Bu hikâye Aytaç Durak’sız yazılamaz, biliyorum. Hatta Mustafa Tuncel’siz hiç yazılamaz. Batı matbuatında olup, bizde pek rastlanmayan biyografi usulüne muhatap bir hikâye aslında. Üçlü biyografi geleneği olsa; Durak, Aldırmaz, Tuncel hikâyesi, kesinlikle ilk planda değerlendirilmesi gereken kategoride yer alırdı diye düşünüyorum.
Yeşilçam senaryosu gibi, ilginç bir hikâye…
1963 -1980 arası dört dönem Adana Belediyesi Meclis Üyesi olarak Adalet Partisi saflarında yer alan Aytaç Durak, 1984 yılında Özal’ın ANAP’ını tercih ederek ilk belediye başkanlığı deneyimini yaşamıştı. 1989 yılında yurt genelinde esen SHP rüzgârına boyun eğen Durak, 1989 yılında koltuğunu SHP’li Selahattin Çolak’a devretti. 1994 yerel seçimlerinde ANAP’ın adayı olan Durak, yeniden belediye başkanı seçildi. Baba ocağı olan DYP’ye, kardeşi Veli Andaç Durak’ın Adana milletvekili seçilmesinin etkisiyle midir yoksa yeni genel başkan Mesut Yılmaz ile yaşadığı sorunlar nedeniyle midir bilinmez; ANAP’tan istifa edip, Tansu Çiller’in genel başkan olduğu DYP’ye katıldı.
1999 yerel seçimlerinde doğal olarak DYP adayı olması beklenen Aytaç Durak, yine eski partisi olan ANAP’a dönüp, oradan aday olup, seçimi yeniden kazandı. Seneler 2004 yılını gösterirken Aytaç Bey’in bu seferki adresi AK Parti olmuş, buradan da seçimi kazanmasını bilmişti. Recep Tayyip Erdoğan ile bir türlü yıldızı barışmayan Aytaç Durak, 1 Aralık 2008 tarihinde, seçimlere takriben 1 sene kala AK Parti’den istifa etti.
2009 yılında yapılan yerel seçimlerde tercihini MHP’den yana kullanan Durak, bu seçimleri diğer seçimler gibi rahat kazanamamış, AK Parti adayı, eski partilisi ANAP Adana eski Milletvekili Mehmet Ali Bilici’nin karşısında soğuk terler dökerek, seçimi yeniden kazanmıştı.
Ancak AK Parti için Durak, seçimleri hile ile almış bir başkan olarak partinin hedef tahtasına konmuştu. Durak’ın özellikle Erdoğan’a karşı sert söylemleri bir kenara not edilmiş, hesabının sorulacağı, Adana’ya gelen parti üst düzey yetkilileri tarafından sıklıkla dile getirilmişti.
Aldırmaz bu denklemin neresinde?
Bu yolculukta Aytaç Durak’ın her daim yanında olan, değiştirdiği partilerde görev alan, hem siyasetçi hem de teknik bir insan olarak, yanında bulunan kişilerden biri, hatta yegânesi Zihni Aldırmaz olmuştur.
ANAP’lı yıllarda partinin her kademesinde görev alan Aldırmaz, yıllar 1989 gösterdiğinde, ANAP’ın Adana Merkez ilçe Seyhan Belediye Başkanı Adayı olup, seçimi az farkla SHP’nin adayı karşısında kaybetmişti. Devam eden süreçte Adana Büyükşehir Belediyesi’nde başkana yakın bir kişi olarak, yönetim kurulu üyeliği, danışmanlık gibi birçok üst düzey görevde bulunan Aldırmaz, 2009 yılına gelindiğinde, Adana Büyükşehir ve Seyhan’da MHP’li meclis üyesi olarak, Aytaç Durak’ın yanında yer almaya devam etti.
Mustafa Tuncel kürsüde
Ülkücü geçmişiyle tanınan, 25 yıldır Aytaç Durak merkezli siyaset güden, Zihni Aldırmaz ne kadar sakin ve naif ise tam tersi istikamette bir kişiliğe sahip olan (Bu durumun Aytaç Durak tarafından bilinçlice tercih edildiği de söylenir) Adana Büyükşehir Belediye Meclisi’nin MHP’li Başkanvekili Mustafa Tuncel’in, MHP’li Aytaç Durak’la ihtilafı sonucunda, belediye meclisinde Durak’ı yolsuzluk yapmakla itham etmesi, Türkiye sathında Adana’yı gündemin ilk sırasına yükseltti.
Tuncel, davul zurna ile Durak’ı hapse göndereceğini, kadın ağıtçı tutacağını, 250 kazan aşure kaynatacağını alenen ifade ediyordu. AK Parti bu durumu değerlendirmede gecikmeyerek, görece oluşan “meşruiyet” ortamını rövanşa çevirerek Durak’ı açığa almanın hazırlıklarına başladı. Bu arada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı üzerine, Mustafa Tuncel 17 Mart 2010 tarihinde MHP’den istifa etti.
Tüm bu tartışmalar neticesinde Aytaç Durak, İçişleri Bakanlığı’nca 28.03.2010 tarihinde, başkanlığının birinci yılında, “geçici” süreyle görevden alındı. Durak ilk açıklamasında, başına gelecekleri öngörmeyerek “Burası dağ başı değil, muz cumhuriyetinde değiliz, padişahlıkla ve krallıkla da yönetilmiyoruz” dedi.
AK Parti iktidarının Aytaç Durak’tan rövanş alma girişimleri o kadar sert devam ediyordu ki, bir yıl önce “Aytaç Durak partimize şeref vermiştir “diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “aklan da gel!” diyerek, Durak’ı iktidarın insafına bıraktı.
Kurt kanunu işledi, düşen yendi.
Mahmut Çelikcan – AK Partili başkanvekili
Baş döndürücü 2 ay, mahkemenin iptal kararı ve Zihni Aldırmaz’ın önünü açan sıra dışı gelişmeler
13.04.2010 tarihinde Durak’ın yerine göreve gelecek olan başkanvekilliği seçiminin ilk 3 turunda sonuç alınamamış, 4’üncü turda MHP adayı Fethi Coşkuntuncel 16, mevcut Yüreğir Belediye Başkanı olan AK Parti adayı Mahmut Çelikcan’ın da 16 oy alması üzerine kura yöntemi benimsenmiş, kurada AK Parti adayı Mahmut Çelikcan’ın çıkması sonucunda Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı AK Parti’ye geçmiş oldu.
İlk raundu AK Parti kazanmıştı ama yargı sürprizi kısa sürede kendini gösterecekti. Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan’ın aday olamayacağına dair idare mahkemesine yapılan itiraz mahkemece kabul edilmiş, seçimin yenilenmesi zarureti doğmuş ve süreç yeniden başlamıştı. O dönemlerde yargı, iktidarın hoşuna gitmeyen bu tür kararlar verebiliyordu. Bu karar Türkiye hukuk tarihinde bir ilki oluşturdu. Danıştay, oybirliğiyle ilgili kararı onayladı. İlçe belediye başkanlarının anakent belediye başkanı yerine, belediye başkan vekili olmanın önü Danıştay kararı sonrasında kapanmış oldu.
Zihni Aldırmaz artık başkanvekili
17 Haziran 2010 tarihinde, Aytaç Durak’ın 25 yıl siyaseten yol yürüyüp beraber çalışan ama tasfiye edilmesi sürecinin önünü de açmış olan Mustafa Tuncel, meclis başkanı olarak tarihi oturumu yönetti. Adana Büyükşehir Belediye Meclisi’nde iki aday yarıştı. AK Parti adayı Hıdır Bahçe 15 oy alırken, mecliste 9 üyesi bulunan MHP’nin adayı Zihni Aldırmaz, CHP’li meclis üyelerinin de desteğiyle 19 oy alarak başkanvekili seçildi. Dönemin MHP Genel başkan yardımcısı Adana Milletvekili merhum Recai Yıldırım özellikle CHP’li üyelere teşekkür ederek, yeni bir koalisyonun işaretini de vermiş oldu.
MHP ile yaşanan sorunlar ve Zihni Aldırmaz yönetimi
Aytaç Durak’ın tek adam anlayışını yaşamış, şahit olmuş, ciddi oranda hissetmiş olarak 25 yıl geçiren Aldırmaz’ın nasıl bir yönetim anlayışı sergileyeceği düşünülürken, mevcut kompozisyonda büyük rolü olan Mustafa Tuncel ve CHP’nin desteği, ayrıca MHP gibi teşkilat yapısı güçlü bir partiden seçilmenin getirdikleri arasında bir müddet sıkıntı çektiği konuşulmaya başlanmıştı. Tek adam mantığı ve yönetimi, kişiliğiyle uyuşmayan Zihni Aldırmaz, sıra dışı bir uygulamayla, değişik partilere mensup meclis üyelerini “Ortak Akıl Ortak Başarı” sloganıyla bir araya getirerek, bu yöntemin lafta kalmamasının da göstergesi olarak, belediye şirket yönetimlerine meclis üyelerini getirdi. Belki de bu anlayışın gereği, belki de bir grup Ülkü Ocakları mensubu kişilerin, belediyeyi basarak bürokratları tartaklamasına tepki olarak 30.12.2010 tarihinde MHP’den istifa ederek, bağımsız sıfatına kavuştu. Çok kısa süre içerisinde Adana kamuoyunda sevilen bir siyasetçi haline geldi. Ürettiği hizmetlerle takdir edilmeye, beğenilmeye başlandı.
Durak ve Tuncel cephesi, Durak gömleğinin çıkarılışı. Coş’un Adana Valiliği’ne atanış
Bu süreç içerisinde gerek idari gerekse adli kurumların Adana Büyükşehir Belediyesi’yle alakalı tasarrufları olacağı, operasyonların kapıda olduğu sıklıkla kamuoyunda dillenmeye başladı. Bağımsız olmanın getirdiği rahatlığın yanında, Aldırmaz’ın siyasi olarak savunmasız kalması, Adana Büyükşehir Belediyesi’ni her türlü etkinin hedefi ve tesirine açık hale getirdi. ”Ortak Akıl” yöntemi belediyeyi bambaşka bir mecraya getirmiş, çok başlılık baş göstermişti. Zihni Aldırmaz bunalmış, uzanan her dalı, yardım ya da zeytin dalı olarak görmeye başlamıştı
25.06.2010 tarihinde, bağımsız belediye meclis üyesi olmanın ötesinde anlam ve işlevi olan Mustafa Tuncel, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yönettiği bir operasyonla çok sayıda kişiyle gözaltına alınmış, içlerinde Bülent Ersoy’u vuran hali hazırda belediye çalışanı olduğu saptanan Hacı Tepe, milletvekili olan MHP’li emekli generalin kardeşi, AK Partili kimliğiyle bilinen kebapçı/işadamı olmak üzere çok renkli simaların bulunduğu zanlılarla gözaltına alınıp, akabinde tutuklandı.
Önümüzdeki gün ve yılları etkileyecek olan başka bir atama ayrıca bugünlerde dikkat çekti. Adana’nın Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi boyunca, görev yapan Valiler yönüyle çok şanslı illerden biri olduğu gerçeği, çoğunluğu saygın ve dürüst valilerin görev yaptığı Adana’ya, 17.08.2011 tarihinde, gittiği her ilde skandallara ismi karışan Hüseyin Avni Coş, Vali olarak atandı.
Zihni Aldırmaz, AK Parti ile temasa geçmek, hatta Ak Partili bir siyasetçi kimliğine kavuşmak için değişik hamlelerde bulunmaya başlamanın işaret fişeğini alenileştirmişti. Takvim yaprağı, 15.11.2011 tarihini gösteriyordu. Çok sayıda siyasetçi ve işadamın bulunduğu kamuoyuna açık bir toplantıda “25 yıllık Aytaç Durak devri bitmiştir, ben Aytaç Durak gömleğini çıkardım” deyivermişti. Bu göndermenin ya da mesajın muhatabının; Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan olduğu açıktı. Zira Erdoğan, AK Parti’nin kuruluş çalışmalarından evvel, yeni sulara yelken açarken, daha geniş bir alana hitap edip, meşruiyet zeminini genişletmek amaçlı “Milli Görüş gömleğini çıkardım” demişti.
Bu arada 27.11.2011 tarihinde sürpriz bir haber ajanslara düştü. Gözaltına alınan Aytaç Durak, tutuklanarak Kürkçüler Cezaevi’ne gönderildi. Durak’ı cezaevine gönderen tutuklama isteminin altında imzası bulunan savcı, ilerleyen yıllarda ismi sıkça duyulacak olan “MİT Tırları” savcısı Aziz Takçı’ydı. Bu durumu daha sonra Aytaç Durak, başına gelenleri FETÖ kumpası olarak açıklamada kullanacak, ayrıca bir kitapçık yazacaktır.
Sürpriz bir isim tutuklaması daha
Belediyenin atış poligonuna dönmesi, her dönem olduğu gibi bu dönemde de bu durumdan faydalanmak isteyen müptezel bir zümrenin doğmasına neden olmuştu. Zihni Aldırmaz yönetimindeki belediyenin idari ve adli operasyonlara sıkça maruz kalması, kimilerince yeterince AK Partili olmayışına ve o günkü ismi ile Gülen Cemaati’yle yeteri kadar yakın durulmamasına bağlanıyordu. Bu durumdan istifade eden bir isim, Adana kamuoyunca sıkça tartışılmaya başlandı: Tamer Barış Terkeşli.
Kendisini o dönem cemaatin adamı olarak tanıtan Tamer Barış Terkeşli, Gülen Cemaati’ne yakın emniyet mensuplarının aktif görevde olduğu bir dönemde, 23 Ekim 2011 tarihinde gözaltına alındı ve tutuklandı. Belediyede çalışıyor görünen Terkeşli’nin iddianamesinde yok, yoktu.
Terkeşli uzun müddet tutuklu kaldı, anlamını yitirdi derken, 17/25 Aralık operasyonu imdadına yetişti. 17/25 Aralık döneminde A Haber’in kadrolu yorumcusu olmuş, birçok davada iddiaya göre gizli tanıklık etmiş, zikrettiğim vasıfları nedeniyle kendisine nüfuz sahası oluşturmuştu. Adana Valisi ve Emniyet Müdürü’yle mesai arkadaşı olmuş, eski cakasına yeniden kavuşmuştu. Sürecin finalinde “FETÖ Borsası” suçlamasıyla yargılandığı Adana 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nden 25 yıl ceza almıştı.
Vali Coş’un Aldırmaz’a düşmanlığı
Adana Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz özelde AK Parti ile genelde ise tüm partilerle hiçbir şekilde çatışmadı. Bu durum diplomatik bir zekânın ürünü olmaktan çok, meşrebinin neticesiydi. Bu fotoğrafı bozan tek kişi Adana Valisi Hüseyin Avni COŞ’tu. 28 Ekim 2013 yılı Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında, çelenk sunumu töreninde Aldırmaz’ın bayrak dağıtmasını bahane eden Coş, tüm Türkiye’nin gündemine gelen meşhur tartışmayı basının önünde yapmış, Aldırmaz’ın üzerine yürümüştü. Aldırmaz’ın seviyeli şekilde karşı koyuşu, Adana’da ciddi destek görmüş, popülaritesini artırmıştı. Çok kısa bir süre sonra 10 Kasım törenleri, valiyi protesto gösterisine dönüşmüş, vali bir vatandaşa “gavat” diyerek hakaret etmişti. Tüm bu olup bitenler Aldırmaz’ın herhangi bir dahli olmadığı halde hanesine yazılıyordu.
Coş; Pensilvanya’ya giden nadir valilerdendi. Valilik ve emniyet yapılanması, özel yaşamında yer alan yakınları Gülen Cemaati’ne mensup kişilerden oluşuyordu. 15 Temmuz sonrası göreve getirdiği çoğu kişi FETÖ’den tutuklandı. Bunların içerisinde ilk önce özel kalem, sonra KOM müdürü yaptığı yakın mesai arkadaşı İsmail Haymana özellikle dikkate değerdir. Avukatlığını yapan kişi, bir vesile ile 17/25 Aralık sonrası hâkim olmuş, o da By-Lock kullanmaktan dolayı tutuklanmış ve ihraç edilmişti. Bu özelliklere sahip bir valinin düşmanlık ettiği bir başkan olan Aldırmaz’ın yaşadıkları, ilerde FETÖ sanığı olarak yargılanmasına engel teşkil etmedi. Tablo tezatlıklarla doluydu.
Bu konuda son bilgi; 15 Temmuz sonrası tutuklanan bir istihbaratçı, Adana Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ve Today’s Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş’in, Hüseyin Avni Coş’u Adana Valisi yapan kişiler olduğunu mahkemeye anlatacaktı.
30 Mart yerel seçimleri belirleyici oldu mu?
Aldırmaz’ın AK Parti’den ve CHP’den Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olma süreci başarısızlıkla sonuçlandı. 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Aldırmaz MHP’nin adayı Hüseyin Sözlü’yü desteklediğinin nişanesi olarak, oğlu Avukat Nazım Aldırmaz’ı MHP listesinden meclis üyesi adayı olarak gösterdi.
Son güne kadar adaylık peşinde emek harcayan Aytaç DURAK ise kendi aday olamamış, Aldırmaz’ın da aday edilmemesine katkıda bulunmanın huzuruyla ilk önce bağımsız aday olduysa da daha sonra vazgeçerek, MHP adayı Hüseyin Sözlü’yü desteklediğini kamuoyuna açıklamıştı. MHP’den her hangi bir fayda görmek şöyle dursun, süreç içinde destek göremeyen iki etkin siyasetçinin yolları, AK Parti’nin kazanmaması ülküsüyle yeniden kesişmişti. Unutmadan takriben 20 ay hapis yatıp 12 Nisan 2013 tarihinde tahliye olan Mustafa Tuncel ise denklemin dışında kalmayı tercih etmişti.
Aytaç Bey ona göre şanslıydı. Zira 27.12.2011 tarihinde tutuklanmış, 07.02.2012 tarihinde tahliye olup, 40 gün hapis yatmıştı. Tüm bu olup bitenler, kazanma ihtimali olmayan MHP adayı Hüseyin Sözlü’yü başkanlığa taşıdı. Sözlü, keskin bir biçimde AK Parti muhalifiydi. Gül ve Erdoğan’a hakaretten mahkûm olmuştu.
Cumhur İttifakı’nın adayı olarak girdiği 2019 yerel seçimlerinde geçmişin gölgesi kendisini bırakmadı. Seçime günler kala kardeşi, “Cumhurbaşkanına Hakaret”ten kesinleşmiş cezası nedeniyle tutuklandı, daha sonra serbest bırakıldı.
Zihni Aldırmaz cemaatçi miydi? Görevde kalmasını hangi imzalar sağladı?
17/25 Aralık operasyonu 2013 yılında gerçekleşmiş, bu tarihten itibaren AK Parti ile Gülen Cemaati geri dönülmez bir biçimde ayrışmış, bu durumun tüm unsurları hızlı bir şekilde kamuoyuna yansımaya başlamıştı. Aldırmaz, 17/25 Aralık operasyonu sonrası 4 ay daha görevde kalmıştı. Aytaç Durak’ın görevden alınması hukuki bir karar olmayıp, idari bir tasarruf olduğu için, İçişleri Bakanlığı süren mahkemeleri gerekçe göstererek görevden alma süresini uzatırken, Zihni Aldırmaz’ın görevde kalma süresini her iki ayda bir uzatıyordu.
Aldırmaz’a 5 AK Partili bakan itimat edip, görev süresini uzattı:
Beşir Atalay, Osman Güneş, İdris Naim Şahin, Muamamer Güler, Efkan Ala.
Aldırmaz görev süresi boyunca diğer partilere mensup belediye başkanları, ne kadar Gülen Cemaati’yle münasebet kurduysa o kadar münasebet kurdu. Hatta her ne kadar sağ gelenekten gelse de, Zihni Bey’in sosyal yaşamı ve kültürel yapısı her hangi bir dinsel ya da muhafazakâr yapıyla uyuşacak özellikler göstermemiştir. Gündelik ibadetlerle arası pekiyi olmayan Aldırmaz’ın yurtdışı gezilerine hemen hemen tamamında AK Partili vekil ve belediye başkanlarının nezaret ettiği kısa bir sanal taramada görünür. Başkanlığı döneminde; Müjde Ar, Yaşar Kemal, Nebahat Çehre, Atilla Dorsay katalogları yayınlatan, Puduhepa, Gergedanlar neden fotoğraf çekmez, Abidin Dino eve dönüyor, Özgür Yaşa, Kadın Başarır çalışmalarına imza atan, rafting yapan, boksla ilgilenen, Socrates Komitesi’nden ödül alan bir kişilikten bahsediyoruz.
Ve Aldırmaz paralel yapıdan tutuklandı, tahliye tarihi ilginçlikler serisine eşlik etti
Zihni Aldırmaz görevden ayrıldıktan tam 21 ay sonra, 16 Ocak 2016 tarihinde paralel yapı soruşturmasından, işadamlarının da aralarında bulunduğu, iki belediye bürokratıyla beraber tutuklandı. Gözaltına alınırken şaşkın bir vaziyette “sülalemde bulamazsınız” diyordu, isyan ediyordu. Zira suçlanma gerekçesi Kanuni Üniversitesi’ne imtiyaz sağlamaktı. Vakıf Üniversitesi olan Kanuni Üniversitesi, dönemin başbakanı ve Cumhurbaşkanının izni ile kurulmuş, Zihni Bey’den Adana için önemli katkıları olacak olan üniversitenin desteklenmesi devlet yöneticileri tarafından istenmişti. Üniversitenin iletişim adresi AK Partili Seyhan İlçe Belediyesi görülüyordu. Aldırmaz’ın yargılanmaya başlandığı davanın detayları çok olmakla beraber, ilk FETÖ Borsası ifşaatının yapıldığı mahkeme olmasıyla önemlidir. Bu satırların yazarı o mahkemeye gidip Zihni Bey’den para isteyenin ismini verdi. Bu verdiği beyanın başını yakacağını nereden bilebilirdi ki…
Gel zaman git zaman Zihni Bey tahliye edildi.
F tipi cezaevinde cinayet
Sona yaklaşırken Yeşilçam senaryosu görüntüsü veren hikâyenin bir kenarına Türkiye’yi sarsan bir cinayet ekleniverdi.
11 Şubat 2015 tarihinde hunharca katledilen Özgecan Aslan cinayetinin faili olan Suphi Altındöken’de Kürkçüler Cezaevi’nde kalıyordu. Yine FETÖ’den tutuklanan belediye bürokratlarıyla aynı koğuşta kalan ve Zihni Aldırmaz’la aynı koridorda bulunan katalog suçlardan hükümlü Gültekin Alan, 12 Nisan 2016 tarihinde Suphi Altındöken’i F tipi cezaevinde tabancayla öldürdü. Kamu vicdanında pek sıkıntı yaratmayan bu eylem, cezaevi güvenliğini tartışmaya açtı. FETÖ suçlamaları üzerinden nüfuz oluşturmaya çalışan özellikle gazeteciler, bu durumun FETÖ eylemi sayılması üzerinde durdu. Belediye bürokratlarından biri olan Ferat YÜKSEL, bu soruşturma nedeniyle tutuklu bulunduğu cezaevinde yeniden tutuklandı. Yapılan yargılamalar sonucunda hem FETÖ suçlaması hem de Suphi Altındöken’in cezaevinde öldürülmesine yardım suçlamalarından beraat etti. Altı ay FETÖ’den altı ay da cinayet suçlamasından toplam bir yıl hapis yattı.
Darbe günü gelen tahliye
Takvim yaprakları 15 Temmuz 2016 tarihini gösteriyordu. Saat 18:00 sularında Aldırmaz bitkin ama sevinçli bir şekilde, Kürkçüler Cezaevi’nin demir kapısından çıkarken, Türkiye’nin üzerine karabasan gibi çöken 15 Temmuz darbesi akşam saatlerinde başlamıştı. Zihni Bey’in az çok o gece neler çektiğini tahmin etmek çok zor değil.
Mahkeme kararını verdi
Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren dava, 2 Mart 2019 tarihinde beraat ile sonuçlanırken, bu karar Adana Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 02.04.2021 tarihin de kesinleşti.
Mustafa Tuncel yaşadıklarını FETÖ’cü yargı mensuplarının tezgâhı olarak görüp, mahkemelerde yeniden yargılama talep etti.
Aytaç Durak ise eski arkadaşının yolundan giderek yaşadıklarını FETÖ kumpası olarak yorumladı ve bu konuda bir kitapçık yayınladı. Kitapta Zihni Aldırmaz’ı, belediyeyi FETÖ’cülere teslim etmekle suçladı. Bu arada trajikomik bir gelişme oldu, 1 Nisan 2014 tarihinde İçişleri Bakanlığı Aytaç Durak’ı görevine iade etti. Her hangi bir mahkeme kararı olmaksızın, halkoyuyla seçilmiş bir belediye başkanı dört yıl boyunca görevinden uzaklaştırılmış oldu. Türkiye laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletiydi.