“ Benim görüşüm (Neoliberalizmin) 1970’li yılların krizi içinde oluşan bir sınıf projesi olduğudur. Bireysel özgürlük, hürriyetler, kişisel sorumluluk ve özelleştirmenin, serbest piyasa ve serbest ticaretin erdemleri konusunda bir retoriğin ardına gizlenerek kapitalist sınıfın iktidarını yeniden tesis etmeyi ve sağlamlaştırmayı hedefleyen acımasız politikaları meşrulaştırıyordu. Neoliberal yolu tutmuş olan bütün ülkelerde gözlemlenebilecek inanılmaz servet ve iktidar merkezileşmesine bakılırsa, bu proje başarı kazanmıştır. Sona erdiğine dair hiçbir bulgu yoktur. “ ( Sermaye Muamması, s.20/21, David Harvey)
Bütün hikaye bir avuç insanı inanılmaz zenginleştirip toplumları derin bir yoksulluğa sürükleyen ve devletleri açıkça bir sınıfın çıkarlarına hizmet eden organlara indirgeyen bu iktisadi düzeni değiştirip değiştiremeyeceğimizde düğümleniyor. Gelen iktidarların neredeyse tamamı bu düzenin emri altına girdi. Tedirginliklerimizi arttıran, derin kaygılara gark eden, geleceğimizi belirsizleştiren, salt sermayenin kesintisiz akışına hizmet eden varlığı. Devletlere diz çöktüren, toplumları yoksullaştıran, bütün karar vericileri onun karşısında el pençe divan durmaya icbar edende sermaye hükümranlığına karşı şimdilik kimsenin gıkını çıkaramıyor olması. Kurtuluş yoluna sermayenin öncülüğünde değil, onun ve onun bir uzvuna dönüşmüş devletlerin sınıf mücadeleleri aracılığıyla denetim altına alınmaları sayesinde girilecek. Bunun dışındaki her formül insanlığı yıkıma uğratacak.