Tanrı Dağı Kadar Türk, Hıra Dağı Kadar Müslümandılar,
Ama 6. Filo'ya "GO Home" diyenleri denize döktüler...
Turancılar Derneği'nin Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin'i ziyareti ve ardından Taner Talaş'ın "Nihal Atsız" hakkındaki yorumunu okuyunca, şöyle bir notlarımı karıştırayım dedim. Bakın neler çıktı:
ÇIPLAK AYAKLI PARTİ
8 Şubat 1969 Cuma Günü, Adana, tarihi bir kongreye ev sahipliği yapmak üzere uyanmıştı. Kuruköprü'de bulunan Parti İl Başkanlığı binasından Partinin dokuz ışığını temsilen Mavi gömlek giymiş dokuz motorsikletli hareket eder. Milli Türk Talebe Birliği'ne Bağlı 43 kişilik mehter takımı "Ceddin Deden" marşıyla arkadan gelmektedir. Mehter takımı 500 kişilik komando grubunun önündedir. Komandolar ayakkabılıdır. (Bir gün önce komandolar, partiye çıplak ayakla gelmiş ve partinin İl Başkanı Faruk Akkülah, durumu şöyle açıklamıştı: " Kongre, yalın ayaklı komandoların katıldığı 'Milli Hedefler Yürüyüşü' ile başlayacaktır; çünkü bizim parti 'Çıplak Ayaklı Partidir' demişti. Son anda alınan bir kararla komandoların çıplak ayakla yürüyüşe katışmasından vazgeçilmiştir.)
Bu grubun arkasından Başlarında Alpaslan Türkeş olan 750 partili yürüyordu.
NEDEN ADANA?
Kongrenin yapıldığı Kapalı Spor Salonu'nda 16 Türk Devletine ait bayraklar bulunmaktaydı. Salondaki partililer Türkeş marşını söylüyorlardı:
"Güvendik biz sana Türkeş / Sensin Alparslanlara eş
Milletinin gözü yaşlı / Kurtar onu Başbuğ Türkeş..."
Bu kongre için notlarımız çok. Ancak bir konuya değinmeden geçemeyeceğim: Böylesine tarihi kararların alınacağı Kongre neden Ankara veya İstanbul'da değil de Adana'da yapılıyordu?
Bu soruya verilmiş iki cevap var. Birincisi Yavuz Selim Demirağ'dan : "“Neden Adana’da yapıldığını da bilmez çoğunluk. Parasızlık yüzünden. Devrin Adana İl Başkanı varlıklı bir esnaftır, dükkânındaki halıları spor salonunun zeminine serip, masrafları karşılayınca gerçekleşir kongre.” Gerçekten de İl Başkanı Faruk Akkülah Adana'nın sayılı mobilya ve mefruşat mağazasının sahibiydi.
İkinci Cevap ise Soner Yalçın'dan: "Adana’da toplanılmıştı; çünkü biliyorlardı ki Ankara, İstanbul gibi kentlerde parti çizgisinin değişmesine karşı çıkan güçlü bir “Türkçü” grup vardı”
MİLLİ Mİ MİLLİYETÇİ Mİ?
CKMP'sinin bu kongresi tarihi bir önem taşıyordu. Parti, Milli olmak ile Milliyetçi olmak arasında bir karar verme aşamasındaydı.
Yürüyüş esnasında bir ağızdan atılan sloganlar esasında "Millilik" veya "milliyetçilik" konularında ip ucu veriyordu:
"Tanrıdağı kadar Türk, Hiradağı kadar Müslümanız..."
Sloganlarda ilk kez İslami motifler yer alıyordu.
Kongrede konuşma yapan Alpaslan Türkeş: "Biz yeni bir ahlak, yeni bir maneviyat, yeni bir iktisat davasını temsil ediyoruz. İçimizde Tanrı Dağı'ndan taşıdığımız Ergenekon setini eriten ateş, gönlümüzde, zihnimizde Hira Dağı'ndan güneşin ışığı var.... Müslüman Türk'ün öz nizamını, milli nizamını temsil eden milli hareketiz..."
Esasında partinin çizgisi belli olmuştu.
Allah, Tanrıyı kovmuştu.
ALINAN KARARLAR
Hareketin milli mi yoksa milliyetçi mi olacağı konusunda tartışmalar uzayıp gitti. Seçimler, itirazlar derken, kongreye katılanların yarısı karakolluk oldu. Fakat o gün CKMP'sinin adı Milliyetçi hareket Partisi olarak belirlendi, Partinin amblemi Üç hilal olarak belirlendi, Genel Başkanlığı'na Alparslan Türkeş Seçildi. En az bunlar kadar kadar önemli olan kararlardan biri de partide İslami düşüncelerin etkin hale gelmesiydi. Parti milliliği değil, milliyetçiliği benimsedi ve slogan yerine oturdu:
"Tanrı Dağı kadar Türk, Hıra Dağı Kadar Müslüman..."
*
Bizim Konumuz Nihal Atsız.
Soner Yalçın'ın yazdığına göre Nihal Atsız, kongre çıkışında, alınan kararlar için: "MHP'de Allah, Tanrıyı Kovdu" demiştir. Oysa Nihal Atsız'ın bu kongrede olduğuna dair hiç bir kayıt yoktur.
Nihal Atsız bu cümleyi kurmuştur, ama 1969 Adana kongresinde değil, daha önceki kongrelerde alınan kararlar üzerine tepkisini: "MHP'de Allah Tanrıyı Kovdu" diyerek göstermiştir.
Sonuçta 1969 Adana kongresi, tarihi bir öneme sahipti.
Osmanlı Devleti'nin son döneminde doğmuş olan Türkçülük, Cumhuriyet ile birlikte gelişip serpilmiş ve MHP'nin 1969 yılındaki kongresinde öldürülmüştür.
Tabi ki Türkçülük kovulunca aynı yıl İstanbul'a gelen 6. Filo'nun askerlerine "Go Home" diyen Türk gençleri, Milliyetçi olduğunu söyleyen komandolar ve Müslüman olduğunu söyleyen MTTB mensuplarınca dövülmüştü.
Bu da böyle bir ironi işte...
Kaynak: Yeni Adana Gazetesi
Yazar, Kaan Bahadır Küçükalcan
Soner Yalçın