Yıllar önce TV 8’de Adana’da yaşananları anlatmak için katıldığım bir programda “Türkiye’nin en kirli şehrinden, Adana’dan geliyorum” diye başlamıştım sözlerime.
O yıllarda nasıl bir Adana varsa bugün aynı alışkanlıkların daha da abartılı yaşandığı bir Adana gerçeği var önümüzde. Efsane Radyo’daki programımda ve Egemen Gazetesi’nin bana ayırdığı köşede hep talancıyı, vurgunu meziyet sayıp memleketin imkanlarını soyanları ve soyduranları anlatıyorum sizlere.
Yani anlayacağınız “kirli şehir Adana” gerçeklerini ifade etmeye çalışıyorum. Belediyeler bir şehrin Yağma Hasan’ın Böreğine dönüştürülmüşse bize de anlatacak çok malzeme çıkıyor. Peki bu şehirde iyi, güzel olan insanlar ve işler yok mu?
Yani ben hiç iyileri anlatmayacak mıyım sizlere?
Elbette parmaklarım klavyenin tuşlarında harflere dokunurken oluşan cümlelerde bu şehrin yüz aklarını da anlatmam gerekiyor sizlere. Hiç zahmetsiz kazanılan paralarla zengin olanlar bir hayli fazla bu şehirde. Gösterişli bir ofis, aynı adreste kurulu üç-beş şirket, bastırılan faturalar, hazırlanmış kaşeler, kiralanan iş makineleri yani kepçe, dozer, kamyon. Bunlar varsa yaptığınız işin hiç önemi yok.
Belediyelerde kafanıza göre bir başkan üç beş daire başkanı ardından adrese teslim 21/B denilen ihale tezgahlarının baş aktörü oldunuz mu artık siz bu şehrin zenginlerinden birisiniz. Emeksiz, zahmetsiz para kazanmanın sonuçta zenginliğin anahtarıdır belediyeler.Merak etmeyin sizin o kapıları dışarıdan açmak için zorlamanıza gerek yok onlar sizdeki rant ışığını gördükleri zaman kapıları içeriden açarlar.
Böyle bir şehirde nasıl iyileri bulacağız peki?
Merak etmeyin onları da anlatacağım sizlere. Bin bir emek ve alın teriyle kurulan, üretmek için en çok risk alan insanlarından bahsedeceğim. Fabrikalar kurup, yüzlerce, binlerce insanımıza aş veren iş veren, ürettikleriyle sadece Adana ekonomisine değil ülkemizin büyümesine katkı koyan sanayicilerimiz var bu şehirde. Sakın yanlış anlamayın, bütün sanayicilerden söz etmiyorum. Hani iktidar desteği, tarikat-cemaat şemsiye altında kısa sürede palazlanmış olanlar değil anlatacaklarım.
Sizde biliyorsunuz ki sayıları çok değil bu değerlerin.
Ama olsun sizlere bir kaç iyi adamdan ve kadından söz etmem gerekiyor. Ne acı değil mi, bir yanda Adana’ya harcanması gereken milyonlarca liraya kene gibi yapışmış, kan emen sülüğe dönüşmüş sözüm ona müteahhit, iş adamı maskeli talancılar öte yandan kazandığı her kuruşu yeni yatırıma dönüştürerek insanlara iş, şehrimize ve ülkemize ekonomik katkı sunan onurlu, namuslu insanlarımız.
Namuslu iş insanları hırsızlığı bilmez. Kolay para kazanma hesabını hiç yapmazlar. Alınteri ve emekle kazanılan helal kazançla yetinmesini ve mutlu olmasını bilirler. Çiftçimizle sanayicilerimizin çizgisi ve hayata bakışı aynıdır.
Bugün sizlere Bekir Sütçü’yü anlatmak isterim. Çuvalcı Abdi Sütçü’nün oğlu Bekir’i.
Siz hiç Bekir Sütçü adını şaibeli bir işte duydunuz mu? Kamu bankalarını hayali belgelerle hazırlanan dosyalarla yani kredi kılıfıyla talan ettiğini. Ya da FETÖ ve benzeri yapılarla ilişkisini.
Ne görebilir ne duyabilirsiniz.
Çünkü bu çocukların babası Abdi Sütçü.
Melekgirmez bir zamanlar Adana ekonomisinin can damarıydı. Her türlü insan çıktı piyasaya Melekgirmez’den, Kocavezir, Abidinpaşa ve Hacıbayram’dan. Kimileri cemaatlerle, tarikatlarla büyüdü, kimileri haramı helal diye yutturarak millete. Bir de helalin ne olduğunu babadan, atalarından öğrenen, Allah korkusunu sözde değil özde yaşayan, vicdanlı insanlar armağan etti Melekgirmez, Kocavezir, Abidinpaşa, Hacıbayram Adana’ya.
Bunların başında Çuvalcı Abdi’nin çocukları gelir.
1963 yılında Kayseri’den Adana’ya göç eden Abdi Sütçü kullanılmış çuvalları topluyor, alıyor, onarıyor sonra da onları satıyordu. O küçük dükkanında geleceğin büyük bir markasını yaratmak değildi çabası Abdi Sütçü’nün. O evlatlarını namuslu birer yurttaş, dürüst birer esnaf gibi yetiştirmenin hesabını yapıyordu. Öyle evlatlar yetiştirdi ki adı şimdi 4 kıtada bilinen Türkiye’nin en önemli markalarından biri oldu Abdi Bey’in. Abdi Sütçü’nün evlatları.
Yani anlayacağınız Abdioğulları 1963’ten 2020’ye.
Melekgirmez ve Kocavezir’in çuvalcı Abdi ağası bugün 4 kıtada 50 ülkeye ihracat yapan 1600 insanımıza iş ve aş veren Abdioğulları markasının isim babası ve helal sermayesi, yol göstericisi oldu. İşte anlatacağım Bekir Sütçü Çuvalcı Abdi’nin oğludur.
O yıllarda kullanılmış çuvalları değerlendiren aile bugün 8 ayrı fabrikası binlerce çalışanıyla Türk ekonomisinin önemli bir lokomotif kuruluşu haline gelmiştir. Unutmayın, helalle...
Çalmadan, çırpmadan. Tüyü bitmemiş yetim hakkını yemeden. Babalar ve çocukları birbirine çok benzer. Genelde çocuklar babalarının izinde gider. O hangi yöne gidiyorsa evlatlarda babanın bıraktığı izi takip eder. Hani derler ya, otu çek köküne bak diye...
Evlatları, Abdi Sütçü’nün izinde yol alıyorlar. Bugün 4 kardeş tarafından yönetilen Abdioğulları firması, 4 kıtada 50 ülkeye ihracat yaparken, 8 tesiste 1600 kişiye de istihdam sağlıyor. TİM'in "İhracatın Devler Ligi" olarak tanımlanan listesinde; 2011 yılı ihracatıyla 885. sırada bulunurken istikrarlı yükselişini her yıl daha da artırıp, 2018 yılı ihracatında 416'ncı olan Filpa; 2019 ihracatında, global ölçekte yaşanan zor sürece rağmen bu kez 307'nci sırada yer alarak bir kez daha dikkatleri üzerine çekti.
Abdioğulları ile ilgili geçtiğimiz günlerde Milliyet Gazetesi’nde yer alan haberde ilginç bir detay daha vardı. Sadece ülkemizde değil dünya ekonomisinde sıkıntılar var. Ama Sütçü ailesi diyor ki; artan işçilik maliyetleri, değişen parite ve kur dalgalanması gibi zor sürçte ihracatlarının arttığını belirterek, "Babamızın ticaretini yaptığı ürünleri bugün üretiyor ve ihraç ediyor olmak bize ayrı bir gurur veriyor. Ondan bize kalan en önemli değerimiz olan ticaret kültürü bu yolculukta bize yol gösteren en önemli kılavuzumuz olmuştur"
Türkiye'nin en parlak 100 şirketi arasında yer alan, sektöründeki büyük dokunmuş ve örülmüş plastik ambalaj üreticilerinden Abdioğulları Plastik Ambalaj Sanayi A.Ş; İstanbul Sanayi Odası tarafından her yıl Temmuz ayında açıklanan ''Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu" listesinde 2016'da 448'inci sırada bulunurken, 2017'de 25 basamak yükselerek 423'üncü, 2018'de 40 basamak yükselerek 383'üncü, 2019'da ise 34 basamak birden sıçrama yaparak 349'uncu olmuştu.
İşte bu başarı hikayesinin özünde dürüstlük vardır.
Bekir Sütçü halen Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı’dır.
Küçük bir esnafın çocukları Atatürk Türkiye’sinin ve Cumhuriyetin yarattığı fırsat eşitliği sayesinde emek ve alınteriyle bir büyük başarı öyküsünün kahramanı olmuşlardır.
Aslında Bekir Sütçü bu başarı hikayesini ders olarak anlatmalı.
Yeni yetişen gençlere, ticaret hayatına yeni adım atan iş insanlarına kendi öykülerini anlatmalı.
Çalmadan-çırpmadan, yalansız-dolansız namuslu olarak kazanılmış bu destansı başarıyı…
Çünkü bu başarı hikayesinden alınacak çok ders var.
Sadece bu dersi almayın Bekir Sütçü’den.
Daha önemlisi var, servetiniz ne kadar büyürse büyüsün size kuşatmak isteyen kibir, ego ve şımarıklığın sakın sizi esir almasına izin vermeyin.
Bekir Sütçü ve ailesi başarılı, zengin iş insanı olmanın ötesinde daha büyük bir olayı yani insan olmayı ve insan kalabilmeyi başarmışlar.
Şimdi teşekkürü kime edelim.
Elbette böylesine evlatları bu topluma miras bırakan Çuvalcı Abdi Sütçü’ye…
Babalarının adını sadece dünya markası Abdioğulları ile sınırlı tutmadı evlatları. Bugün Abdi Sütçü ismi
Çukurova Üniversitesi’ne bağlı Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu’nda ölümsüzleşti.