Bedenim Ayakta Ama...

Erol Aydın

İnsan fizyoloji ve ruhtan oluşur. Dolayısıyla bizler insanları önce dış görünüşü ile değerlendiririz. Ruhsal durumunu beden dili ve psikolojisi ile anlamamız mümkün olmakla birlikte herkesin bunu okuması da olası değildir. Bu konuda biraz bilinç biraz da görmüş ve geçirmiş olmak gerekmektedir.

Çoğu insan sırtında dünyayı taşır da aşgarını kimseye belli etmez. Burada işin içine birçok faktör girmektedir. Bunlardan birincisi onur ve gurur meselesidir. Kendisini ifşa etmek, kişiliği ile bağdaşmıyordur. İkincisi kendi dertleri ile başkalarını yormak istemiyor olabilirler. Bir diğer faktör, art niyetli kimselere malzeme vermek işlerine gelmiyordur. Diğer bir husus ise kimsenin onların dertleri ile hemhal olacağına olan inançlarının var olmamasıdır.

Ozanın dediği gibi, “İnsan kısım kısım, yer damar damar” o yüzden de yeryüzünde ne kadar insan varsa o kadar da farklı dünya vardır. Her bir insan; korkusu, kaygısı, evhamı, takıntısı, sevinci, tasası ve tüm hayat tezahürleri ile kendine özeldir. Eskilerin, “Nevi şahsına münhasır” dedikleri durum tam da budur. O yüzden de kimsenin kimseyi tam olarak anlaması ve de tanıması mümkün değildir. Eskiler yüzyılların birikimi olan tecrübesi sonucunda insanları tanımak için; ya  birlikte bir ortaklık kurması, yolculuk yapması veya komşuluk yapması gerekir diye bir kıstas ortaya koymuşlardır. Bunlar hiç bir şüpheye yer bırakmayacak doğru tespitlerdir. Bu yüzden de direkt bunları referans olarak kullanmak hem zaman kaybını önleyecek hem de sizi kestirmeden başarıya taşıyacaktır.

İnsanı çözmek adına insana yolculuk adı altında birçok ilim dalı ve ilim adamı yüzyıllardır kafa yormaya devam etmektedir. Teknik olarak ne kadar gelişmiş olsak da buradaki en önemli faktör insandır. Bunun göz ardı ve ekarte edilmesi söz konusu değildir. İşletmeler bile eskiden personel olarak ifade ettikleri çalışanlarını günümüzde insan kaynakları olarak yönetmektedirler. Hatta işe alımlarda bile psikolog desteğine ihtiyaç duymaktadırlar. Bunun tek sebebi ise en sorunsuz ve en verimli insanı seçebilme kaygısıdır.

O yüzdende bedeni ayakta olan her bir kişiyi aynı kefeye koymamak gerekiyor. Bedenim ayakta ama onu bir de gel benim yüreğime sor çoğu zaman en önemli durum tespiti olmaktadır.

Sonuç olarak; bedenin ayakta olması sadece ve tek başına gösterge değildir. Eğer yüreğiniz çok büyük yük altında ise bunu kimsenin anlaması olası değildir. Bedeni ile yüreği birlikte ayakta olanlara selam olsun. Dünyanın en mesut insanları onlardır.

Esenlik dileklerimle,

Erol Aydın