Bakan Kirişci: “Her şehir kendi ihtiyacını yerelden örtü altı ile karşılayacak”

"Tarım ülkesiydik ama kanunumuz yoktu"

Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, "Türkiye, istese de istemese de tarihin kendisine yüklediği bu misyonun gereği olarak global bir oyuncu olmak ve bunun gereklerini yerine getirmek zorunda. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere diğer illerde de jeotermal kaynakları olan bölgelerimizi önceleyerek örtü altı yetiştiriciliğini teşvik edeceğiz. Böylelikle de kendi üretimimizle ilgili kendi ihtiyacımızı yerelden karşılıyor olacağız" dedi.

Bir dizi program için sabah saatlerinde havayoluyla Adana'ya gelen Bakan Kirişci, ilk olarak Adana Valiliğini ziyaret etti. Ardından beraberindeki heyet ile Çukurova Kalkınma Ajansı'na geçen Bakan Kirişci, "Tarım Sektör Temsilcileri Buluşması" programına katıldı.

"Tarım ülkesiydik ama kanunumuz yoktu"

Burada konuşan Bakan Kirişci, dünyanın gündeminde 3 kritik konu olduğunu, bu konuların da hepsinin tarım ile doğrudan ilişkilendirildiğini belirtti. Kirişci, "Dünyanın gündeminde olan 3 kritik konu var. Bunlardan birisi tarım ve gıda, diğeri enerji, sonuncusu da su. Enerji ve su da aslında tarım ile doğrudan ilişkili konular. Dolayısıyla biz bu 3 konu başlığını tartışırken normalde tarım ve gıdayı konuşuyor olacağız. 20 yıllık AK Parti iktidarları döneminde ülkede pek çok ilklere imza atıldı. Her şeyden önce hukuk devletinde tarım alanında çok fazla mevzuat eksiklikleri vardı. Bu mevzuat eksikliklerinin giderilmesi adına da pek çok önemli kanun kendi mevzuatımıza kazandırılmış oldu. Bunları tek tek anlatmayacağım ama birkaç tanesini bilgilerinize sunacağım. Bu ülkede tarım kanunu yoktu. Tarım ülkesi ama tarım kanunu yoktu. Şimdi tarım kanunu var ve bu kanunda da belli konu başlıkları var. Bu ülkede Atatürk hayattayken gündem olmuş ama bir türlü aradan geçen hükümetlere rağmen bunu hayata geçirmek mümkün olmamış. Bize nasip olmuş. Bu ülkeye hizmet noktasında TARSİM bize nasip oldu. Uygulamalarında eksiklikler olabilir ancak her şeyin mutlaka bir başlangıcı olması gerekir. Ülke genelinde halen yüzde 21'lik oran olsa da eksikliklerin zaman içerisinde telafi edilmesiyle birlikte çok daha yüksek seviyelere çıkacaktır" diye konuştu.

"Su kanunumuz yok"

Türkiye'nin bir "Su Kanunu'na ihtiyacı olduğunu aktaran Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, "Tohumculuk alanında özellikle sık sık dile getirilirdi. Tohumculukta yurt dışına bağımlılığımız söylenirdi. 2002'de yüzde 31 olan bu bağımlılık oranımız bugün bağımlılıktan neredeyse kurtulma noktasına gelmiş durumdayız. Bu ıslahçı hakları kanunu adını verdiğimiz kanunla işlevlik kazanmıştır. İlk çıktığı dönemde lisanslı depoculuğun bankadan bir farkı olmadığını anlatmaya çalışırdık. Bunlarda gerçekleşti. 12 kanun bizim tarım mevzuatımıza kazandırıldı. Birkaç tane eksiğimiz var. Özellikle su ile ilgili bizim su kanunumuz yok. Dağınık bir durumda hepsi. Yerel yönetimler, iller, bakanlık olarak herkes ayrı. Bunlarla ilgilide bir su kanununun mutlaka çıkartılması gerekiyor. Onun dışında mevzuat noktasında bir eksiğimiz yok" ifadelerini kullandı.

"Türkiye, global bir oyuncu olmak zorunda"

Rusya ve Ukrayna ile anlaşılan tahıl koridorunun öneminden bahseden Bakan Kirişci, "Cumhurbaşkanımızın, "Sizin ikiniz de bizim komşu ülkemizsiniz. Biz savaştan yana değiliz" diyerek ortaya koyduğu duruş bize tahıl koridoru gibi dünyayı rahatlatan bir gelişmeyi beraberinde getirmiştir. İyi ki de böyle bir duruş sergilenmiştir. Gerekirse Rusya, gerekse de Ukrayna'nın "Bize şu konuda yardımcı olun" dediği tek ülke Türkiye'dir. Türkiye, istese de istemese de tarihin kendisine yüklediği bu misyonun gereği olarak global bir oyuncu olmak ve global bir oyuncu olarak bunun gereklerini yerine getirmek zorunda. Bunu istesek de, istemesek de yapacağız" dedi.

"1 Ekim'de yeni dönem başlıyor"

Çiftçilerin Çiftçi Kayıt Sistemlerine 1 Ekim itibariyle e-devlet üzerinden giriş yapacaklarını müjdeleyen Bakan Kirişci, "Bilgilerinin güncellenmesi gibi konularda yine bu çerçevede yürütülüyor olacak. Bizim şeker pancarında en iyi uygulandığını bildiğimiz sözleşmeli üretim. Bizim tarımımızın temel problemi üretim miktarı konusunda zikzak yapıyor olmasıdır. Bu zikzaklar tabi ki üreticinin memnun olduğu veya mutsuz olduğu yıllar olarak kendisini gösteriyor. Bir sürdürülebilirlik adına da olumsuzluk gösteriyorlar. Arz tarafıyla talep tarafını birbirlerine yaklaştırmak, birbirleriyle hemhal kılmak durumundayız. Bunun adı sözleşmeli üretim. Bu şeker pancarında yıllardan bu yana uygulanıyor. Bunu şeker pancarının ötesine geçirmek istiyoruz. Sözleşmeli tarım mevzuatını meclisimizin açılışıyla birlikte meclisimize sunulmuş olacak. Kendi çiftçilerimize kazandırılmış olacak" şeklinde konuştu.

"Ekilmeyen alanlar artık ekilecek"

Ekilmeyen alanlarla ilgili de mülkiyet ve kullanım hakkını birbirinden ayıran bir düzenleme yaptıklarını anlatan Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, daha sonra şunları söyledi:

"Ekilmeyen alanlarımız var. Bu hepimizin canını acıtan bir durum. Ekilmeyen alanların ekilmesi hadisesi çok önemli. Atıl bir varlık orada duruyor. Bunu kullanmamız lazım. Üretici kardeşlerim biliyorlar. Bazı tohumluklarda yüzde 75 sübvansiyon uygulayarak üretime geçilmesini teşvik ettik. Bundan dolayı da ciddi bir alanı tekrar üretime kazandırmış olduk. Biz birde kalkıp mülkiyet hakkı ile kullanım hakkını birbirinden ayıran bir düzenleme yapıyoruz. Bir şekilde bağı, bahçesiyle 1 yıldan fazla ilgilenmeyen vatandaşlarımızın alanlarını rayiç bedel üzerinden kiralayacağız. Üreticilerle paylaşacağız. Şu anda ekilemeyen bütün alanları 1 yıldan sonraki süreçte ekilen alanlar haline getirmiş olacağız."

"İhtiyaçlarımız yerelden karşılanacak"

Kent tarımının enflasyonu rahatlatacak bir uygulama olduğunu aktaran Bakan Kirişci, "Kent tarımı adı altında meyve ve sebzenin raf ömürleri kısadır. Birde kısa raf ömrüyle uzun yolculuğa çıkmaları, tazeliği konusu tartışılması. Karbon ayak izi de dikkate alındığında doğru olanın bir şehrin ihtiyaçlarının o şehirde üretiliyor olmasıdır. Elbette her şehir her ürünü üretecek durumda değil. Ancak mümkün mertebe üretimlerin desteklenmesi gerekir. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere diğer illerde de jeotermal kaynakları olan bölgelerimizi önceleyerek örtü altı yetiştiriciliğini teşvik edeceğiz. Böylelikle de kendi üretimimizle ilgili kendi ihtiyacımızı yerelden karşılıyor olacağız" diye konuştu.

"Stratejik ürünlere gereken önem gösterilecek"

Buğday, ayçiçeği, arpa ve yulaf gibi stratejik ürünlerin öneminden bahseden Bakan Prof. Dr. Vahit Kirişci, "Koridorun adı başka bir ürünün adıyla anılmadı. Koridorun adı tahıl koridoru oldu. Aklımıza gelen şey un, yağ, şekerdir. Ekmek hep bir numaralı aklımıza gelen besin kaynağıdır. Stratejik ürünlerde arz açığımız olan ürünler var. Buğdayda kendimize yeterliliğimiz bu yıl yüzde 102'lerdedir. Arpa, yulaf ve tritikalede de sorunumuz yok. Ayçiçeği konusunda bu yıl üretimimiz bir miktar daha yüksek olacak ve açığımız azalıyor olacak. Hayvan beslenmesinde önemli olan soyayı teşvik edemediğimiz için zorluğumuz var. Bu ürünlere gereken dikkati vereceğiz. Diğer ürünleri de es geçmeyeceğiz. Ancak üzerinde odaklandığımız şey stratejik ürünlerdir. Buğday, arpa ve mısır ile ilgili açıkladığımız fiyatlar bütün üreticilerimizin memnuniyetine muhatap olmuştur. Ayçiçeği konusunda da dün gece itibariyle ayçiçeği fiyatlardaki gerilemeyi dikkate alarak özellikle ham yağına, çekirdeğin kendisine değil ithalatta yüzde 10'luk gümrük vergisi getirdik. İçerideki üreticilerimizin de mağdur edilmemesine imkan sağlamış olduk. Bunun olumlu neticelerini görmüş olacağız" dedi.

Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, yakın zamanda bir mobil uygulama üzerinden çiftçilerin hangi bölgeye hangi ürünü ekebileceklerini gösteren bir üretim planlama modülü hazırladıklarını söyledi.

Bakan Kirişci'nin konuşmasının ardından program basına kapalı olarak devam etti.

EKONOMİ Haberleri

Adana'da gül hasadı yüz güldürdü
“Global İş Dünyasında Başarının Yolu” semineri gerçekleşti
Merkez Bankası faiz kararını açıkladı!
Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan: “ÇKS başvurularınızı ziraat odalarımıza yapın”
Defterdar Balıkcı: “Maliye, mükelleflerin korkulu rüyası değil bir paydaşıdır”