Coğrafya Kader midir?

Yaşar Erkmen

İbni Haldun’un, “Coğrafya insanın kaderidir.” sözünü çok beğenir ve yeri geldikçe de kullanırım. Özgeçmişime baktığımda bu sözün doğruluğuna bir kez daha hak veririm. Bence bu durum herkes için geçerlidir. 

İnsanoğlu maddenin sıvı hâli gibidir. Bulunduğu kabın şeklini alır. Yani bulunduğu ortama uyar ya da bulunduğunuz ortam, sizi kendine benzetir. Değişim isteyenlere, farklı olmak isteyenlere karşı ise zaman ve ortam direnir. Çevre, baskılayamadığı kişileri ya da düşünceleri etiketler, aşağılar, dışlamaya çalışır. Uygulanan bu mahalle baskısı sonucu, direnenler zarar görür ya da alır başını terkeder o coğrafyayı. 

Tıpkı Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi’nin, “Küçük Kara Balık” kitabında anlattığı gibi…
Kendi sınırlarını zorlamadan, bir şeyleri değiştirmeye çalışmadan yoluna devam edenlerle, yaşamı yeniden sorgulayıp yorumlayarak daha iyiye ulaşmaya çalışanların arasındaki farkı anlatır, Samed Behrengi “Küçük Kara Balık”ta.

Bir örnek de en Batı’dan, yeni dünya Amerika’dan verelim. Aynı şekilde Jonathan Livingston’ın “Martı” adlı kitabı da kalıplaştırılmış düşüncelere uymak zorunda olmadığımızı, hayallerimizin peşini asla bırakmamamız gerektiğini bizlere anlatmaktadır. 

Şimdi gelelim kendi hikâyemize. Coğrafya nasıl değiştiriyor kaderimizi? Bu değişimin olumlu ve olumsuz sonuçlarının nedenleri üzerinde düşünelim.

En basit örnekle başlayalım. Dış dünyaya aynı pencereden bakarsanız genellikle aynı şeyleri görürsünüz. Evden işe giderken, işten eve dönerken hep aynı yolu kullanırsanız aynı yerleri ve aynı kişileri görürsünüz. Bunlar size fazla bir şey kazandırmaz. Aynı yerde ömrünüzü tamamlarsanız bütün dünyanız orası kadar olur, oranın tüm özelliklerini üzerinizde taşırsınız, farklı yerlere gittiğinizde ise ilk başlarda sudan çıkmış balığa dönersiniz.  Bulunduğunuz coğrafya sizi bir hamur gibi yoğurup kendine benzetir.

En güzelini de “Mendilimde Kan Sesleri” ile Edip Cansever, şiirsel bir dille söylemiştir:

Ah güzel Ahmet abim benim 
İnsan yaşadığı yere benzer 
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer 
Suyunda yüzen balığa 
Toprağını iten çiçeğe 
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine 
Konyanın beyaz 
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer 
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir 
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları 
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına 
Öylesine benzer ki