Değerli öğretmen Ömer Volkan Çiçek'ten, dün, "benim için" çok anlamlı olan bir mesaj aldım. Türk Ocağı'nın Olağan Genel Kurulu'nda Başkan olarak seçilmiş.
Duygulandım. Ekinde bulunan basın açıklamasını daha okumadan, aklımdan Türk Ocaklarının, bu güzel ülkemin kuruluşunda nasıl özveri ile görev yaptıkları aklıma geldi.
Hele, dönemin Türk Ocakları Genel Başkanı Mustafa Suphi Tanrıöver'in tarihe milliyetçilik ruhu ile kazılmış bulunan "Bu sesi Koruyacaksın" adlı makalesi geçti zihnimden. O makaleyi açıp yeniden okudum.
GENEL KURU'UN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
12 Ağustos 1930'da Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) kuruluyor ve Türk Ocaklarının kapanıp, bu partiye dahil olması isteniyordu. Hürriyet adına yapılmak istenen bu davranışı eleştiren, Tanrıöver, bu güne de ışık tutacak bir makaleyi kaleme alır. Makale 11 Eylül 1930'da akşam gazetesinde yayınlanır. Bazı bölümleri şöyle:
BU SESİ KORUYACAKSIN
" Hatırası kalbimizde çok acı olan bazı süreksiz ve talihsiz tecrübelerden sonra, Türk Milleti, bir defa daha vatan toprakları üstünde siyasi bir muhalefet sesi işitmeye başlıyor. Birçoklarımızın şahsi hayatına dâhil olan yakın bir devirde, İttihat ve Terakki, Osmanlı İmparatorluğuna geniş bir müsamaha ve Hürriyet havası getirmiştir. Çok kısa bir zaman zarfında, bu hürriyet liyakati olmayan bir neslin günahları içinde, tereddi ede ede, düşe düşe memleket davalarını, kendi çamurlarında boğan korkunç bir dedikodu batağı halini aldı.
Milletlerin binlerce sene, şakakları kanaya kanaya ermek istedikleri hürriyet, ufak kinlerin, miskin ihtirasların zehri ile dolu, küçük kalem, kalem adamları elinde, haydut eline geçmiş bir tabancaya dönmüştü. Sokak, devlet siyasetine tahakküm ediyordu. Bundan sonra ne oldu? Biz biliriz, dünya bilir.
(...)
Hürriyetten doğan buhranlar ne kadar büyük olursa olsun hiçbir zaman fazla tazyikin temin ettiği sahte emniyetten daha tehlikeli değildir. Yeni fırka bu görüşlerden doğmuş bir hürriyet ve murakabe cihazıdır.
(...)
Bir sene evvel, Gazi’nin en büyük eseri nedir diye sordukları vakit, Asker, ıslahatçı, Teşkilatçı, Reis olarak vücuda getirdiği muazzam eserleri birer birer saydıktan sonra “En büyük eserini daha yapmadı” demiştim. “Gazi’nin en büyük eseri Cumhuriyetten sonra Cumhuriyetçiyi yetiştirmek, kendisi gibi hür düşünür, hür karar verir, hak bildiği yolda yalnız gitmekten perva etmez gençlerden mürekkep bir nesil vücuda getirmek olacaktır” demiştim
Bu gün bu ihtiyaç her zamankinden fazla mevzubahistir. Türk vatanında Türk Milletinin istiklâl ve istikbâli için ne kadar büyük işler varsa hepsini bizzat deruhte etmiş ve bizzat başarmış olan büyük reisimizin en büyük eserini ibda etmek sırası şimdi gelmiştir..."
Makale böyle devam ediyor, ardında Tanrıöver, Türk münevverleri ve Türk gençlerine sesleniyor:
Ey Türk Münevveri!
Ufak ihtirasların, menfaat korkularının kulakları tıkamak isteyen gürültüsü fevkinde sen, vatanından yükselen bu murakabe sesini koruyacaksın! Istırabı meydana çıkaran odur, tehlikelere işaret eden odur, Hâkimiyet-i Millîye’nin ilk şartı odur.
Ey Türk Genci memleketin gibi millî izzeti nefsin gibi, vatanın ve istiklâlin gibi, vatan toprağı önünde yükselen bu yeni ve mübarek ikaz sadâsını koruyacaksın!"(*)
Bu makale, yüzyılı aşan bir sesin günümüze yansımasıdır.
İşte böyle bir ortamda Öğretmenin Ömer Volkan Çiçek'in mesajını aldım. Şöyle diyordu:
"ADANA TÜRK OCAĞI
Adana Türk Ocağı Olağan Genel Kurulu üyelerin coşkulu katılımıyla gerçekleştirildi.
Adana’mızda önemli etkinliklerle adını sıkça duyuran 1912 yılından beri faaliyetlerini sürdüren Adana Türk Ocağı 15 Ocak 2020 Çarşamba günü ilk çağrıda üyelerin büyük çoğunluğunun katılımıyla olağan genel kurulunu gerçekleştirmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, aziz şehitlerimiz ve ahirete irtihal etmiş gazilerimiz için saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı okunarak başlayan seçimli genel kurulda Adana Türk Ocağı Başkanı Ömer Volkan Çiçek güven tazeledi. Yönetim kurulunda yapılan değişiklikler dikkati çekerken Şube Başkanı Çiçek bunun bir bayrak yarışı olduğunu Türklüğün ateşini tüm ocaklıların layıkıyla taşıyacağını dile getirdi. Ömer Volkan Çiçek eski yönetime göstermiş oldukları emek ve özveriden dolayı teşekkür ederken yeni yönetim ve denetim kurulu üyelerini aşağıdaki şekilde açıkladı.
YÖNETİM KURULU
Ömer Volkan Çiçek (Yönetim Kurulu Başkanı) olurken, Başkan yardımcığına Mustafa Halaçoğlu, Sekreterliğe Abdullah Kılınç, Saymanlığa Abdurrahman Uygur seçilirken, Yönetim Kurulu Asil Üyeliklerine, Mustafa Saçlı, Emin yarımoğlu, Gökhan Akınbingöl seçilmiştir.
Denetim Kurulu Başkanı olarak Necdet Sakallı, Denetim Kurulu Üyeliklerine de Çağrı Kürşat Yüce ile Emin Soylu seçilmiştir.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Başkan seçim sonrasında yaptığı teşekkür konuşmasında bundan önce olduğu gibi bundan sonra da Adana Türk Ocağı olarak Türk milliyetçiliği fikriyatını daha ileri taşıyacaklarını, ülkemizin birlik beraberliğine katkı sunmak, milli devletimizin bekasını her şeyin üstünde tutmak gayesiyle çok çalışacaklarınıve cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ayrılmayacaklarını belirtti.
Ne Mutlu Türküm Diyene!"
Öyle yazıyordu, Genel Kurul'un basın açıklamasında. Maalesef, genel kurulda yoktum. Bu nedenle, basın bülteni ile gelen fotoğraflarla yetineceğim.
Bu güzel ülkemin çektiği çileler, onu aydınlatmak için yakılmış meşalelerin söndürülme çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Bu gün bir münevverin en ulvi görevlerinden biri ulusu bir arada tutan, meşalelerin sönmesini önlemektir.
Türk ocağı bu meşalelerden en önemlisini diri tutma çabasıdır.
Bu meşaleyi "sönmeden" günümüze taşıyanları kutluyorum.
Yollarımız açık olsun...
(*) Makalenin tamamını "Adana Halkevi, Kuruluşu, Çaşışmaları ve Kapanışı" adlı araştırma kitabında yayınladım.