Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, İstanbul Taksim'deki Onur Yürüyüşünü takip eden Fransız Haber Ajansı (AFP) foto muhabiri Bülent Kılıç'ın kolluk güçleri tarafından boğazına bastırılarak nefessiz bırakılmasını, tartaklanmasını, kamerasının kırılmasını ve ters kelepçe takılarak gözaltına alınmasını "dehşet verici ve şoke edici" olarak nitelendirdi.
Demokratik ülkelerin basın özgürlüğünü ve hukukun üstünlüğünü korumada en üst standartları uygulamakla yükümlü olduklarını da hatırlattı.
Açıklamasında; “ABD’nin Minneapolis kentinde, 25 Mayıs 2020’de George Floyd’un boğazına basılarak ölümüne yol açan yöntemin ülkemizde bir gazeteciye karşı vücut bulması dehşet verici ve şoke edicidir.
Polis yerde tuttuğu gazeteciye bir yandan boğazına basmaya devam edip diğer yandan ters kelepçe yapmaya çalışırken, çevredeki polisler barikat oluşturarak insanların görüntü almasını engellemeye çalışıyor.
Bir gazeteciye bu muameleyi yapanlar, bilmeli ki suç işlemektedir ve derhal görevden el çektirilmelidir.
Olayın bir başka vahameti ise İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy’un, "Polise direnenleri gözaltına almak zorbalık değildir" diyerek savunmasıdır.
Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ve halkın haber alma hakkının yerine getirilmesi, basın/yayın kuruluşları ve gazetecilere özgür çalışma ortamı sağlanmasıyla mümkündür.
Gazetecilik kamu adına yapılan bir görevdir. Ve bu gerçek hiç bir zaman değişmeyecektir.
Kamu adına mesleğini icra ettiği sırada bir gazetecinin haber takibi sırasında birkaç polis tarafından yere yatırılıp, nefesi kesilecek şekilde gözaltına alınması, iktidarın yol verdiği hukuk dışılığa işaret etmektedir.
Yapılan bu hukuk dışı uygulamaların sonrasında özür dilenmiş olsa da olayın vahametini asla hafifletemez.
Halka karşı hükümeti temsil eden, “sokaktaki bürokrat” durumundaki kolluk veya polisin olabildiğince tarafsız, sabırlı, iletişim ve müzakereyi ön plana çıkaran bir tutum takınması; beraberinde teknik olarak yeterli ve profesyonel, gerektiği kadar, ölçülü ve minimal düzeyde güç kullanması kısaca “kavgada yumruk sayılmaz” mantığıyla hareket etmemesi kolluğa ve dolayısıyla devlete bakışı olumlu yönde etkileyecektir.
Toplumsal olaylarda güvenlik güçlerinin gösterici ile basın mensubu ayrımını doğru yapmaları ve basının görev yapmasına engel olunmamasını bekliyoruz.
Gazeteciye uygulanan orantısız güç kullanımını kınıyor, asla tasvip etmiyor ve son olmasını bekliyoruz.