcük 'vakf' kökünden türemiş Arapça bir sözcüktür.Ad ve sıfat olarak yer alır tümcelerde.Yanlışlığıyla ün kazanmış olan bu sözcüğün yerine özbeöz Türkçe olan BAŞARI sözcüğünü kullansak dilimizi arı mı sokacaktı diye sorasım geliyor kendime..
Televizyonların haber ve tartışma programlarında genç kuşak sunucular 'mealinde,mana,alaka 'sözcüklerini sıkça kullanıyorlar...aktarım,anlam,ilgi olarak kullansak anlatıma açıklık ve duruluk kazandırırız oysa..çünkü Arapça Farsça bazı sözcüklerde söyleyiş çok önemlidir..mana sözcüğüne a'ları uzatarak ya da uzatmadan okumak anlam yanlışlığına neden olur...a'ları uzatmadığızda mana sözcüğü kutgüç,büyü ve mavi renkli dijital oyun sayacı anlamlarından birini alır...'Hala' da benzer sözcüklerden biridir.
HALA,babanın kız kardeşi anlamlıdır...
a'ları uzattığınızda 'henüz',birinciyi kısa
ikinci a'yı uzatarak okuduğunuzda bildiğimiz halk ağzındaki 'hela,çukur' anlamı ortaya çıkar.
Her sözcük dilimizin zenginliğinin bir parçasıdır kuşkusuz..Sözcük seçme lüksüne sahip değiliz..Ancak Türkçesi varken yabancı sözcük kullanmanın da bir anlamı yoktur kanımca.
ÖZETLE
Dilimizi,dilim dilim dilimlemeyelim..
Türkçesi varken yabancısını kullanmayalım.
İSMAİL HABİP SEVÜK der ki:"Toprakları vatanlaştıran ulus ise insanları uluslaştıran da dildir.Dilin, vatandan kutsal olduğunu anlamak için tarihe bakmamız yeterlidir."
Türkçenin büyük ustası FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA da:
Anadiliyle güzel
Ağarması yaşamın,ölümün
Hadi ulaşalım
Anlamın gönüllerine
Hadi ulaşalım artık
Gönlümüzdeki ısıyla biz
Suca,yelce,tohumca
Sonsuz
Ağacın,kuşun,yıldızın
Dillerine...der kucaklayıcı pırıl pırıl nir Türkçeyle
Evet!Ulaşalım dilimizin zirvesine..
Varalım anlamca iyiliğin,güzelliğin,onurun,yiğitliğin,erdemin,ahlakın...ATATÜRKÇE tadına..
Pir Sultan'la onurun yüceliğine,Karacaoğlan'la aşkın derinliğine ,Aşık Veysel'le gönül gözünün zenginliğine, Yunus'la ilahi nefesin sıcaklığına ,Neşet Ertaş'la,turnalara yakılan yürek yarası türkülere.. can suyudur Türkçemiz..içten bir gülüş ve iyimserlikle hayata bağlanmanın adıdır Nasrettin Hoca'yla Türkçe.
Kayan yıldızlara niyet tutup düşlerin sessizliğinde nefes almaktır Türkçe..
Anamın dilidir Türkçe..
Ana sütü gibi sıcak
Ve ana sütü gibi berrak...
“ARABİYİ, FARİSİYİ BİLMEM
DİLE MİNNET EYLEMEM
RIZKIMI VEREN HÜDA'DIR
KULA MİNNET EYLEMEM ..” diyen NESİMİ'nin yüzyıllar öncesinden yankılanan çığlığıdır Türkçem...
Not: Afişler Genel Kurmay Başkanlığı Arşivi’nden alınmıştır.