Fotoğraflar eskimez derler ya… Nazan Hocamın zihnimde kalan fotoğrafı; onun sanatçı ruhlu olmasıydı. Hep bu kulvarda karşılaştığımız için akademik çalışmalarını bilmiyordum. Ama bana geçen hafta Nazan Koluman’ı sorsalardı: Toplumsal sorunlara, pratik çözümler getiren ve bunu çok iyi ifade edebilen sanatçı ruhlu bir insan derdim.”
Bir yazısısın son bölümünü paylaşmak istiyorum:
“Bu oğullar bizim,
Biz doğuruyoruz.
Bu oğulları şiddetle biz, biz ANALAR emziriyoruz.
O oğulları biz büyütüyoruz.
Hadi iş bize düşer, bizi bizden başkası kurtaramaz.
EY ANALAR!
Öyle bir büyütün ki o oğulları, sevmeyi bilsin, ötesi SAYGIYI merhameti öğrensin, kızlarımızın yanık bedenleri nehir yataklarında bulunmasın.
Soğuk hava, ya da yerdeki taşa takılıp düşmesi olsun en büyük derdimiz.
Kızlarınızı da yarının oğul anaları gibi yetiştirin ki onlarda sizden öğrendiklerini anlatsın oğullara…
Yanınızda, yörenizde varsa sevgiden uzak bir ana, gidin elinden tutun, siz yol gösterin, birini kurtarsanız kar,
Işık olun, yol açın…
Ve siz AĞALAR…
Bize gül almayın, sizden beklediğimiz tek şey SAYGI VE SEVGİ…
Pahası biçilemeyen hediyeler istemeyin analar, hayatınızdaki adamlar sizi sevsin saysın bundan büyük BAYRAM mı olur?”
Bu yazıyı, Sayın Nazan Hoca’nın toplumumuzun en derin yaralarından biri olan “Kadın Cinayetleri” karşısında duyarlılığına örnek olarak verdim.
Sanatçı ruhlu olmak bilimsel çözümleri de beraberinde getiriyor.
Sanatçı ruhu olan insanın, Mona Lisa gibi tablo, Hazreti Musa gibi bir heykel yapmasına gerek yok.
İşine gereken değeri veren, işi ile ilgili konularda ister ulusal isterse evrensel boyutlarda bir adım öne çıkmaya çalışan herkes sanatçıdır.
Sanatçılık bir ruhtur. Ve bu ruh, kişinin yaşam biçimine doğrudan yansır.
Bir sanatça evde yangın var iken piyano çalmayıp, yangına kovayla su taşıyandır.
Ancak böyle bir ruha sahip olanlar, yaşadığı dönemin gurur olurlar.
Böyle bir gurur dünyasına Hoş geldiniz; Prof. Dr. Nazan Koluman…
*
TÜRKİYE’NİN İLK KEÇİCİLİKTE DOKTORALI KADINI
Geçen hafta “Yüz Kitabı”nda (Facebook) bir paylaşım gördüm. Okudukça kendi
Kendime gurur duydum.
Prof. Dr. Nazan Koluman neler yapmış? Hangi çalışmaların içinde bulunmuş? Kendisinden dinleyelim:
“1989 yılında Prof. Okan Güney hocamla başladığım akademik yaşamımı küçükbaş hayvan yetiştirme üzerinde değişik alt başlıklarla devam ettirmekteyim. Doktora tezim keçiler üzerine. Keçicilik ve iklim değişikliği üzerine dünya literatürüne önemli referans yayınlarım oldu. Türkiye’de ilk keçicilikte doktoralı kadın doçent unvanını Ege Üniversitesinden hocam olan Prof. Mustafa Kaymakçı vermişti :)”
KOLUMAN OĞLAK BÜYÜTME PROTOKOLÜ
“Yıllar içinde özellikle Dünyanın birçok bölgesinde ve güzel vatanımda Toros dağlarında bu konu üzerinde saha çalışmalarım ve adımla anılan kendi çalışmam olan “Koluman oğlak büyütme protokolüm” var.”
ÜLKEMİZİ DEFALARCA TEMSİL ETTİ
“En gurur duyduklarımdan birisi, 1997-2008 arası ülke temsilciliği 2008-2021 arası 3 dönem yönetim kurulunda olduğum ve yaklaşık 6 dünya Keçi konferansı bilim kurulu ve organizasyon kurulu gerçekleştirdiğim International Goat Association için yaptığım çalışmalar.
Yunan Prof. Jean Boyazoglu, Fransız Prof. Pierre Morand-Fehr, Fransız Dr. Jean Paul Dubeuf, İspanyol Prof. Juan Capote ve iki dönem Amerikalı Dr. Beth Miller gibi koyun ve keçi yetiştiriciliğinde dünya duayenleri ile çalıştım.
En fazla 3 dönem bu görevi yapabileceğimiz Dünya Keçi Birliğini (IGA) yeni yönetim kuruluna devrettik. Bizimle birlikte bu görevden ayrılan Amerikalı başkanımız Dr. Beth Miller’la 2 organizasyon gerçekleştirmiştik.
12. Dünya keçi Kongresi Başkanı olarak tüm dünyadan keçi çalışan akademisyen ve paydaşları 2016 da Türkiye de ağırlamıştık. Pandemiden dolayı yine bilim kurulunda olduğum Macaristan’da olacak 13. Dünya keçi Kongresi 2022 ye ertelendi. Başkanımın bana yolladığı teşekkür mesajı çok duygulandırdı. Paylaşmak istedim. Birlikte çalışarak yıllardır hizmet ettiğim dünya keçi birliği yönetim kurulunun tek Türk bilim insanı olarak gelecekte de güzel işlere imza atacağıma inancım tamdır…”
Bizimde size inancımız tamdır Sayın Nazan Koluman