Türkiye’nin yönetilemediğini söylerken kendiniz bulunduğunuz alanları yönetebiliyor musunuz? Belediye’nin halkla ilişkiler birimine indirgenmiş, siyasal içeriklerinden uzaklaştırılmış örgütlerle dönemin siyasal ihtiyaçlarına cevap veremediğiniz gün gibi aşikar.
Belediyeler arasındaki çekişmelere müdahaledeki yetersizlikleriniz, 10 Kasım törenlerindeki öngörüden uzak yaklaşımınız ve en son Genel Başkana bir faşist bozuntusunun ağzından salyalar saçan hakaretleri karşısında gösterilen ilgisizlik bunun yeterli işaretleri.
Türkiye’nin kriz zembereğinde savrulduğu bir dönemde kamu gücü kullanılarak yukarıdan aşağı dizayn edilen yapılarla işlerin rast gideceğinizi düşündünüz.
esaplarınızın tutmadığının, tutmayacağının ve bozulduğunun farkındayız. Bir muz cumhuriyetinde yaşamış olsaydınız hayat kafanızdaki planlara göre işleyebilirdi. Yaşadığınız ülke Türkiye kent ise Adana yani kaosun, karmaşanın çok yönlü kriz dinamiklerinin çalıştığı coğrafyalar. Kriz bütün sarsıcılığıyla yaşanırken yerel seçim başarısı nasıl “ herşey çok güzel olacak “ iyimserliğiyle rehavetin sonuna kadar önünü açtıysa, dikensiz gül bahçesi olmasını istediğiniz örgütlerde asıl fonksiyonlarını yerine getiremez oldu.
Hiçbir şey yapmadan, hem örgütleri hem de toplumu hedefleriniz doğrultusunda siyasileştirmeden yol alabileceğinizi düşünüyorsanız ham hayal içindesiniz. Vaatlerle oyaladığınız insanları birgün nasıl olsa ikna ederiz yanılsamasından bir an evvel uzaklaşın. Genel Başkana saldıran adam partili Belediye Başkanı ile poz veriyor sadece göstermelik bir inceleme başlatıyorsunuz. İnsanlar soruyor bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
Çağrımız şu; Partinin demokratik mekanizmalarını çalıştırın, örgütleri siyasileştirip asıl fonksiyonlarına kavuşturun.
AK Parti iktidarını yıkmak için herkesi sahiplenin, açlıktan işsizlikten kıvranan kendi insanlarınıza sahip çıkın.