Altın Koza Film Festivali’nde bir ‘ödül krizinin’ sorumlusu olduğum gerçeğini ilk kez açıklıyorum. Festival organizasyonunda görevli olduğum 1995’te ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü kazanan Ayşegül Aldinç’e ödül kazandığını önceden söyleyemediğim için sanatçının törenden önce apar topar şehri terk etmesine de ‘vazife icabı’ engel olamadım. İşte Altın Koza Film Festivali tarihinin eksik parçasının tamamlanacağına inandığım o krizin perde arkası…
Uluslararası Altın Koza Film Festivali ödülleri arşivine göz atıldığında 1995 yılında düzenlenen festivalde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü ‘Gerilla’ filmindeki rolüyle Ayşegül Aldinç’in aldığı görülür.
Ki doğrudur da bu bilgide bir yanlışlık yok. Gerçekten de ödülü benim de çok beğendiğim bu sanatçımız kazandı. Daha doğrusu ödülü kazandı ama ödül heykelciğini bizzat almadı. Alamadı!
Ödülü evine posta ile gönderildi. Ve kazandığı ödülü bizzat alamadığı krizin birinci derecede ‘sorumlusu’ bendim. Durun hemen kızmayın canım. Adım adım anlatayım da bir festivalin ödül töreni öncesi, esnası ve sonrasında neler yaşandığını canlı tanığın anlatımından öğrenin.
1995 yılında henüz daha üniversite öğrencisiyken çalıştığım bir organizasyon firması Altın Koza Festivali’nin düzenlenme işini üstlendi. Genç yaşımda böylesi bir organizasyonun içerisinde görev almış olmanın heyecanı bir yana sinemalarda, tv’de hayranlıkla izlediğim sanatçılarla birebir görüşme şansı üzerine para bile verebileceğim bir durumken üstüne para almak her açıdan avantajlıydı benim için.
KOORDİNATÖR OLARAK TEK TORPİLİ KENDİME YAPTIM
Konserlerin organizasyonlarından, konaklama hizmetlerine, festival konuklarının Adana’da karşılanmasından, şehirdeki etkinlik noktalarına ulaşmasına kadar birçok faaliyetin yürütülmesi işlerini üstlenmiştik ve ben bu faaliyetleri koordine etmekle sorumluydum.
Adana’ya gelecek sanatçı listesi elimize ulaştığında kimin hangi sanatçıya eşlik edeceği görev dağılımını yaparken bir rüyam daha gerçek oldu. Tamam kabul biraz da torpil yaptım kendime. Hayranı olduğum Ayşegül Aldinç ve İlhan Şeşen’e eşlik etme görevini kendime verdim.
Bu arada hem kısa metrajlı film, hem uzun metrajlı film jürisi ile de ben ilgileniyor jüri filmleri izlerken ve değerlendirirken yanlarında oluyordum. Uzun lafın kısası, Ulusal Film Yarışması’nın jüri toplantısı bitti ve o yılın ödül kazanan sanatçıları belirlendi. Ödül alanlar arasında benim yıllardır hayranı olduğum ve bizzat şehirdeki programlarında mihmandarlığını üstlendiğim Ayşegül Aldinç ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü rol aldığı ‘Gerilla’ filmindeki başarılı performansıyla almaya hak kazanmıştı.
Jüri toplantısında alınan karar listesini yani kazananların isimlerini ertesi gün konulacakları zarfların hazırlanması için ilgili yere teslim ettim. Bu tarz organizasyonlarda çalışanlar bilirler, gizli tutulması gerekse de bu listeler önceden bir şekilde mutlaka dışarı sızar. Ancak o yıl aynen Oscar töreni gibi tedbirler alınmış ve jüri değerlendirmelerine dair dışarıya hiçbir şekilde bilgi verilmemesi kesin bir kural olarak belirlenmişti.
Görev tabi ki kutsaldı ve bu kutsal görevimin gereğini yerine getirmemden daha doğal bir şey olamazdı. Kısaca İtalyan mafyasının ‘sessizlik yemini (omerta) etmiş’ mensubu gibi bildiklerimi, duyduklarımı, gördüklerimi neredeyse kendimden bile gizlemiştim.
Günün akşamında iki dost olarak birbirlerinden hiç ayrılmayan İlhan Şeşen ve Ayşegül Aldinç'le kaldıkları Seyhan otelinin lobisinde buluştuk. Yemek için gidebileceğimiz yerleri saydım kendilerine. Festivalin birden çok Festival restorantı vardı. İlhan abi “Barışçığım bizi Adana'ya özgü, şöyle lüks olup bizi kasmayacak, salaş bir yere götür” dedi. Takdir edersiniz ki Adana'da böyle bir yer adı geçti mi ilk götürülecek yer Kazancılardır.
BİR MASANIN İKİ YANI BİR GENCİN EN UNUTULMAZ ANI
Nitekim birkaç hostes çalışan arkadaşımızı da alarak Kazancılara geçtik. Orada kazancılara gelmeyi tercih etmiş Gerçekten hanımefendiliği ve mütevaziliğiyle ben de iz bırakmış rahmetli Nedret Güvenç ve Eşref Kolçak ile masalarımızı birleştirdik. Muhtemelen Ayşegül Aldinç ve İlhan Şeşen'in çoktan unuttuğu benimse ölümsüzlerim arasına giren benim için muhteşem bir gece geçirdik. Düşünsenize bir yanımda Nedret Güvenç, karşımda hem şarkılarına hem güzelliğine hayran olduğum Ayşegül Aldinç, yaşıtlarımın konserlerde görebilmek için birbirlerini ezerek en öne geçmeye çalıştığı İlhan Şeşen, Türk sinemasının önemli figürlerinden Eşref Kolçak bir masadayız bir üniversite öğrencisi bunu nasıl unutabilir ki?
O güzel gecenin sonunda misafirleri otele bıraktıktan sonra eve geçtim. Henüz üstümü çıkarmaya bile vakit bulamamışken o zamanlar için çok yeni olan cep telefonum çaldı. Arayan Ayşegül Aldinç'di. Üzgün bir sesle beni otele çağırıyordu. Bir şey mi oldu diye bile soramadan tekrar arabama binip Seyhan Otel'in lobisine gittim.
“BARIŞÇIĞIM! DİYE SESLENDİ…”
Ayşegül Hanım oldukça üzgün görünüyordu. “Barışçığım Benim acil İstanbul'a dönmem gerekiyor bilet işi ile ilgilenir misin” dedi.
O zamanları hatırlayanlar bilirler uçak biletleri öyle online falan alınmıyordu. Turizm şirketinde kâğıda basılıyor uçağa o kağıtlarla giriliyordu. Saatleri tam hatırlamıyorum ama gecenin bir yarısı olduğunu söyleyebilirim. Turizm şirketini aradım sağ olsunlar acentayı açtılar, Ayşegül hanımla beraber acentaya gittik. Yolda biraz daha sakinleşmişti ve ayrılmasının sebebini anlattı. Adı bende saklı kendisi rahmetli olmuş bir Türk sineması büyüğümüz Ayşegül Hanım'a otelin lobisinde en iyi kadın oyuncu ödülünü Nedret Güvenç'in aldığını çok kesin ve net bir biçimde söylemişti.
Hayatım boyunca üstlendiğim görevleri hakkıyla yerine getirmek gibi bir misyonum olduğunu düşündüm. Bir görevim vardı ve ödül kazananların isimlerinin ödül töreni öncesinde hiçbir şekilde dillendirilmemesi bu görevimin deyim yerindeyse mütemmim cüzüydü. (ARA NOT: Mütemmim Cüz; bir bütünün vazgeçilmez ya da bütünleyici parçası anlamlarına gelir.)
Kısaca Ayşegül Aldinç’e aslında ödülü kendisinin kazandığını söylemem kesinlikle yasaktı. Bu görevimin bir parçasıydı. Peki, ben ne yaptım? Tabi ki görevimin gereğini.
DİYEMEDİM, DİYEMEDİM…
Biraz ipucu vermeyi ihmal etmedim. Kem küm ettim, geveledim. “Bir hata olmasın” dedim. “Yanılıyor olamaz mı” dedim. “Bilmesi mümkün değil” dedim. Ama “Hayırrrrrr sen aldın o ödülü sen seeeen” diyemedim.
Adana’dan İstanbul’a ilk uçakta Ayşegül Aldinç’in biletini aldık. Ödül aldığının açıklanacağı gecenin sabahında havaalanından festivalin en iyi kadın oyuncusunu kendi ellerimle yolcu ettim.
ÖDÜL DEDİKODUSUNA SEBEP OLAN FİLMLERE DAİR
1995 tarihli 9. Altın Koza Film Festivali’nin ‘Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması’na o yıl 23 film katıldı. Nedret Güvenç’in ödül kazandığı ‘söylentisi’ yayılan Aylaklar yönetmenliğini Altuğ Savaşal’ın yaptığı bir filmdi. Festival jürisi Aylaklar’ın başrol oyuncusu Nedret Güvenç’e ödül vermemiş ama aynı filmde oynayan Tomris İncer’e ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ ödülünü vermişti. Belli ki dedikodu yayılırken ödüller karışmış ve ‘en iyi yardımcı kadın oyuncu’ ile ‘en iyi kadın oyuncu’ klasmanları karıştırılmıştı. ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülü Osman Sınav’ın yönettiği ‘Gerilla’ filmindeki performansıyla Ayşegül Aldinç’in olmuştu.
GERİLLA FİLMİNİN KÜNYESİ:
Tür: Macera, Polisiye, Romantik
Yönetmen: Osman Sınav
Senarist: Nuran Devres
Yapımı: 1994 - Türkiye
GERİLLA FİLMİNİN KONUSU:
Görevinden ayrılmış eski bir emniyet görevlisi dedektif ile meçhul bir şahıstan tehdit mektupları alan bir silah kaçakçısı işadamının öyküsü. Dedektif (Mehmet Aslantuğ), işadamını (Fikret Hakan) ölümden kurtarmak için harekete geçer. Ancak görev duygusuyla aşk arasında bocalayan dedektif kararsızdır. Çünkü işadamının güzel karısıyla da (Ayşegül Aldinç) ilişkilerini sürdürmektedir.
PEKİ, SONRA NE OLDU?
Ayşegül Aldinç’in kariyerinde ‘Altın Koza’ ödülü önemli bir dönüm noktası oldu. Yıllar sonra aynı filmde birlikte rol aldığı oyuncu Fikret Hakan’ın 11 Temmuz 2011 tarihindeki vefat haberini sosyal medya hesabından duyururken birlikte rol aldıkları ‘Gerilla’ya ve ödüle özellikle vurgu yaptı; “Ustam Fikret Hakan da veda etmiş bize. Çok üzgünüm Adana Altın Koza'da En İyi Kadın Oyuncu ödülü aldığım Gerilla'da rol almıştık. Rahmetle…”
2016 Eylül’ünde Hilton Oteli’nde düzenlenen 23’üncü Altın Koza Film Festivali açılış ve onur ödülleri töreninde Ayşegül Aldinç bu kez ses sanatçısı olarak konser verdi. 1995 yılında oyuncu olarak ödül alan Aldinç 21 yıl sonra güzelliğinden hiçbir şey kaybetmeyip ve hatta üzerine daha fazlasını koyarak sahneye çıktı.
Festivalin açılış töreninde oyuncu Ayla Algan, yazar Osman Şahin ve oyuncu Murat Soydan’a Onur Ödülleri takdim edildi. Çiğdem Tunç’un sunuculuğunda gerçekleşen gecede şarkıcı Ayşegül Aldinç davetlilere bir müzik dinletisi sundu.