Ulaş Yıldız’ın haberi
Dün başladığımız Demet Sabancı röportajına bugün kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Dedesi Hacı Ömer Sabancı ve babası Hacı Sabancı’nın “Ülkenizden kazandığınızı ülkenize verin” nasihatı ile büyüdüklerini ve bunun bir aile kültürü olarak yerleştiğini anlatan Demet Sabancı şunları söyledi:
‘ÜLKENİZDEN KAZANDIĞINIZI ÜLKENİZE VERİN’ NASİHATI
Rahmetli dedem hep söylermiş. Bizlerse rahmetli babamdan çok duyduk. Anladık, öğrendik, uygulamaya çalışıyoruz. Bu yaklaşım Sabancı ailesinde bir kültür olarak yerleşmiştir. Biz bu ülke içinde büyümeye başladık. Ancak bu ülkenin insanı kadar mutlu olabiliriz. Bu tespiti rahmetli dedem yaparken mutlaka önemli deneyimler yaşamış ki bir kültür olarak bunu geliştirmiş.
SABANCI AİLESİNİN BİRİKİMİ MİLLİ BİR BİRİKİM
Sabancı ailesi iki ayağıyla Anadolu’ya basan bir ailedir. Anadolu’ya has bildiğiniz bütün kültürel kodlar bizim ailemizde ilk günkü gibi canlıdır. Sabancı ailesi önemli bir kapasite yaratmıştır. Bu kapasiteye yalnızca benim diye bakamamıştır. Bu birikim milli bir birikimdir. Bu birikimin sosyal ve kültürel yönleri de vardır. O sebeple aile fertlerimiz çalışırken, üretirken, kazanırken ve paylaşırken bu hassasiyetleri gözetirler.
SOSYAL YATIRIMLARIMIZ DESTEK DEĞİL, GÖREV
Biz sosyal yatırımlarımızı destek olarak değil bir görev olarak yapmaktayız. Aile üyeleri bu hassasiyet ve duyarlılık üzerine yetişirlerdir. Bu benim için de geçerli. Ailem, işim ve içinde yaşadığım toplum için gücümü ve enerjimi harcamaya her zaman hazır olmuşumdur.
ONKİM’DE FİNANSAL RİSKLERE DEĞİL TOPLUMSAL FAYDAYA ODAKLANDIK
Rahmetli babam Hacı Sabancı’yı maalesef akciğer kanserinden kaybettik. Bu kaybımızdan kısa bir süre sonra kök hücresinin ileride birçok hastalığa çare olacağını öğrendim. İlgimi çekti. Kök hücre ile ilgili çalışmaları yakından izledim ve 2006 yılında ONKİM’i kurarak kök hücre araştırmaları alanında Türkiye için çok değerli bir yatırıma imza attık.
Her zaman yaptığımız işin içinde bir “sosyal çıktı” ararız. Sağlık bir ülkenin medeniyet seviyesinin göstergesidir. Bu sebeple sağlık alanında böylesine önemli bir yatırımdan hiç kaçınmadık. Kök hücre teknolojileriyle ilgili bir iş yapmak için “Türkiye doğru pazar mı acaba?” diye düşünmedik. Türkiye’nin ve Türklerin böyle bir hizmete ihtiyacı olduğunu düşündük ve finansal risklere değil toplumsal faydaya odaklandık. ONKİM bizim en kıymetli yatırımımız.
ONKİM BÖLGESEL ÖNEME SAHİP BİR MERKEZ OLMA YOLUNDA
Onkim de yapılan araştırmalar arasında, kök hücre, ortopedi, dermatoloji, göz gibi birçok alanda klinik araştırma çalışmalarımız mevcut.
Yurtdışında devam etmekte olan çeşitli projelerde gerek kordon kanından gerekse göbek kordonundan elde edilen kök hücrelerle birçok hastalığın tedavisinin önümüzdeki yıllarda hızla artacağına inanıyorum. Bu inançla çok ciddi AR-GE çalışmalarımız da tüm hızla sürmekte.
Her noktadan baktığımızda gerçekten doğru bir işe imza atmanın mutluluğu içindeyiz.
Sağlıklı bir Türkiye için sağlıklı nesiller yetiştirmeliyiz. Bunu yaparken de her şeyi olduğu gibi teknolojiyi de doğru kullanmalıyız.
İlk zamanlar, yaptığımız işi bile anlatmakta zorlandık. Bugün ise artık ONKİM bölgesel öneme sahip bir merkez olma yolunda.
T-ONE İLE ÜLKEMİZİN GELENEKLERİNİ DÜNYAYA YANSITIYORUZ
Ülkemizin kendine özgü değerlerinin, tarihinin, arkeolojik varlığını, sanat ve mimarisinin, rol modellerinin, mutfağının, geleneklerinin, inançlarının spor yaşamının çeşitli etkinliklerle dünyaya yansıtılması için çaba gösterilmelidir. Kültür ve sanatın evrensel dilinden yararlanmak gerekmektedir. Bunun içinde hepimize görev düşmektedir.
Biz bu görev anlayışı ile 2014 yılında kurduğumuz Türkiye Ortak Nesiller Entegrasyonu (T-ONE) Derneği ile adımlarımızı atıyoruz. Bir haylide yol kat ettiğimize inanıyoruz.
Derneğimiz bünyesinde Mozaik, Gastronomi, Sanat, Termal Sağlık - Hamam Ritüelleri, Puduhepa Tanıtım ve Ceneviz Ticaret Yolu komiteleri faaliyet gösteriyor.
OSCAR TÖRENLERİNİ İÇİN AYLARCA GÖRÜŞTÜK
İnanın her şey güzel Türkiye'miz için. Tabi ki öyle hemen olacak işler değil. Ünlü aşçı Wolfgang Puck, 2018-2019 yıllarında düzenlenen Oscar Töreni Gala Yemeği Menüsü’nde Türk lezzetlerine yer verdi. Bu derneğimizin çabaları ile gerçekleşti. Aylarca Wolfgang Puck ile görüşüldü. Kabul gördü defalarca sunum provaları yapıldı.
ADANA KEBAP, KABAK TATLISI VE İÇLİ KÖFTE MENÜNÜN YILDIZLARI OLDU
2018 menüsünde servis edilen Adana kebap, içli köfte ve kabak tatlısı menünün yıldızları olmuştu. Bunu buradan gururla söylemek isterim.
2019 menüsünde ise Antep mutfağından Ali Nazik, Kayseri’nin geleneksel yağ mantısı, Osmanlı Saray mutfağından vişneli zeytinyağlı yaprak sarma, Ege’den asma yaprağında levrek marin, tatlı olarak da Gaziantep’in kuru baklavası ve Osmanlı usulü nar şerbeti ile kadayıfla servis edilen damla sakızlı muhallebi yer almıştı.
Bizler tüm çalışmalarımız da gastronomisinden turizmine kadar tüm çabamız ülkemizin bu değerlerinin tanıtımını yapmaya gayret ediyoruz.
VERSAİLLES SARAYI’NDAKİ DAVETTE TÜRK LOKUMI İKRAM ETTİK
Paris'teki Uluslararası Kanseroloji Enstitüsü'nün yararına Versailles Sarayı'nda kansere karşı düzenlenen gala gecesinde Türkiye’nin en geleneksel ve muhteşem tatlarından Türk lokumunun ikram edilmesi de Gastronomi Komitemizin girişimleri sayesinde gerçekleşmiştir. Tabi ki uzun çaba ve ciddi mesai gerektirdi.
1800'lu yıllarda Fransız Sarayı’na kasa kasa giren Türk Lokumu, Türk mutfağının popülerliğini ve dünya çapında tanınmasını artırmak için çalışmalar sürdüren T-ONE Derneği’nin çabalarıyla, Versailles Sarayı'nda düzenlenen özel Galada davetlilere hediye edildi.
LOS ANGELAS’DAKİ LACMA MÜZESİNDE OSMANLI-TÜRK YEMEKLERİNİ TANITACAĞIZ
Ben Türkiye'yi, bizi tanıtmak, Türk misafirperverliğini, Türk aile yapısını anlatmaya çalışmak yani marka olmasını çok arzu ediyorum. Tüm iştiraklerimizde Türkiye’nin tanıtımına somut destek vermek amacımız. Mevcut projelerimize yoğunlaşmış durumdayız şuan için.
Bunlardan birisi 2024 yılı ilkbaharında Los Angles’daki ünlü LACMA müzesinde Osman- Türk Yemeklerinin tanıtımını T-ONE derneğimiz olarak yapmayı düşünüyoruz.
CENEVİZ TİCARET YOLUNU UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİ’NE ALDIRMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ
T-ONE derneğimizin “Ceneviz Ticaret Yolunda Akdeniz’den Karadeniz’e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimler” projemiz var. Dünyanın en önemli ticaret yollarından biri olan Ceneviz Ticaret Yolu ile ilgili UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınması nezdindeki çalışmalarımız, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile sürüyor. Bu önemli varlığımızın anlatılması ve sahip olduğumuz bu değerle ilgili farkındalık çalışmalarımız var.
2024 yılında UNESCO’nun merkezi Paris'te bir etkinliğimiz olacak. Burada Türkiye ve İtalya'da yaptığımız etkinliklerin nihai sunumunu gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.
MACARİSTAN’IN DEBRECEN ŞEHRİ ADANA’YA BENZİYOR
(Demet Sabancı aynı zamanda Macaristan’ın Adana ve bölgesi fahri büyükelçisi) Türkiye ve Macaristan arasındaki tarihi ve kültürel bağlar kadar ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi, Macar vatandaşlarının Türkiye ile ilgili konulurda aldıkları hizmetin nitelik ve niceliğinin artırılması ve iki ülke arasındaki kadim ilişkinin ebedi olarak sürdürülmesi noktasında güçlü bir kararlılığa sahibim.
İki ülke haklarının ve devletlerinin uyumlu ve güçlü ilişkisine sağlayacağım bu katkıdan gurur duymakta ve bu önemli ideale hizmet etme noktasında milli ve insani olarak güçlü bir motivasyon hissediyorum açıkçası. Macaristan ı seviyorum... Budapeşte ve özellikle Debrecen ile Adana da çok benzer yanlar görüyorum...
Tanıtım, kültür alışverişi noktasında birçok çalışmalarımız oldu ve devam edecektir.