Bu gidiş nereye? (Fe eyne tezhebun)

Vedat Kahyalar

Hz Adem AS  ve annemiz Hz Havva kendilerine yasaklanan bir eylemi yaptıkları  için Rabbin hışmına uğrayıp, cennetten uzaklaştırıldılar.

 Allah, “Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır” buyurdu;

 “Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan diriltilip çıkarılacaksınız” dedi.

Ve dünya sürgünü başladı insanın ilk ataları için.Hemde eşler birbirinden  ayrılarak tek başlarına...

Hz Adem rivayet edilir ki 100 yıla yakın ağladı ve af diledi rabbinden .
Ağzından belki milyonlarca kez dökülen zikri ,Araf süresinde 23.ncü ayet:

...Rabbenâ zalemnâ enfusenâ ve in lem tagfirlenâ ve terhamnâ le nekûnenne minel hâsirîn(hâsirîne).
Anlamı:

“Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (A'raf 23)

Hz Yunus As'in duasına da bakalım yeri gelmişken:

" La İlahe İlla Ente Sübhaneke İnni Küntü Minezzalimin." 

"Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederim. Şüphesiz ben kendine zulmedenlerden oldum."

Hiç eğme,bükme, bahane,suçu bir sebebe bağlama yok.Direk dürüstçe itiraf...
Ben yaptım. 
Ben nefsime yenildim.
Hata bende.

Ben, sadece iki Allah dostu,iki peygamber örneği verdim.Onların hatalarıyla yüzleşmeleri böyleydi.Kimseyle ,hiç bir olayla kıyaslamadan,kimseyi suçlamadan, mantığa bürümeden,ama demeden,fakat demeden mertçe, yiğitçe "zaten kalplerin özünü bilen Rabbe, komik savunmalar,beşeri mantık oyunları yapmadan " suçlarını itiraf edip tövbenin en has halini yaptılar. 

Ya biz ne yapıyoruz?

Her yaptığımız hatayı,yanlışı,zaafı bir mantığa bürüyerek aklımızca aklanıyoruz.

MANTIĞA BÜRÜME NEDİR ?

İnsanların sorunlarla baş edebilmek için kullandığı savunma/kaçış   mekanizmalarından biridir. Yaptığımız bir hareketi haklı çıkarma, kendimize karşı güzel nedenler bularak rahatsız edici durumlardan kurtulma gayretidir.
Bu günlerde çok karşılaştığımız bir durum bu. Aslında ileri derecede yanlışa  bulaşma hastalığıdır. Şirketlerde ,kurumlarda yapılan; hırsızlık, yolsuzluk, adaletsizlik, yanlışlık, beceriksizliklerin hamasetle, zorlama yorumlarla bir sebebe bağlanarak vicdanların bastırılmasının adına mantığa bürüme denir.
Bu yanlış bakış açısıyla; işyerindeki başarısızlıklar, iflaslar, aile birlikteliğinin bozulması, trafikte yapılan hatalar, hak etmediği konumu isteyip haksız torpille başkasının hakkını gasp,liyakatsiz atamalar, adaletsizlikler, gayr-ı meşru iş ve ilişkiler...
Hep bir masum sebebe büründürülerek sürdürülür.
Toplumda çok yaygın karşılığı olan bu kavram, üzülerek belirtelim ki müslümanları da sarmış, boğulmaya doğru sürüklüyor. Müslüman bireyi ayakta tutan değerler vardır. Bu değerler "olmazsa olmaz" yaşam binasının temelleridir.
Aile başta olmak üzere; ahlak, adalet, merhamet, hakça paylaşım, insanların Rabbinden gelen hakları, yaşadığı ortak toplumda edindiği haklar, iletişim, ilişkiler,emaneti ehline verme. Bu değerlerin tartışmasız olarak özgürce yaşanması  ve saygı gösterilmesi gerekir. Bunlar İslam inancında da böyledir, liberal demokratik toplumlarda da böyledir. Adına ister İlahi kurallar diyelim, ister etik kurallar diyelim.
Bu değerleri korumak insanlığı korumaktır aslında.
Değerleri bir bir tüketen bu davranışlar aslında sahibini de mutlu etmez, hep bir şüphe hep bir vicdan azabı ile yaşamaya iter. Mantığa bürüyerek yaşamak, sürdürülebilir değildir.
Bu gidiş nereye ?Allah bu gidişten razı mı ?Ya samimi dindarlar razı mı?
Ne olur kendinize gelin artık.