Baro Başkanı Av.Veli Küçük, Türkiye Hukuk Öğrencileri Birliği Marmara Üniversitesi Temsilciği’nin düzenlemiş olduğu ve moderatörlüğünü Marmara Hukuk Fakültesi 1. Sınıf Öğrencisi Derin Demir’in yaptığı “Yeni Anayasa Ve İnsan Hakları Eylem Planı” konulu online programda görüş, düşünce ve değerlendirmelerde bulundu.
1982 Anayasasının yamalı bohçaya döndüğünü, HSK’nın yapısı, Cumhurbaşkanlığı sistemi, yargısal ve yönetsel unsurlar başta olmak üzere daha bir çok konular dikkate alındığında çok köklü değişiklik yaşadığını ifade etti. Olağan süreçlerin dışarısında gelişen ve tamamıyla tek yönlü propaganda sistemi ile yaşama geçen bir anayasa niteliğini ise hiç kaybetmediğini de vurguladı.
Av. Veli Küçük, “Karşı düşüncelerin kendisini ifade edemediği tek yönlü cunta döneminin generalleri tarafından oluşturulan komitece yapılan ama tamamen askeri zihniyet yönlendirilmesiyle ortaya konulan bir metinden bahsediyoruz. Tabi Orhan Aldıkaçtı gibi bir çok anayasacıların da içerisinde yer aldığı bir komisyon tarafından oluşturuldu. Fakat ruhu cunta dönemini ve yurttaşı baskılama anlayışını yansıtıyor. Hak ve özgürlükleri teminat altına almaktan öte devleti önceleyen, güçlendiren, kutsayan, polis devleti anlayışını benimseyen güvenlikçi bakış açısından bahsediyoruz. Devlet tabi çok önemli fakat bunun ölçülü olması gerekiyor. Anayasaların demokratik süreçlerle ve geniş mutabakatlar sonucu çoğulcu bir şekilde tüm toplumsal kesimin katılımıyla yapılmalıdır.
Tüm bu görüş ve öneriler çerçevesinde hazırlık çalışmaları tamamlanmalıdır. “ dedi.
“EGM GENELGESİ KABUL EDİLEMEZ”
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yayınlandığı genelgeye de değinen Baro Başkanı Av. Veli Küçük, “Genelge ile emniyet birimlerinin toplumsal olaylarda ve basın açıklamaları esnasında görüntülerini ya da seslerini kaydeden kişileri engellemeleri ve haklarında adli işlem yapılması talimatı verilmesi kabul edilemez. Bu uygulama ile halkın bilgi alması, şeffaflık ve hukukilik unsuru bir kenara bırakılmaktadır. Emniyet aslında güvenlik güçlerine davranışlarda kanuni emir verme ve kanunilik ilkesinin bir kenara bırakılarak şunu diyor: Siz ne yaparsanız yapın, yurttaşı dövün ve hatta boğazını sıkın, ancak görüntü alınmasın, paylaşılmasın.
1982 Anayasasının başlangıç ruhu da benzer kodları taşıyordu. Bugün hala aradan yıllar geçmesine rağmen Anayasanın içerisine konulamayan, yasalarla gündeme getirilemeyen çok ciddi tartışmalara sebebiyet verecek olan unsurlar bir takım genelgelerle yaşama geçirilmeye çalışılıyor. Tabi biz buna barolar, STK’lar ve hukukçular olarak dava da açacağız.
Bir kere demokratik, şeffaf denetlenebilir devlet yapısını yansıtmayan unsurlardan bahsediyoruz. Tam tersi polis devleti bakış açısını, kontrolsüz, ölçüsüz davranışları kutsayan, devlet yetkililerine, kolluk görevlilerine aslında bu sürecin önünü açan bir yaklaşımdan bahsediyoruz.
Anayasalar çok daha geniş ve özgürlükçü ve yurttaş lehine olmalı dedikçe dönüyorsunuz, bakıyorsunuz şu an ki siyasi iktidarın, görev ve sorumluluk noktasında olanların çok daha farklı bakış açısında olduğunu görüyoruz.
Anayasanın bütün bu hukuksuzluklara ve girişimlere engel olması lazım.
Ancak keyfi uygulamaları görüyoruz. İçişleri Bakanı şayet polise; “uyuşturucu satanları siz nerde görürseniz ayaklarını kırın, suçu da bana atın” diyebiliyorsa ve hala göreve devam edebiliyorsa anayasanın uygulanmadığını aslında askıda olduğunun bir göstergesidir. Kendilerini anayasa ile bağlı görmüyorlar “kamuyu, vatanı, halkı, milli değerleri koruduklarını ve savunduklarını” söyleyecek bu tarz keyfiliklere rahatlıkla teşebbüs edebiliyorlar. Aslında anayasal bir düzene sahip olduğunu ifade ettiğimiz ülkemizin trajikomik durumundan bahsediyoruz.
Umarım ki; en kısa zamanda çağdaş, gelişmiş ülkelerdeki gibi sivil, daha özgürlükçü ve toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir anayasa yaşama geçer. En önemlisi de 1982 Anayasasından da ders çıkararak bunu yapmalıyız.”
“İNSAN HAKLARI EYLEM PLANINI İFADE EDENLERİN SAMİMİ OLMALARI GEREKİR.”
Baro Başkanı Av. Veli Küçük, ülkemizin ifade, düşünce ve basın özgürlüğünde çok sıkıntılı günler yaşadığını belirterek, İnsan Hakları Eylem Planında yer alan vatandaş dostu adliye konsepti hakkında da görüşlerini paylaştı.
“Barış İsteyen Akademisyenler yayınladıkları bildiri nedeniyle ihraç edildi, görevlerinden atıldılar. TTB “Savaş Halk Sağlığı sorunudur” açıklamasından sonra Merkez Konseyi üyelerine operasyonlar yapılarak işlem yapılırken, gözaltına alınırken, yargılanma sonunda ceza almasalar dahi toplumda suçlu gibi algılandılar. Maalesef bu süreçte hak ve özgürlükler ihlal edildi. İnsan hakları eylem planını ifade edenlerin samimi olmaları gerekir. Benim de Baro başkanı olarak hakkımda 3 defa dava açıldı, beraat ettim. 7-8 tane soruşturma açıldı, takipsizlikle sonuçlananlar var. Bu mücadele elbette sürmelidir.
Vatandaş dostu adliye konsepti ise hukuksal sorun yaşayan vatandaşın yargıya müracaat ettiğinde kısa sürede sonuç alabileceği, hakkını doğru bir şekilde hakkıyla alabileceği anlamına gelmektedir.”
“BAKAN, O ÇOCUĞU HERKESTEN DAHA ÇOK KORUMASI GEREKİRDİ”
Baro Başkanı Av. Veli Küçük, “23 Nisan’da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın, 10 yaşındaki konuğuna, Ramazan gerekçesiyle ikramda bulunmadığı ve çikolata vermediğini söylemesi, çocuğun koruma altında oluşunu açık etmesi kabul edilemez. Bakanın konumunun, o çocuğu herkesten daha çok koruması gerektirdi. Bu bakış açısıyla kadın ve çocukları nasıl koruyacağız? Kadın ve çocukları korumak için eylem planı içerisinde unsurlar var ama ön plana çıkarılacağına inanmıyorum. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı bir ortamda benim gördüğüm bu.”
Av. Veli Küçük, genç hukukçulara da “İhtisaslaşacakları alanları da şimdiden belirlemelerini, yaşamın her alanında olmaları gerektiğini tavsiye etti.