Adana Barosu Cezaevi Komisyonu Başkanı avukat Tugay Bek, Ali el Hemdan’ı kalbinden vurarak öldüren polis memuru F. K.’nin yargılandığı dava ile ilgili “Davayı kamuoyundan kaçırmaya çalışıyorlar” dedi.
Suriyeli tekstil işçisi Ali el Hemdan’ı kalbinden vurarak öldüren polis memuru F. K.’nin yargılandığı davada Adana Barosu, İHD ve ÇHD avukatlarının müdahillik talebi kabul edilmedi. Kararı Gazete Duvar’a değerlendiren Adana Barosu Cezaevi Komisyonu Başkanı avukat Tugay Bek, “Davayı kamuoyundan kaçırmaya çalışıyorlar” dedi.
Gazete Duvar'dan Aynur Tekin'in özel haberine göre, Adana’nın Seyhan ilçesinde sokağa çıkma yasağına uymadığı için polis kurşunuyla öldürülen Ali el Hemdan’ın katil zanlısı F.K.’nin yargılandığı davanın üçüncü duruşması, Adana 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanık F.K.'nin tutukluğunun devamına karar veren mahkeme, avukatların davaya katılma talebini reddederek vekalet çıkarılması için süre verdi. Dava 27 Mayıs’a ertelendi.
Duruşmayı Adana Barosu, Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şubesi (ÇHD), İnsan Hakları Derneği avukatları ve Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz takip etti. ÇHD’li avukatlar, duruşmanın ayrıntılarını sosyal medya üzerinden paylaştı.
Duruşma Adana Barosu, İHD ve ÇHD avukatlarının davaya müdahil olma talepleriyle başladı. Avukatlar, ilk duruşmada Ali el Hemdan’ın babasının tüm avukatları vekil olarak kabul ettiğine dair sözlü beyanını hatırlattı. Yazılı vekalet sunulmasını isteyen mahkeme heyeti avukatların talebini reddetti.
Bir önceki celsede olduğu gibi Ali el Hemdan’ın ailesinden duruşmaya katılan olmadı. Avukatlar, ailenin baskı gördüğünü ve bu yüzden davaya katılmaktan çekindiğini belirtiyor.
SANIK AVUKATI: ‘BU SİYASİ BİR DAVA DEĞİL, NE OLUYORUZ?’
Kasten öldürme suçundan yargılanan polis memuru F. K.'nin avukatı, müdahil olma talebi sebebiyle yapılan tartışmalara tepki gösterdi ve “Benim müvekkilim kronik rahatsızlıkları bulunan ve şu anda bu suçtan dolayı cezaevinde tutuklu olan birisidir. Bundan dolayı da yoğun stres altındadır. Bu usuli tartışmaların bir an önce aşılarak işin esasına yönelik savunmalarımızı yapmak istediğimizi belirtiriz" dedi.
Sanık avukatı, duruşmanın Emek Partisi Başkanı Ercüment Akdeniz, Adana Barosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği tarafından takip edilmesine de karşı çıkarak “Bu siyasi bir dava değil, ne oluyor böyle?" dedi.
‘YÜZÜMDE MASKE OLMASINDAN DOLAYI BU OLAY MEYDANA GELMİŞTİR’
Duruşmada söz alan sanık polis ilk duruşmadaki beyanını değiştirerek, silahı iki eliyle değil sağ eliyle tuttuğunu belirtti: “Silahı sağ elimle tutuyordum. Yüzümde maske ve elimde eldiven olmasından dolayı bu olay meydana gelmiştir. Çok çok çok pişmanım, herkesten özür diliyorum."
Cezaevinde sık sık rahatsızlandığını söyleyen sanık, “Pandemi önlemleri dolayısıyla bir sonraki duruşmaya SEGBİS aracılığı ile katılmak istiyorum, çünkü buradan dönünce günlerce tek başıma karantinada kalıyorum” diye konuştu.
‘BİR KİŞİ MÜVEKKİLİMİN ELİNİ ISIRMIŞTIR BU DA MÜVEKKİLİN ELİNİ KULLANMASINI ETKİLEMİŞTİR’
Polis memuru F. K.’nin Ali el Hemdan’ı kasten öldürdüğüne dair en ufak bir delil yoktur diyen sanık avukatı suç vasfının değişme ihtimali bulunduğunu söyledi:
“Müvekkilimizin öldürme kastı olduğuna dair en ufak delil bulunmamaktadır. Müvekkil ölene yönelik benim de çocuklarım var ölme diyerek başında beklemiştir. Burada müvekkilin silah kullanma yetkisi vardır. Suç vasfı değişmesi ihtimali vardır, müvekkilin tahliyesini talep ediyoruz. Bu olaydan iki ay önce bir kişi müvekkilimin elini ısırmıştır. Raporlarla sabittir. Bu da müvekkilin elini kullanmasını etkilemiştir.”
‘BARONUN DAVAYA İLGİ GÖSTERMESİ İSTENMİYOR’
Duruşmayı Gazete Duvar’a değerlendiren Adana Barosu Cezaevi Komisyonu Başkanı avukat Tugay Bek, davayı kamuoyundan kaçırmaya yönelik bir çaba olduğunu ve avukatların müdahil olma taleplerinin de bu sebeple kabul edilmediğini söylüyor:
“Baronun ve insan hakları kuruluşlarının bu davaya ilgi göstermesi istenmiyor. Bir şekilde bu davanın gözlerden kaçırılması isteniyor. Mahkemede adil bir yargılama olduğuna dair toplumda bir inanç, bir intiba uyanmak zorunda. Bunu da yapacak olan mahkemenin kendisi. Her şeyden önce bu davada taraf teşkilinin tam olarak oluşabilmesi lazım. Müdahil taraf bu davayı takip edemiyor, kendisini vekil ile temsil edemiyor. Peki davanın geri kalan tarafları kim? Devletin mahkemesi, devletin savcısı, sanık devletin polisi ve polis memurunun avukatları. Bu davayı takip etmesi gereken müşteki tarafın temsil edilmediği bir yargılamanın tam olarak hukuki bir yargılama olduğunu kabul etmek mümkün değil.”
Vatandaşlık prosedürleri uygulanmadan ailenin talimatla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına alındığını belirten Bek, aileye davayı takip etmemesi için baskı yapıldığını anlatıyor:
“Aile, baskılara boyun eğmez, bize vekalet verir ve davaları takip ederse hem kendileri açısından kazanımları ellerinden alınabilir hem de başkaca sıkıntılar yaşayabilir. Biz bunu da anlaşılır bir durum olarak görüyoruz. Çünkü netice itibari ile bilmedikleri bir ülkede yaşıyorlar ve devlet onlara ‘Avukat tutma, davayı takip etme’ diyor.”
‘CEZASIZLIK SON BULSUN’
Bek, Ali el Hemdan davasının münferit olmadığına dikkat çekiyor. Türkiye’de kolluk kuvvetlerinin ateş etmesi sonucunda çok sayıda kişinin öldüğünü ve güvenlik güçlerine açılan davaların beraatle ya da az bir cezayla sonuçlandığını vurguluyor:
“Güvenlik güçlerinin yaptığı ayağım kaydı düştüm, silah yanlışlıkla ateş aldı gibi savunmalara mahkemeler ne yazık ki itibar edebiliyor. Bu dava özelinde dosyada bulunan kamera kayıtları ve sanık anlatımları var. Olayın nasıl gerçekleştiği her şeyiyle sabittir. Pandemi tedbirleri uygulaması gibi para cezası ile sonuçlanabilecek basit bir tedbirde dahi emniyeti açık ve namlusuna mermi sürülmüş bir şekilde silahla müdahalede bulunulması kabul edilebilir bir durum değildir. En azından bu dosya özelinde cezasızlığın son bulmasını örnek bir cezanın çıkmasını istiyoruz.”