Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görevli Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yasemin Özkale, gribin kendiliğinden düzelen bir hastalık olduğunu, özel durumlarda doktor önerisi ile ilaç kullanılması gerektiğini söyledi.
Doç. Dr. Yasemin Özkale, çocuklarda grip enfeksiyonu ve grip aşısı hakkında bilgiler verdi. Havaların soğuması ve kapalı ortamlarda geçirilen sürenin artması ile birlikte hastalık döneminin başladığını ifade eden Özkale, “Okul, kreş, bakım evi gibi kalabalık ortamlarda kişiler kaynak oldukları enfeksiyonu kolaylıkla çevredekilere bulaştırmaktadır. Bu mevsimde çocuklarda nezle (soğuk algınlığı) ve grip en sık görülen enfeksiyonlar olup sinüzit bademcik ve orta kulak iltihabı gibi üst solunum yolu enfeksiyonları zatürre, bronşit ve bronşiyolit gibi alt solunum yolu enfeksiyonları da diğer sık görülen hastalıklar arasında yer alır. Bu enfeksiyonlardaki en sık etken virüslerdir. Öksürme, hapşırma veya aksırma sonucu içerisinde hastalığa yol açan canlı virüsleri taşıyan damlacıkların çevreye saçılması ile bulaşır. Bu damlacıklar birkaç saat boyunca havada kalabilir ve insan temasının fazla olduğu kalabalık ortamlarda hızla yayılır. Bu damlacıkların bulaştığı yüzey ve nesnelere temas edildikten sonra ellerin ağız, burun veya göze sürülmesi ile bulaşabilmektedir. Tokalaşma, öpüşme, ele ele tutuşma, bir metreden fazla yaklaşarak konuşma önemli bulaşma yollarıdır” diye konuştu.
Grip ve nezle aynı hastalıklar mı?
Grip ve nezle belirtilerinin sıklıkla karıştırılabilen iki farklı hastalık olduğunu kaydeden Doç. Dr. Özkale, “Her iki hastalıkta viral bir enfeksiyon olmakla birlikte farklı virüslerle meydana gelmektedir. Nezleye sebep olan 100'den fazla virüs vardır ve bu nedenle defalarca kez nezle olmak mümkündür. Nezle ile gribin en önemli farkı gripte ateş olması nezlede ateşin olmamasıdır. Nezle veya soğuk algınlığında; hapşırık, burun akıntısı veya burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, öksürük, yüz ve alın bölgesinde dolgunluk hissi görülür. Hastanın şikayetleri genellikle 1 hafta içinde sonlanır. Grip belirtileri, virüsün vücuda girmesinden sonraki 1-3 gün içerisinde ortaya çıkar. Ateş (38-40) dereceye yükselir ve titreme görülür. Şiddetli halsizlik, kas ağrıları, baş ağrısı ve öksürük gibi yakınmalar eşlik etmektedir. Çocuklarda bu duruma kusma ve ishal eşlik edebilir. Küçük çocuklarda ise dikkat edilmesi gereken ek belirti huzursuzluk, iştahsızlık yada uyku halidir. Halsizlik grip geçtikten sonra bile birkaç hafta sürebilir. Hastalık özellikle küçük çocuklarda ve bağışıklığı zayıf olanlarda hayatı tehdit eden komplikasyonlara yol açabilir. Alt solunum yolu enfeksiyonları en sık görülen komplikasyonlardır” şeklinde konuştu.
Nasıl tedavi edilir?
Doç. Dr. Özkale, gribin kendiliğinden düzelen bir hastalık olduğunu, özel durumlarda doktor önerisi ile ilaç kullanılması gerektiğini söyleyerek şunları kaydetti:
“Tedavide antibiyotikler etkili değildir. Gereksiz antibiyotik kullanımı bakterilerde direnç gelişimine neden olur. Antibiyotikler ancak grip sırasında ikincil olarak görülen bakteriyel enfeksiyon gelişirse kullanılmalıdır. Hastalara yatak istirahati, bol sıvı alımı, ağrı kesici ateş düşürücü gibi ilaçlar ile semptomatik tedavi önerilir. Komplikasyonlar açısından bilgilendirilmeli ve yakından takip edilmelidir. Antiviral ilaç başlanması kararı doktor tarafından verilmelidir. Hastaneye yatışı gerektiren ağır hastalığı olan, alt solunum yolu enfeksiyonu bulunan ve komplikasyon gelişmesi açısından yüksek riskli olan hastalara antiviral tedavi başlanmalıdır. Hastalarda semptomlar başladıktan sonra 48 saat içinde başlanan antiviral tedavinin semptomların süresini 1-3 gün azalttığı, 48 saatten sonra başlanan tedavinin genellikle faydasız olduğu gösterilmiştir. Hafif-orta şiddette influenza enfeksiyonu olan, yüksek risk grubunda olmayan hastalara rutin olarak tanısal test yapılması veya antiviral tedavi başlanması önerilmemektedir.”
Çocukları gripten nasıl korunmalı
Gripten korunmanın yolları arasında en önemlisi noktanın el hijyenine dikkat etmek olduğunun altını çizen Özkale, “Çocukların en az 20 saniye su ve sabunla ellerini yıkaması gerektiği öğretilmeli eğer okula gidiyorsa el yıkama kurallarına okulda da uyması sağlanmalıdır. Çocuklara öksürme ve hapşırma sırasında ağzını ve burnunu kağıt mendil ile kapatma, o sırada mendil yoksa kapatma için el yerine kolunu kullanması öğretilmelidir. Yaşanan ortamın nemi iyi ayarlanmalıdır. Kuru hava solunum yollarında bulunan ve mikropları yakalama fonksiyonu olan ‘silia’ olarak bilinen tüycüklerin işlevini azaltır. Bu amaçla odayı nemlendirmek için kaloriferin yada sobanın üstüne su dolu kaplar konulabilir. Kapalı ve havasız ortamlarda hastalığın yayılımı daha kolay olacağından ev, sınıf ve çocukların odası sık sık havalandırılmalı, alışveriş merkezi, toplu ve kapalı oyun ortamlarından bir süreliğine uzak durulmalıdır. Bardak, fincan, çatal, kaşık gibi günlük kişisel kullanılan eşyaları paylaşılmamalı bu çocuklara da öğretilmelidir. Hasta olan çocuklar düzelene kadar mümkünse okula gönderilmemeli ve hasta bireylerden uzak durulmalıdır. Çocuğun dengeli ve düzenli beslenmesine özen gösterilmelidir. C vitamini, A vitamini, omega 3 ve 6 bağışıklık sisteminin sağlıklı işlev görmesini sağlar. Zengin bir C vitamini kaynağı olan kivi, omega 3 kaynağı olan ceviz, balık ve fındık düzenli tüketmeleri sağlanmalıdır. Demir, çinko ve D vitamini eksikliği gribe yakalanmayı kolaylaştırır. Bu nedenle çocukta demir, çinko ve D vitamini eksikliği olmadığından emin olunmalıdır. Çocuğun uykusunu iyi almasına özen gösterilmelidir. Uykusuzluk bağışıklık sisteminin zayıf düşmesine neden olarak gribe yakalanmayı kolaylaştırır” dedi.
Doç. Dr. Yasemin Özkale, grip aşının kimlere yapılması gerektiğini şu şekilde sıraladı:
“6 ay - 5 yaş dilimindeki çocuklar. Astım ve kistik fibroz gibi süreğen akciğer hastalıkları olanlar. Solunum dizgesini baskılayan ya da aspirasyon riskini artıran hastalıklığı olanlar, Hemodinamik olarak önemli kalp hastalıkları olanlar. Uzun süreli aspirin sağaltımı gerektiren hastalıklar. Süreğen böbrek, karaciğer, sinir dizgesi hastalığı olanlar. Orak hücre hastalığı ve başka hemoglobin bozuklukları gibi süreğen kan hastalığı. Şeker hastalığı gibi süreğen metabolizma hastalığı varlığı. Bağışıksal baskılayıcı hastalık ya da sağaltım. Bakımevinde kalma, ağır ya da sorunlu influenza hastalığı açısından yüksek risk oluşturduğundan, bu durumda olanların öncelikle aşılanmasına çaba gösterilmelidir. Ağır ya da sorunlu influenza hastalığı olasılığı olanların ve 5 yaşından, özellikle 6 aylıktan küçük çocukların ev ortamı temaslıları ve bakıcıları, ayrıca yüksek risk altındakilerle yakın ilişkisi olan çocuklar öncelikle aşılanmalıdır.
Aşı, ilk kez aşılanacak olan 6 ay - 8 yaştaki çocuklarda en az 4 hafta arayla 2 kez, sonraki yıllarda yılda 1 kez, 8 yaşından büyüklerde ilk uygulama ve sonraki yıllarda yılda bir kez yapılır. 6 ay - 3 yaştaki çocuklara çocuk tipi aşı yapılması önerilir. Ülkemizde influenza aşılarının çocuk tipi olmadığından, aşılama 6-36 ayda yarım erişkin aşısı, 3 yaş ve üstünde tam erişkin aşısı kullanılarak yapılır. 6 aydan küçük bebeklere, şiddetli yumurta alerjisi olan kişilere, geçmişte grip aşısı ile şiddetli alerjik reaksiyon öyküsü olanlara ve grip aşısı yapılmasını takiben 6 hafta içinde Gullian- Barre sendromu geçirme öyküsü olan kişilere aşı yapılması kesinlikle önerilmez” diye konuştu.