Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, semptom göstermeyen ama virüs taşıyan kişilerin yarattığı bulaş riskine ilişkin, " dışarıdan baktığımızda sağlıklı görünen ama virüsü taşıyan kişiler var. Normalde bizim viral enfeksiyonlarda bu kişiler virüsü semptom gösterenlere göre bir miktar az atıyorlar. Semptom göstermeyen, herhangi bir bulgusu olmayan ama virüsü taşıyanların rakamı yüzde 30'lara kadar gelebiliyor." dedi.
Prof. Dr. Ateş Kara, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ), koronavirüs semptomlarını göstermeyen hastalardan virüs bulaşmasının çok nadir olduğu yönündeki açıklamaları değerlendirdi.
Prof. Dr. Kara, asemptomatik hastaların koronavirüsü başkalarına bulaştırdıklarını belirtti. Normalde viral enfeksiyonların çoğunluğunun, öncelikle çocuklarda başladığına ve onları daha çok etkilediğine dikkat çeken Prof. Dr. Kara, "Çocuklar, bu virüsleri yetişkinlere oranla daha çok bulaştırıyor.
Koronavirüste farklı bilgiler ortaya çıkmaya başladı. Diğer virüslerden farklı olarak büyüklerimiz hastalandıklarında bu virüsü daha fazla atıyorlar (bulaştırıyorlar). Diğer enfeksiyonlarda genellikle büyüklerimiz hastalanıyordu ama virüsü daha az atıyorlardı. Çocuklar hastalanıyorlardı virüsü çok daha fazla atıyorlardı.
Koronavirüse, çocuklar daha az hastalanıyor, virüsü daha az atıyorlar. Büyükler daha kolay hastalanıyor, daha ağır geçiriyorlar ve daha çok virüs atıyorlar. Hastalığı geçiriyorsanız, semptomlarınız ağırsa ve yaşınız büyükse virüsü daha uzun süre ve daha yüksek miktarlarda atıyorsunuz.
Bu da şu anlama geliyor, sizin bir başkasına bulaştırmanız daha kolay. Semptomunuz var ama çok fazla değil, semptomunuz var ve fazla ama aynı yaşlardasınız. İkisi de aynı oranlarda atıyor" diye konuştu.
'BULAŞTIRMIYORLAR ANLAMINA GELMİYOR'
Normal viral enfeksiyonlarda semptom göstermeyenlerin, semptom gösterenlere oranla virüsü daha az oranda bulaştırdığını kaydeden Prof. Dr. Kara, virüsün bulaşma riskiyle ilgili olarak şunları söyledi:
"Semptomu olmadan virüsü alan ve hiç semptom geliştirmeyen yani tamamen dışarıdan baktığımızda sağlıklı görünen ama virüsü taşıyan kişiler var. Normalde bizim viral enfeksiyonlarda bu kişiler virüsü semptom gösterenlere göre bir miktar az atıyorlar. Semptom göstermeyen, herhangi bir bulgusu olmayan ama virüsü taşıyanların rakamı yüzde 30'lara kadar gelebiliyor. Bu kişiler virüsü atıyorlar ama şunu gördük biz: Attıkları virüs miktarı sanki biraz düşük.
Büyüklerimiz kadar hastalandıklarında virüs atmıyorlar gibi görünüyor. Bu da şu anlama geliyor, biraz daha az bulaştırıcı olabilir ama 'bulaştırmıyorlar' anlamında değil. Diyelim ki büyükler iyileştikten sonra 14 gün daha virüs atmaya devam ediyorlar. Bu kişiler ise ortalama 7 gün gibi nadiren 10 güne varan şekilde atıyorlarmış gibi. Bu atış da gittikçe azalıyormuş gibi görünüyor. Bulaştırma rakamları sanki biraz daha düşük, bulaştırma süreleri de sanki 7 gün civarında yani biraz daha kısa gibi görünüyor."
'TEORİK OLARAK DA OLSA RİSK OLDUĞUNU DÜŞÜNMELİYİZ'
İyot eksikliğinin koronavirüs riskini artırdığı yönündeki iddiaları da değerlendiren Prof. Dr. Ateş Kara, kanıtlanmış bir bilimsel çalışma olmadığını söyledi. Prof. Dr. Kara, "İki şekilde değerlendirmek lazım. Bir hastalığı daha kolay alabilirler, iki aldıklarında hastalığı daha ağır geçiriyor olabilirler.
Buna yönelik kesin olan bir bilimsel verimiz yok elimizde. Ama baktığımız zaman iyotun vücudumuzdaki faydalarını düşündüğümüz zaman teorik de olsa riskin olabileceğini düşünebiliriz ama bunun gösterildiğini, kanıtlandığını söylemek bugün için mümkün değil. İyot eksikliğinin önüne geçmek için, mesela Türkiye'de tuzun iyotlanması, ki bu çok büyük bir başarı sağlamış vaziyette" ifadesini kullandı.
KAN GRUBUYLA İLİŞKİSİ VAR MI?
Prof. Dr. Kara, kan grubuna göre koronavirüsün bulaşma oranı hakkında çıkan çalışmalara ilişkin de şunları söyledi:
"Buna yönelik iki büyük çalışma çıktı. Bu çalışmalarda belirli kan gruplarının biraz daha hastalığı kolay aldığı ve ağır geçirebilecekleri yönünde iddia ortaya çıktı. Diğer çalışma sadece koronavirüsün kolay alındığını gösterdi. Özellikle 'A' kan grubunun riskinin yüksek olduğunu, '0' grubunun riskinin düşük olduğu veriler geldi.
Bu olabilir mi, baktığınız zaman şöyle değerlendirmek lazım, kan grubunu gösteren yapılarda aslında hücrelerin yüzeyindeki aynen bu koronavirüsün vücuda girmesi için kullandığı, 'kapı' diyoruz, onun gibi ama onunla çok ilişkili değil, vücudun hücrelerinde ve belirli hücrelerinin üzerinde bulunan yapılar.
Bunların gelişmesinde yaşadıkları süreçte virüsün hücre içine girdiğindeki süreci bir miktar yansıtıyor. O bakımdan ilişkili olabilme ihtimali var. Bu çalışmalarda eldeki verilere bakıldı. Kaç kişi hastalanıyor, o hastalananlar arasında kan gruplarına bakılarak değerlendirildi. Bu çalışmalar hata olabilecek çalışmalar ama bugün için öyle bir veri sunuyorlar. Biraz daha detaylanması lazım, bizim 'A grubundaki kişiler hastalığı çok daha kolay alıyor ve daha ağır geçiriyor' dememiz için."