Kurtuluş Savaşımız, tarihte eşsiz ve uluslara örnek olacak bir yere taşınarak 30 Ağustos günü Zafer Bayramı ile taçlanmıştır. Neredeyse bir asır önce yokluklar içinde verilen bağımsızlık mücadelesinin örneği 21 inci yüzyılda çok daha anlamlı hale gelmektedir. Bugün hâlâ emperyal güçlerin kurduğu oyunları bozamayan, manda ve himaye ile yönetilen, en temel insan haklarından mahrum olan ülkeler bulunmaktadır. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın içerdiği anlam ve mücadelenin amacı göz önünde bulundurulduğunda dünyadaki eşsiz zaferlerden biri olduğu bir kez daha kanıtlanacaktır. Ve bu zafer tüm milletimizindir.
CUMHURİYETİN ERDEMİ HER GEÇEN GÜN KENDİNİ YENİDEN KANITLIYOR
Çevremizdeki ülkelerde meydana gelen olaylara baktığımız zaman verilen mücadelenin, kurulan cumhuriyetin ne kadar büyük bir erdem olduğu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşlarının mücadelesinin ne kadar kutsal olduğu yeniden anlam kazanmaktadır. Zafer Bayramı, bağımsızlığı şiar edinmiş, vicdanını, yaşamını, vatanını her şeyin üzerinde tutmuş, “Ya İstiklal, Ya Ölüm” parolasıyla yedi düvele karşı savaşan milli kahramanlarımızın bizlere bıraktığı en büyük ruhtur.
MİLLİ BİRLİĞİMİZİN TEMELİ BAĞIMSIZLIK MÜCADELEMİZDİR.
Bizlere bırakılan en değerli miras bağımsızlık ruhudur. Bu ruha, bu emanete sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur.
Ülkemizi, bizlere hedef gösterilen muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için yapmamız gereken, önce Kurtuluş Savaşımızdaki ruha ve birlikteliğe sahip olmaktır Ancak o zaman el birliği ile başarıya ulaşmak mümkündür. Yeniden tarih yazmak, yazılan tarihe sahip çıkmak hepimizin asli görevidir. Çünkü “Zafer İnananlarındır”
Bu vesileyle, Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kahraman şehitlerimizi ve gazilerimizi minnet ve şükranla anıyor, milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyorum.