Çanakkale Anmaları ve Soner Çetin’e Gecikmiş Alkış…

Çanakkale Savaşı’ndan 104, Türksözü Gazetesi’nin önerisinden ise 85 yıl sonra Soner Çetin, “Bir lanet halkası gibi boynumuzda taşıdığımız utanç halkasını” parçalayıp atmış.

Adana Tarihi ile ilgili olarak, yerel gazetelerde tarama yaparken şöyle bir habere rastladım: “ÇUKUROVALILARA ÖRNEK OLSUN…”

Konu hemen dikkatimi çekti, neyi örnek alacağız? Takip edelim:

“Aydın köylüleri mücadele şehitlerini saygı ile anmasını biliyorlar. Yurt için ölenlerin mezarında büyük bir abide dikilecek…”

Geniş yer verilen haberin bazı ayrıntılarını paylaşmak istiyorum:

“Dün İzmir Gazetelerine göz gezdirirken sevinçle göğsümüzü kabartan bir haber gördük ki Bilhassa bizim gibi toprağının hemen karışında yurt için can veren bir çocuğu yatan Çukurovalıların ibretle görüp örnek almaları lazım gelen bu hadise, vakıa şekil itibarıyla pek öyle şatafatlı ve cafcaflı değildir. Amma taşıdığı mana itibarıyla hepimizi derin derin düşünceye sürükleyecek kadar büyük bir saygı mevzuudur.

Milli mücadelenin adsız kahramanları arasında mesela Kozan’ın dikenlerle ve çalılarla kaplı mezarlığının bir köşesinde yatan büyük Saim’i, Tarsus’un bilmem neresinde ebedi uykusunda çürüyen Kahraman Mulla Kerim’i, Bahtsız Mustafa’yı ve yüzlerce  Saimleri, Mustafaları, Mulla Kerimleri düşündük de küçük hayat hadiselerinin gürültüleri arasında unutulan bu mert çocuklarımızın  hizmet ve hatıraları önünde biz cidden ezildik ve utandık.

Umuyoruz ki bu utanacağımızı daha uzun bir zaman bir lanet halkası gibi boğazlarımızda taşımaktan çabuk kurtaracak bir hamle göstermekte daha fazla gecikmeyiz…”

Nedir o hamle?

Aydınlılar kendi şehitleri için bir abide dikmişler ve Türksözü Gazetesi’de Adana’da da bir “Şehitler Abidesi” yapılmasını önermektedir. (*)

Bu yazıyı 2018 Yılının Mart ayında yayınlamıştım. Aynı günlerde Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’in hem Çanakkale hem de Adana şehitleri için bir abide yaptırmayı planladığını öğrendim.

Gelelim bu güne, değerli dostum Sabri Gül : “Bu etkinliğe mutlaka gelmelisin” dedi ve ekledi: “Konu Çanakkale Cephesinde ‘Adana Bayırı’ ve konuşmacı Prof. Dr. Esat Arslan…”

Yer Çukurova Belediyesi Çanakkale ve Adana şehitleri Parkı…”

Sabri Bey, Esat hoca hakkında o kadar övücü şeyler söyledi ki, onu tanıdıktan sonra hiç abartmadığını anladım.

18 Mart’ta parktaydım. Park 2019 yılında açılmıştı, Pandemi ve sağlık sorunları nedeniyle görme olanağı bulamamıştım.

Parkı gezdim… Gezdikçe hem duygulandım, hem de gururlandım.

Çanakkale Savaşı’ndan 104, Türksözü Gazetesi’nin önerisinden ise 85 yıl sonra, Soner Çetin, “Bir lanet halkası gibi boynumuzda taşıdığımız utanç halkasını” parçalayıp atmış.

Gecikmiş olsa da Soner Çetin’i hem tebrik ediyor hem de alkışlıyorum…

*

“ZAFERDEN ZAFERE, DOSTLUKTAN DOSTLUĞA…”

Açık alanda yapılması planlanan konuşma, havanın sertliği nedeniyle Diorama Sergi Salonu’nda gerçekleşti.

 Çukurova Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Prof. Dr. Deniz Abik, nezaket ve mütevazılığı ile konukları içtenlikle karşıladı. Ev sahipliği yaptı.

Prof. Dr. Mahir Fisunoğlu, Sabri Gül, Ayten Bakır, İsa Beçik Em. Albay Zeki Gürler, başta olmak üzere Çukurova Belediyesi temsilen Başkan Yardımcısı Azime Kocacık, park ve bahçeler Müdürü Ahmet Ak ve birçok Adana sevdalısını gördüm.

Esat Hoca çok enerjik olarak sunum yaptı. Bazen bizi Savaşın Ortasında bıraktı, bazen de bir sevinç ve coşku içinde bulduk kendimizi. Mehmet Şevki Paşa’nın o dönemde hazırladığı haritaları anlatırken, Çanakkale coğrafyasını adım adım dolaştık.

 

“BİR ADANA BAYIRI BİR DE CONK BAYIRI…”

Şehitlerimizin mezarı başında Fatiha okuduk. Hatta İtilaf Devletlerinin askerlerinin mezarlarını da ziyaret edip, onlara da Fatiha okuduk.

O zaman bir kez daha anladım ki, Çanakkale Savaşı, kalıcı dostluklara neden olmuş bir savaştır. 1915’te Adana’da Ermeni olayları yaşanırken, Çanakkale Cephesinde bizime aynı saflarda şehit olan Ermeni ve Yahudi yurttaşların da mezarlarını unutmadık.

Esat hoca, konukları aldı toparladı, Çanakkale’de tepeden tepeye, savaştan savaşa, zaferden zafere, hüzünden hüzne  ve dostluktan dostluğa götürdü.

Adanalıya haklı bir sitemini haykırdı: “Çanakkale’de İzmir bayırı yo! Ankara bayırı yok! İstanbul bayırı yok! Sadece Adana Bayırı ve Conk Bayırı var! Neden bunu değerlendirmiyoruz? Neden?”

Bende şu çağrıştı. Vatan savunmasında şehit olmak için her an hazır olan Adanalı, zafer kutlamalarında ilgisiz. Bu alçakgönüllülükten olabilir mi?

Hayır! Alçak gönüllülük böyle bir ihmalin gerekçesi olamaz.

O günü parkta gezen çocukları gördüm. Bu topraklarda özgürce dolaşmamız için hayatını vermiş olanları minnetle anmak insani bir görevdir. O çocukların kalplerine yurt sevgisini başka nasıl yerleştireceğiz.

TARİHE OLAN BAĞLARIMIZ

Sayın Prof. Dr. Esat Arslan’ın konuşması daha genişti. Derya gibiydi. Zaman zaman sizinle paylaşacağım. Fakat verdiği bir örnek vardı onu paylaşmadan geçmeyeceğim:

Bu parkın oluşumunda katkısı olmuş bir insan olarak şunu söyledi: “Bu park bir milyon liraya mal oldu. .Hemen şu arka tarafta normal bir daire bir milyon iki yüz bin lira değerindedir. Anıtlara saygı duymalıyız. Hissetmemiz lazım. Tarihimizi ruhumuzda hissetmemiz lazım…”

Esat Hoca bunları söylerken, ABD’nin Irak ve Suriye’ye saldırırken neden ilk önce müzelerini bombaladığını daha iyi anladım.

Özellikle Adana bayırına sahip çıkmamız gerektiğini ifade eden Sayın Arslan; “Çanakkale’de 250.000 şehit yoktur. Ben bunu araştırdım. Milli Savunma Bakanlığı’ndan bilgileri aldım. 58.000 şehidimiz vardır. Doğrusu bu. Ama 250.000 zayiatımız vardır. Hastane, bina, kurum vs… Bunu ifade etmek lazım…”

Etkinlik çok güzeldi, sonunda Çanakkale türküleri dinletisi vardı.

Başkan yardımcısı Azime Kocacık, Belediye Başkanı Soner Çetin adına Prof. Dr. Esat Arslan’a bir plaket sundu.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan etkinlik, Çanakkale Türküleri ile sona erdi.

Çok güzel bir etkinlikti.

Başta, vücuda getirmiş olduğu parkta, Çanakkale ruhunu hissetmemizi sağlayan Belediye Başkanı Soner Çetin olmak üzere, Prof. Dr. Esat Arslan’a, Prof. Dr. Denz Abik’e, Sabri Gül, Ayten Bakır ve İsa Beçik ve parkın kuruluşunda ve bu etkinliğin gerçekleşmesine katkı koyanlara teşekkür ederim.

(*) Türksözü Gazetesi 22 Haziran 1934. 1. Sayfa.

Burada paylaştığım fotoğraflar Sabri Gül ve İsa Beçik Beyefendinin objektifindendir.

GÜNDEM Haberleri

Kayışlı’da mahalle halkı buğday ekimini şenlik ile kutladı
Zihinsel engelli çocuğa cinsel tacizden tutuklanan bekçinin aileye 500 bin lira teklif ettiği iddiası
Karaisalı’da garip durum: Naklen namaz uygulamasına geçildi