CHP Işığı görüyor, ona ulaşma yönteminde yetersiz...
Söylemleri güzel, ah bir de icraatları olsa...
Ne Garp ne de CHP Cephelerinde değişen bir şey yok...
İktidara ulaşma ümitlerinin cenaze namazında imam soracak:
"CHP'yi nasıl bilirdiniz?"
Safa durmuş cemaat bir ağızdan:
"Değişmez bilirdik..."
Gerçekten de bayrağında bulunan 6 ilkesinin beşinden vazgeçen CHP, maalesef, "parti içi demokrasi" adına, değişmezlik mezarında yatıyor. Ölmedi... Ölmeyecek... Çünkü ne dirilmek gibi bir çaba içinde ne de ölme düşüncesinde...
Partinin yüksek damlarında herkes işinden memnun...
Bir seçim olsa da hareketlilik olsa misali. (Kanıt, yönetici CHP'lilerin vicdanlarında)
Bu arada iktidarlar da memnun, yeryüzünün hiç bir coğrafyasında iktidar tarafından bu kadar desteklenen bir muhalefet yoktur.
Ne gibi?
İslamiyetlin en kutsal mabedi olan Kâbe'nin, Hıristiyan askerlerce korunması gibi... Yahu ABD'liler Kâbe'yi diğer Müslüman ülkelere karşı korumuyorlar mı? Bakın bakalım Suudi kralları kimlerle "kılıç dansı" yapıyor...
Boşuna mı Erdoğan: "Allah her iktidarın başına Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir muhalefet lideri nasip etsin" mealinden bir şeyler söyledi.
SANKİ BUGÜN GİBİ...
1968 yılının ocak ayında Adana'da il kongresi yapılacaktır. O zamanın iktidarı Adalet Partisi (AP) ve Başbakan -Merhum- Süleyman Demirel'dir. O günün CHP Genel Başkanı -Merhum - İsmet İnönü: "Ortanın Solu Politikası Adana için en Uygun Sosyal Adalet politikasıdır. (...) Adana çok olumsuz şartlara ve tahriklere karşı gelerek CHP'nin ileri merkez neferinden birisi olduğunu ispat etmiştir" dedi. (Bu cümle bugün için de tamı tamına geçerli)
CHP İl Kongresinde Vali, partizanlıkla suçlandı.
CHP Genel Sekreter yardımcısı Ali İhsan Göğüş: "AP, dün yerdiğini bugün savunuyor..."
Yine CHP Genel Sekreter yardımcılarından Muammer Erten: Bütün yük fakirlerin sırtında" demiş.
Sizi sıkmayayım aynı kavga gürültüler, sen sağ ben selamet...
Dünya her saat değişiyor, CHP 70 yıldır değişmiyor.
CHP NET OLMALI...
Çok partili sisteme geçildiği günden itibaren, sağ partiler, daima kılık değiştirerek ama gerici tavırlarından ödün vermeyerek bu güne kadar iktidarlarını muhafaza etmişlerdir.
Sağ siyaset kendini sürekli yenilerken, "sosyal demokrat" siyaset, ısrarla yerinde saymayı, (hatta zaman zaman ilericiliğinden ödün vererek) sorunlara tercüman olmayı sürdürmüştür.
"Sosyal demokrat" siyaset çözüm konusunda yetersiz kalmıştır.
Sosyal Demokrasi'nin kalesi olarak görülen CHP, ışığı görüyor ama o ışığa ulaşmak için yöntem üretemiyor. Işığa ulaşmaya çalışan sinek gibi başı sürekli cama çarpıyor. (*)
Anlayacağınız, CHP'nin parti içi demokrasi adına yaptığı seçimler, konuşmalar, insani olarak güzel söylemler ve mağduriyet edebiyatı iktidarı getirmiyor...
CHP, (Avrupa Birliği, NATO, özelleştirme, milli üretim, dolar, yabancı sermaye, yolsuzluklara bakış, Gümrük Birliği, vakıflar, belediyelerdeki kamu harcamaları vb.) gibi yaşamsal konularda net tavır koymalı...
Yoksa sağ siyaset, DP, AP, ANAP, AKP ve bundan sonra da bir başka kılıkla halkı soymaya devam edecek...
Yazıktır, günahtır...
CHP artık bu topal demokrasinin koltuk değneği olmaktan vazgeçmeli ve gerçekten çözüm üretmelidir...
(Adana İl Başkanlığı seçimleri ile ilgili olarak 15.0cak. 1968 tarihli gazetede, isimleri değiştirin, sözler sanki bu gün söylenmiş gibi...)
(*) Aziz Nesin'in "Anıtı Dikilen Sinek" hikâyesi bu trajediyi anlatır.