Demokrasileri ayakta tutan güçlü sınıfları olur.
Burjuvazi,işçi sınıfı,esnaflar,
çiftçiler,hukukçular,muhendisler gibi.Bu sınıfların güçlü sivil toplum örgütleri olur.Bu örgütler yalnız kendi mensuplarının değil,ülkenin de geleceği için inisiyatif koyarlar.Gelişmiş demokrasilerde siyasi partiler bu kurumları ciddiye alır,görüş ve önerilerini sürekli dinler.
Bunların içinde en güçlü STK lar, burjuvazi ve proleterya denilen işçi sınıfına ait olanlardır.Bu iki sınıf maalesef yeterince oluşamamıştır.Burjuva/kentsoylu grup oluşamayınca işçi sınıfı da kendini ortaya koyamamıştır.Bizde yer alan zenginler, sanayiciler; üretim,marka,arge odaklı olmadığından eski,kurumsal,güçlü degildir.Genellikle bu kişi ve kurumlar, seçimlerde gösterdikleri performans ile devlet bağlantılı zenginliklere sahiptir.
Uzun suredir seslerini duyamadığımız ,son günlerde cılız seslerle bir seyler söylemeye çalışan Tüsiad, burjuva örgütlenmesi değil zenginler klubüdur.
Tusiad, neredeyse tümü devletle yakın iş ilişkileri olan, uzun sayılamayacak bir süreçte oluşmuş.üyeleri,burjuvazi gibi yaşadılar ancak kentsoylu gibi davranamadılar.Finansal güçleri ve ortaklıkları ,
ülkenin geleceği,sanayi devrimleri,
markalaşma,arge,
inovasyon,eğitim,tarıma dayalı sanayi ...onları fazla heyecanlandırmadı.Gelişmiş ülkelerden ithal ettikleri yarı mamul ürünleri, burada tamamlayıp ihraç etmeyi maharet saydılar.Öyle ki bu ara mamullerin ihracat içindeki pay %70 ler civarında idi.Bu durumdan ne siyaset kurumu ne de bu zengin %30 luk üreticiler rahatsız olmadılar.Üretim ve markalarından ziyade; Bogazda yalılar,yatlar,özel ucaklarla ve magazin düzeyinde anıldılar
Bal tutan parmağını yalar,devletin malı deniz yemeyen domuz..çoğunlukla rehberleri oldu.Bu sekilde burjuvazi inşa edilemezdi ,olmadı da.
TOBB bundan çok farklı değil.
Çıkan cılız sesleri oldu ara sıra .
2000 yılının başlarında ,
Kemal Derviş'in kurduğu ekonomik sistem yıllarca sorunsuz kullanıldı.Ancak beton ekonomisi,yanlış dış siyaset, komşularla, sıfır sorun deyip komşularla sorunlar yumağı sürecine geçiş,ABD -İsrail projesi olan Arap baharı garabetini desteklememiz.Arap ülkelerindeki bölünme ve israil'in güvenliği odaklı Bu projeye Suriye ayağında dahil olup bit kaç kazanımın dışında önemli kayıplar vermemiz.
Eğitim sistemimizi bir türlü mükemmel hale getiremememiz.
Sonuçta adaletin olmadığı yere yabancı yatırımcı gelmiyor.Yuksek teknolojili uretim gerceklesmiyor.Arzu edilen büyümeye ulaşılamıyor.
Bu ülkede kimsenin eli ötekinin elinden temiz değil.Bu ülkenin sağcısı 'nın,solcusunun,liberalinin,muhafazakârlarının ,sosyal demokratının siyasetten anladığı, kendi yakınlarının ve parti kitlesinin kadrolara taşınması,devlet olanaklarının yakın çevreye
sunulması üzerine kuruludur. Seçim gündeme geldiğinde veya secim dönemlerinde halk ancak kısa bir süre hatırlanıyor.
Bu arada söylemeliyiz ki bu süreçten en büyük darbeyi,Ak Partiye en büyük desteği veren ; ortadirek vatandaşlar,esnaflar ,
bankalara mesafeli dindar kesim aldı.
Başımıza gelen ekonomik yoksunluğa ister felaket deyin ister kriz deyin sorumluluk sadece hükümetin değil,tobb tüsiad,diyanet,odalar,partiler ..hepininizin gözü önünde oldu bunlar.
Beton politikalarında ;
TOBB neredeydi?
TÜSAD ?
MÜSİAD?
Üniversiteler?
Akil adamlar?
Tek kelime eden etkili biri çıkmadı. Ancak sesi az çıkan gerilere itilmiş aydınlar,samimi dindarlar, gazeteciler... Yandılar,tutuştular...gören duyan olmadı.
Içinde yaşadığımız bu büyük kriz,ekonomik değil yanlış politik kararın sonucudur.
Faiz de, enflasyon da ,döviz de sebep değil sonuçtur.!
Eksik parça ile bütün, tamamlanamaz.Yapılan yanlışların bedelini ödüyoruz.
Halk ne yapabilir?
Halka düşen limon gibi sıkılmak.
TL nin yeniden layık olduğu güvene kavuşması için her Türk vatandaşının derinden etkilendiği, eser siyaseti denilerek yapılan ;
-Yap-işlet-devret anlaşmalarındaki, dövizle ödemeler derhal TL ye çevrilmeli.
-Londra tahkim mahkemelerinin etkili ve yetkili olma şartı hemen bir torba yasa ile kaldırılmalı.
-Rakamsal olarak düşen bir faiz oranımız var, ancak piyasalarda karşılığı yok.Bunu revize ederek yükseltmek daha fazla günah kazandırmayacaktır. Oranların revize edilmesi ,
dünyadaki diğer merkez bankalarının yaptığı yapılmalı.
-Hakkında "açık naslar bulunan ; israfa son verilmeli,
●180 000 makam aracının 150 bini derhal satılmalıdır.
●Misafirhane,kamp, gereksiz yapılar satılmalı.
●Atamalar mutlak olarak liyakata uygun yapılmalı.
●Acil olmayan harcamalar durdurulmalı.
●Danışman,sekreter,koruma sayıları makul seviyelere çekilmeli
●Merkez ve taşra yöneticileri uyarılarak;
Israf,gereksiz toplantı,seyahat,araç kullanımı vs kontrol altına alınmalı.
Şimdi bir alıntı ile devam edelim.
"Şu anda içinde bulunduğumuz yapısal krizin üç tane sebebi var.
Birincisi, dış sermaye girişlerine bağımlı bir ekonomi olmamız ve küresel çaptaki koşullardan dolayı ülkemize dış sermaye girmemesi.
İkincisi, yüksek dış borç ve ithalata bağımlılık nedeniyle çok kırılgan, krize çok açık bir ekonomi olmamız.
Üçüncü neden ise başkanlık sistemidir ki, bu aynı zamanda krizin yönetilememesinin de sebebidir. Güven kaybı, kötü yönetim, uluslararası sermayenin istediği çerçevenin dışına çıkılması ve nihayet yönetilemeyen bir krizi, başka bir krizi tetikleyecek yöntemlerle aşmaya çalışmak…
Dış sermaye girişleri iyi dönemlerde ülkenin büyümesine önemli katkı sunuyor ama sermaye çıkışı başladığında bedeli ağır oluyor.
Prof.Özgür Orhangazi *
Sonuç olarak sayılan problemler ortadan kalkmaz ise ; enflasyondaki yükselişin devam edeceği, dolayısıyla hepimizin daha da yoksullaşacağı bir döneme giriyoruz. Zengin değilseniz, paranızı dövizde tutmuyorsanız, daha da yoksullaşmaktan kurtuluşunuz yok.
Burada muhalefet te iyi bir sinav veremedi.Özellikle sol iktisatçılar iktidarın mevcut politikasını eleştiriyor ama kimse “başa ben geçsem şöyle yaparım” demiyor.
Dayanışmaya, birliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz.Herkes kendi sorumluluğunu taşımalı. Muhalefet erken seçim istiyorsa krizden çıkış reçetelerini ve adayını da açıklamalıdır.Başta hükümet olmak üzere,bankalar, yatırım uzmanları,
finansçılar,Marketler,her çeşit mağazalar,
esnaf,tüccar,sanayici ,çiftçi,
ev kadını,öğrenci...özetle tüm halkımız fedakarlıkla bu sürece olumlu katkı koymalı.
*Kadir Has Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölüm Başkanı