Kız evlatlarımız birer gelin adayı olarak nihayetinde el evine gidecektir. Gelin ve kaynana ilişkileri de malum olduğu üzere bizim en temel anlaşmazlık konularının başında gelmektedir. Diğer taraftan ise anne ile kızı arasında bir mücadele de her daim mevcuttur. Evleninceye kadar süren bu rekabet daha sonra taşların yerine oturması ile tatlıya bağlanacaktır. Fakat bu süreçte iki tarafın da yıpranmış olduğu gerçektir.
Kızını sürekli tenkit eden ve mutlu olmayan anne bunun yanında yaptığı karşılaştırmalarla adeta yangına benzin dökmektedir. Kızını acımasızca eleştiren anneler ve toplumda ortak tutum evlenince iyi olacağı yönündedir. Oysaki annenin bile beğenmediği kötü kızı, en büyük rakibi olan kaynanası nasıl beğensin? O yüzden bu bir yanılmadır ve kötü kızdan iyi gelin olmayacağı göz ardı edilmemelidir. Kişilik ve karakter ne ise o, bunun belli bir yaştan sonra iyi yönde değişmesi söz konusu değildir. Kimse bu konuda Polyanacılık oynamasın günün sonunda pişmanlık garantidir.
Aile, eğitimin ilk basamağını oluşturacağı için çocuk daha doğmadan ebeveynler bu konuda belli bir bilinç düzeyinde olmalıdırlar. Aile okulu adı altında kurulu bulunan, resmi veya özel kuruluşlardan gerekli destek alınmalıdır. Çocuk dünyaya gözünü açtığında en yakınında bulunanlar hem eylem hem de söylemleri ile iyi model olmak zorundadırlar. Aksi takdirde 6 yaşına kadar oluşan kişiliğin daha sonra düzelmesi söz konusu değildir. Özellikle hal ilmi çok daha etkili olmakta ve davranışlarımızın direkt taklit edildiği unutulmamalıdır.
Problemli çocuk yaşamının her alanında hem ailesi, hem çevresi hem de toplum için sıkıntı olacaktır. Bencil, vurdumduymaz, sorumsuz, egoist, nadan ve duyarsız çocuklar kendilerini mutsuz ederken toplumu da bedbaht edeceklerdir. Bu gibi çocuklar aileleriyle bile çatışırken, başkaları ile sağlıklı ilişkiler kurmaları olası değildir. Doyumsuz ve kanaatten uzak bu tür çocuklar kafa yapısı ve bakış açılarını değiştirmedikleri sürece rahat yüzü görmeyeceklerdir. Belki evlenirse düzelir diye umut edilen birçok olayda değişen bir şey olmamıştır. İlk başlarda iyi gibi giden süreç kısa sürede eski ritmine dönecektir.
Sonuç olarak; göz bebeğimiz evlatlarımızın mesut ve bahtiyar olmaları her ailenin hayalidir. Fakat anasının kötü kızının da evlenince kaynanasının iyi gelini olma şansı yoktur. Bu yüzden de hayatlarının en önemli dönüm noktasında evliliğe karar veren gençlerin meseleye çok daha geniş açıdan bakması elzemdir. Sadece kızı beğenmek yetmez, ailesini, akrabalarını ve tüm çevresini de onaylamak gerekir. Yoksa mesela, dış kapının mandalı bile olmayacağı düşünülen birisi bile evlilik için kâbus olabilir.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın