Yaşam sürdüğü sürece bu gök kubbenin altında her şeyi gördüm, her şeyi duydum demek çok büyük konuşmaktır. Çünkü yaşam her gün aynı suda yıkamıyor bizi. Pek çok şey yaşıyoruz iyi ya da kötü insanız işte. Yaşayacağız tabi ki bunları ama bazen öyle şeyler yaşıyoruz ki SINAV oluyor bu. Hem de tek taraflı olmuyor sınav. Yaşayan yaşadığı olay karşısında ne yaptığı ile karşıdakiler de bunu yaşayana karşı nasıl tutum sergilediğine göre sınav oluyor. Kimi kalıyor bu sınavdan kimi geçiyor.
Şairin dediği gibi;
“Sonra çekildim bir kenara,
Seyrettim bütün olup biteni.
Baktım kimde ben ne kadarım,
Kim bende ne kadar kalmış diye"
“İşte ben bunu yaşarken bakalım kimde ne kadarım” diye düşünerek bazen yaşayan suskun kalarak geçiriyor, bazen de olaylar yaşanırken izleyenler ses çıkararak hakkında hiç ama hiç bilgi sahibi olmadığı konuda fikir ve hatta hüküm vererek geçiriyor sınavı. Çünkü insan, güçsüz sandığı kişi hakkında konuşunca sanıyor ki kendisi çok güçlü, sanıyor ki kendisini alkışlayacaklar. Bilmiyor ki asıl alkış ya "Bu konu beni hiç ilgilendirmiyor" demekte ya da olayın içinde olanla konuşup onu dinlemekten geçer. Neden? Çünkü, aslan bazen kendini anlatmayı ayıp sayıyor, diyor ki ben buradaydım zaten ve herkes yanımda benimle yürüyordu, beni görüyordu, gören göze, duyan kulağa tekrar kendimi anlatmak kendime ayıp değil midir? Ne yazık ki "Beni bilen bilir, bilmeyen kendi bilir" demek de çevre tarafından "Hıııı demek ki haksız ki sustu, sükut ikrardan gelir" gibi dudak büküp bilmiş ifade takınarak bilgisiz hükme ulaşılıyor.
‘Gibi’ bir yazı yazmak, zamanımı çalıp, kafamı meşgul eden bir olayın iç yüzünü sizlerle paylaşmak isterken aklıma başkaca sorular geldi.
Üstüne vazife olmayan konuya, durumdan vazife çıkarıp benim de bir sesim duyulsun diye ortaya atlayan şakşakçı çığırtkanlar, egosunu cilalayanlar ;
Öldürülen kadınlar , istismara uğrayan çocuklar, katledilen hayvanlar, alıp başını giden işsizlik, kol gezen yoksulluk , insanlığı etkisi altına alan salgınlar, açlıktan ölen insanlar, göçmenler, savaşlar gibi insanlığı ilgilendiren konularda korkmadan , objektif olarak ne kadar seslerini çıkardılar , neler yazıp çizdiler ve neler yapabildiler ki bu konuyla da ilgili yorum yapabilsinler.
O nedenle dedim ki kendime; Boş ver! Hikayeni anlatmak yerine hep yaptığın gibi yansız, tarafsız ve doğrunun yanında ol. Doğru olmaktan vazgeçme. Zaten insanlığın huzuru önemliyken kişisel huzursuzluğu düşünmek bencilliktir.
Gerisi “ Bu da geçer ya hu”