"Beslenme yanlışsa ilacın faydası yok, beslenme doğruysa ilaca gerek yok"

Haluk Öner isimli vatandaş, yaşadığı sağlık sorunları sonrasında yaşadıklarını ve kişisel deneyimlerini yazıya döktü

       Yaşanmışlığımı en güzel şekilde özetleyen "Sağlıklıyaşıyoruz.com" ailesinin bu sözüyle hikayeme başlamak istedim. 


       Yaklaşık dokuz yıl önce ilk rahatsızlığımla tanıştım. Dahiliye uzmanı Tip 2 Diyabet teşhisi ile bana günde yarım adet Diaformin kullanacaksın dediğinde ilk defa ömür boyu bir hap kullanmam gerektiği sözünün karşısında biraz tuhaf oldum ancak "doktor böyle söylüyorsa doğrudur" diyerek şeker hastalığımı kabullendim. İki yıl sonra yaptırdığım kan tahlilinde açlık glikoz yine yüksek çıktığında doktor artık hapını günde bir adet alacaksın dedi. Sonra ki iki yılda günde bir adet 1000mg hap kullandım. Ardından yine kan tahliliyle doktor günde ikiye çıkardı çünkü bir adet hap yeterli gelmiyor açlık glikoz değerimi dengelemiyordu. Günde iki hapla İki yıl daha geçirdim, bu arada bana hipertansiyon teşhisi koyuldu ve hipertansişyon ilacı olarakta günde bir adet ayrı ilac kullanmaya başladım. Günde üç ilaclık sürecim başlamıştı. Yaklaşık bir yıl sonra kalp krizi geçirdim, anjiyo sonucu iki ana damarım %90 ile %99 tıkalı olduğu görüldü ve iki stend takıldı. Bu rahatsızlığımla birlikte ilaçlarıma bir adet mide koruyucu, iki adet kan sıvılaştırıcı, bir adet kolestrol, bir adet kalp basıncını önlemek için olmak üzere beş ilaç daha eklendi. bir yıl sonra kan şekerimde yine yükseklik görülmesi üzerine bir endokrin uzmanıyla görüştüm ve kullandığım günlük iki adet ilaca iki adette başka ilaç ekledi ve "Haluk bey kırk gün sonra kontrole gelin bu dört ilaçla şekerinizi kontrol altına alamazsak size insülin başlamamız gerekecek" dedi. Ben günde on adet ilaç kullanmaya başladım. İşte bu sürecin ardından İrfan CAN kardeşimle hastalıklarımı paylaştığımda bana bir arkadaşının faydalı olabileceğini söyledi ve beni Mehmet İRKİN bey ile tanıştırdı. İşte o gün benim için yeni bir dönem başlamış oldu. Bu başlangıcıma vesile ve toplumda birçok konuda farkındalık oluşturma gayretlerinde olan, bu anlamda birçok insanında hayatına dokunan İrfan CAN ve Mehmet İRKİN'e çok teşekkür ediyorum. Mehmet İRKİN o günden itibaren sağlığım konusunda bana rehber ve yoldaş oldu. "Ağabey tavsiyelerimi yaparsan beş, altı ayda ilaçlarının çoğunu bırakırsın, aksi halde böyle devam edersen bu kadar ilaç üç, dört yıl sonra böbreklerini bitirir" dedi ben de ne yapmam gerekiyorsa yapacağımı söyledim. 


1. Ekmeği hayatından çıkartmalısın dedi ve ekmeğimizin yapıldığı buğdayın ata buğdayı olmadığını yapısının bozulduğunu, gluten oranının yükseltildiğini bilimsel çalışmalarla izah etti. 
2. Rafine şekerli gıdalardan uzak durmalısın. 
3. Pakete girmiş (içinde koruma katkılı) yiyecekler yememelisin. 
4. Glisemiks indeksi yüksek mevsimsel meyveleri kısıtlı miktarda ve gündüz tüketmelisin. 
5. Makarna, pirinç, patates ve kızartma yiyecekleri yememelisin. 
6. Her gün düzenli olarak bir saat yürüyüş yapmalısın. 
7. Akşam yemeğini saat 19.00 dan sonraya bırakmamalısın. Dedi.


         İlk bakışta çok fazla kısıtlama var gibi görünüyorsa da gerçekte öyle değil serbest olanlar hayli fazla. Et, balık, tavuk, yumurta, süt, yoğurt, peynir (tercihen keçi, koyun), bir gün önce ıslamak kaydıyla tüm baklagilden yapılan yemekler, mevsimsel sebzeler, mevsimsel meyveler, tereyağ, zeytinyağı, zeytin, hambal (kısıtlı), tüm bunlar serbestti. , Tamam dedim, ancak bu kararlılığımı yaptığım araştırmalar ve doğru bilgilerle güçlendirdim. Bu alanda emek vermiş insanlarla sosyal medyada buluşarak bu yolun doğru bir yol olduğu kanaatimi pekiştirdim. Kısacası sağlıklı beslenip bozulan sağlığımı yeniden kazanabileceğime inandım. Mantık şuydu; Vücudumuza yanlış yakıt koyup bir takım hastalıklar oluşmasına sebep olmuş isek doğru yakıtla da bu hastalıkları vücudumuzun yeniden onarmasına sağlayabiliriz. Tüm beslenme tarzımı değiştirdim buna egzersiz olarak günde bir saat tempolu yürüyüş ekledim. İki aylık aralıklarla yaptırdığım kan tahlilleri ve doktor kontrolleri ile geldiğim seviyeler ne kadar doğru bir yolda olduğumu gösteriyordu. Çünkü tüm tahlil sonuçlarım ve doktorlar hastalıklarımda ki önemli iyileşmelerimi onaylıyordu. Bir ay sonra mide koruyucu hapımı bıraktım, ikinci ay şeker hapımın birini, üçüncü ay ise ikincisini bıraktım, dört ay sonra kan sıvılaştırıcı ilacımın birini ve kolestrol hapımı bıraktım, beş ay sonra tansiyon hapımı ve şeker hapımın üçüncüsünü bıraktım. Kullandığım üç ilaç kalmıştı, bir adet şeker hapım, bir adet kan sıvılaştırıcı hapım, bir adet kan basıncı hapım. Günde dört adet şeker hapı kullanırken açlık glikozum 170-180 ve üç aylık ortalama HBA1C değerim 7-9'larda iken bir hap kullandığım süreçte açlık glikozum 120-125, üç aylık ortalama HBA1C değerim 6-6.5'lara gerilemişti. Dokuz ay sonra ki doktor kontrolümde tahlil sonuçlarım ve doktorum diyabet hastalığımın sonlandığını söylüyordu. Çünkü açlık glikozum 110, üç aylık HBA1C 5.5 idi. Doktorum son şeker hapımı da kesti. Şu anda aylar önce tansiyon hapımı bırakmama rağmen bu süreçte hiç tansiyonum yüksek seyretmedi ve tansiyonla birlikte de Tip 2 Diyabet hastalığımda sonlanmıştı. Şu an sadece iki ilaç kullanıyorum; Kan sıvılaştırıcı Plavix ve kalp basıncını önleyen Beloc. İleri ki zamanlarda bu iki ilaçtan da kurtulmayı umuyorum. Tabii ki sağlıklı beslenme tarzımı aynen devam ettireceğim. Bu arada sekiz kg zayıfladım kendimi oldukça sağlıklı ve dinç hissediyorum. Hiçbir doktor sekiz, dokuz yıllık süreçte bana hastalıklarımı beslenme tarzımı değiştirip, egzersizle tedavi edebileceğimi söylemedi. Çünkü dünya ilaç endüstrisi bugün bu bilinçlenmeye izin vermiyor. Hipokrat yemini etmiş doktorlar yine Hipoktrat'ın "Besinleriniz ilacınız, ilacınız besinleriniz olsun." sözünü hiç duymamış gibi görmezden gelip, bizleri ömür boyu ilaca mahkum ederek ilaç sektörlerine hizmet ediyorlar. Burada bir teşekkürü de Prof. Dr. Canan KARATAY hocaya etmek istiyorum. Çünkü kendisi Tip 2 Diyabet başta olmak üzere sağlıklı beslenmeyle birçok hastalığın tedavi edilebileceğini farkındalığını toplumumuzda oluşturmak için yıllardır mücadele eden bir hekimimizdir. Sonuç olarak fonksiyonel tıp denilen ve son zamanlarda gelişen bu sağlıklı beslenme ile gelişen tedavi yönteminin öğrenilmesi için verilen gayretlere destek vermemiz, toplum bilinci ve sağlığımıza adına çok önemlidir.


 YAŞAM VE BESLENME ALIŞKANLIKLARIMDA Kİ YAPTIĞIM DEĞİŞİKLİKLER; 
Mehmet İRKİN kardeşimin yönlendirmesiyle Instagram'dan üç adresi takip etmeye başladım.
 1. sağlıklıyaşıyoruz.com ; Dokuz yıl önce Prof. Dr. Canan KARATAY hocanın oluşturduğu farkındalıkla bu sayfayı kuran Okan ve Nurçin ÇAĞLAR çifti beslenmede yaptıkları değişikliklerle bir çok hastalıklarını yenmiş, çok fazla olan kilolarından kurtulmuş ve bu sayfayı oluşturup topluma faydalı olmak adına bir çok faaliyete imzalarını atmışlar. Bünyelerine de bir çok doktoru kazandırmış gönüllü nefelerler olarak bir çok insana faydalı olduklarını gördüm. Bu geniş sağlık ailesinin takipçi bir üyesi olarak kendilerinden çok faydalandım, halende faydalanmaktayım.
 2. Prof. Dr. Nazan UYSAL HARZADİN ; Nazan hoca bütün besinlerin analizini yapıp, oldukça faydalı olan çalışmalarını sayfasında bizlere yayınlayan, pandemi kısıtlamalarında bir çok doktorla youtube üzerinden canlı yayın yapıp istifedemize sunan, sağlıklıyaşıyoruz.com sayfasının konferanslarında öncü rol oynayan son derece naif bir hanımefendi. Beslenmede çok değerli bilgileri kendisinden öğrendim. Emeği tartışılmaz derecede büyük.
 3. Dr. Zülfikar DANEOĞLU ; İzmirde ikamet eden aslen Hatay'lı çok değerli bir kardiyolog. On aydır takip ediyor ve çok faydalanıyorum. Yaklaşık iki ay önce kendi polikliniğinde tanışma ve muayene olma imkanı buldum. Kalp damar hastalığımla ilgili daha önce Adana'da iki kardiyolog beni takip ediyordu ancak Zülfikar hocaya muayene olunca gerçek kardiyoloğumu bulduğumu anladım. Bir buçuk saat süren muayene sonucunda teşhis ve önerileri ile ardından "Haluk bey tahlillerinizi ve beslenmenizi bizimle paylaşın, ara ara da görüşelim." sözü beni çok mutlu etti. İki aydır aralıklarla görüşüp sorularımı soruyor ve tavsiyelerimi alıyorum. Daha önce ki kardiyologlarımda göremediğim yöntemleri ve ilgiyi Zülfikar hocamda gördüm. Dört, beş ay aralıklarla İzmir'de kendisini ziyaret edip kontrollerimi yaptıracağım. 


BESLENME, EGZERSİZ ve UYKU 
         Beslenmemde yaptığım ilk değişiklik ekmeği hayatımdan çıkarmam oldu. Mevsim sebzelerini küçük miktarlarda bir kısmını çiğ, bir kısmını buharla az haşlayarak kahvaltıma ekledim. Sebzelerle birlikte üç çeşit yeşillik tercihen koyun ve keçi olmak üzere tereyağ, peynir, az miktarda hambal, iki yumurta, şekersiz mevsim meyvesi marmelatı kahvaltımı oluşturuyordu. İlk öğünüm oldukça doyurucu ve renkli bir hale geldi. Bol porsiyonlun yememe rağmen hiç bir şişkinlik hissetmiyordum. Akşam yemeklerim et, tavuk, balık, baklagiller, sebze ve yanlarında bolca sızma zeytiyağlı, organik sirkeli, limonlu salatadan oluşuyordu. Akşam saat yediden sonra birşey yemiyor, bazı zamanlar canım istediğinde çerez atıştırıyorum. Tatlı olarak hamur tatlısı tüketmiyor, sütlü tatlıları da doğal tatlandırılmış olarak öğleden sonra tüketiyorum. Meyvelere gelince küçük porsiyonlarla ve gündüz tüketerek besleniyorum. 


       İrfan CAN kardeşimin verdiği Yücel AYDEMİR'in "Yaşamın Gizemi Su ve Tuz" kitabından sofrada kullandığımız tuzun gerçek tuz olmadığını, içinden önemli elementler çıkartılıp, sadece iki element bırakılarak (Sodyum, Klorür) bize tuz diye pazarlandığını, gerçek tuzun ne olduğunu ve sağlığımıza için ne kadar önemli olduğunu öğrendiğimde tuzunda beslenmemde önemli bir yeri oldu. Günlük su miktarımı iki buçuk, üç litre olarak düzenledim. Bu miktarın bir litresine bir çay kaşığı bikarbonat ekleyerek, sağlığım için vücudumunda ki suyun pH seviyesini yükselttim. Bu arada son on ayda yedi kg zayıflamıştım. Kaybettiğim kilolarımı geri almak istediğimi Zülfikar hocama ilettim. Çünkü ideal kilomdaydım ve tekrardan bu beslenmemi koruyarak o kiloya çıkmak istediğimi söyledim. Zülfikar bey beni diyetisyeniyle tanıştırdı. Dyt. Diren KAPTAN hanımefendi beslenmemin oldukça renkli, doyurucu ve güzel olduğunu kilo almak istiyorsam, mevcut beslenmeme sabah ve akşam birer dilim siyez veya karabugday unundan yapılmış ekmek ve bir miktarda saglıklı karbonhidrat ekleyebilecegimi söyledi. Ögleden sonralarıda bir porsiyon meyveyi badem, ceviz, fındık, günebakan ve kabak çekirdegi içi gibi çerezlerin biri veya ikisiyle birlikte tüketmemi önerdi. Bir aydır bu önerilerle besleniyorum iki kg aldım. Beslenmem şu an daha keyifli hale geldi. Sağlığım adına doğru beslenme kadar önemli olan günlük bir saatlik tempolu yürüyüş egzersizimi hiç ihmal etmedim. Bir süredir kas gruplarım için kültür fizik hareketlerime de başladım. Önce ki yaşam alışkanlıklarımdan birisi de çok geç saatlerde uyuyor olmamdı. Bu süreçte bunun sağlığım adına ne kadar yanlış olduğunu öğrendiğimde, hayatımın çok büyük bir bölümünü bu hatayı yaparak geçirdiğimi anladım. Uyku düzenimi yeniden oluşturarak uyku saatimi, saat 23.00'a en geç 24.00'a çekerek sağladım. 


        Yaklaşık 2.5 yıl önce yazmış olduğum bu yasanmislıgıma bugün,yani 2.022/Aralık tarihi itibariyle ekleme yapmak ve bir rahatsızlığımdan daha bahsetmek istiyorum.2014 Mayıs ayında tanısı konulan mesane kanseri rahatsizligimda var,her 6 ayda bir sistoskopi kontrolü oluyorum 3 yıl öncesine kadar her sistoskopide mesanede birkaç küçük tümör görülüyor ve bunlar kucuk cerrahi mudahelelerle temizleniyordu,son 3 yıldır sistoskopi kontrollerimde ya 1 adet papuler oluşum görünüyor yada hiç görünmüyor ben bu yaşam ve beslenme değişikliğiyle vücuduma kazandırmış olduğum güçlü bağışıklık sisteminin bu rahatsizligimada ciddi katkısı olduğunu düşünüyorum.arti yazımın başlarında bahsettiğim kalp rahatsigimda şu an gelinen noktadanda bahsedeyim,1 ay önceki kardiyoji kontrolümde stend operasyonumu yapan kardiyolog doktorum yaptığı muayene ve kontroller sonucunda "Haluk bey normalde biz 3-4 yıl aralıklarla kontrol anjiyosu isteriz fakat siz o kadar iyisinizki sizden kontrol anjiyosu istemiyorum"dedi...Sonuc olarak istikrarlı bir şekilde sürdürdügüm dogru yaşam ve beslenme değişikliklerim vesilesiyle bedenimde oluşan hastalık ve hasarları yine bedenim tarafından onarıldıgına şahitlik ediyorum... Bu bölümüde Wendell Berry nin şu sözüyle bitirelim...İNSANLAR SAGLIĞA HİÇ ÖNEM VERMEYEN GİDA ENDÜSTRİSİ TARAFİNDAN DOYURULUYOR ve GIDAYA HİC ÖNEM VERMEYEN SAĞLIK ENDÜSTRİSİ TARAFINDAN TEDAVİ EDİLİYORLAR...
SAĞLIK = UYKU + İLİŞKİLER + BESLENME + EGZERSİZ Bu hikayemde paylaştığım bilgilerin sizlere de faydalı olması dileğiyle, sağlıkla kalın..

Haluk Öner 

*Kucuksaat.com hekimlere danışmadan yukarıda yazılan ve kişisel tecrübeleri içeren maddelerin uygulanması sonrasında oluşacak sağlık problemlerinden sorumlu değildir. 

YAŞAM Haberleri

Polislere küfür edip sosyal medyadan "Erkekseniz beni alın" diyen kişi tutuklandı
Adana’da uyuşturucu partisine operasyon: 6 gözaltı
Seyhan Rotary’den eğitime önemli destek
Dağ köylerindeki eli öpülesi öğretmenler
Anıl Tanburoğlu: “Kalkınma Eğitimle Başlar”