Aldatan Da, Aldanan Da Bizdendir!

Erol Aydın

Geçmişten, günümüze gün geçmiyor ki medyaya dolandırıcılıkla ilgili bir haber yansımasın. Zaman, mekân ve yöntemler değişse de değişmeyen tek şey var ki insanların halen daha bu tuzağa düşüyor olması. Ortaya çıkan bu kadar olay sonrası artık toplum bu konuda yeterince şerbetlendi, bundan sonra kimse kanmaz diye düşünüyorsanız yanılırsınız.

Bu tür mağduriyete uğrayan insanların prototipine baktığınızda öyle hiçte cahil insanlar olmayıp bu tuzağa profesörlerin bile düştüğüne şahit oluyorsunuz. Bu nasıl oluyor diye baktığınızda da karşı tarafın iletişim becerileri, ikna kabiliyeti ve insan psikolojini çok iyi bildiklerini görüyorsunuz. Bu kadar yeteneği meşru bir alanda kullanmış olsalar rahat bir hayat sürecek olduklarına şüphe yoktur. Dolandırıcılar toplumun zaaflarını çok iyi tahlil ettikleri için kurban bulmaları zor olmuyor. Bu konunun sosyolojik olarak incelenmesi durumunda bilinçlenme adına önemli bir çalışma ve kaynak ortaya çıkacaktır.

İnsanlar paniklediklerinde sağlıklı düşünme yetilerini kaybettikleri için ilk amaç kurbanın kimyasını bozarak onun soğukkanlı düşünmesinin önüne geçmek. Bunu yaparken de genellikle kimlik bilgi veya hesabınızın terör örgütleri ile irtibatlı olduğu yalanı ortaya konuyor. Bunu duyan birçok insan panikleyerek çıkış yolu ararken, eleman tekrar devreye girerek kapana girmiş olan kurbanı artık istediği gibi yönlendiriyor. Sonuç ise herkesin bildiği mağduriyetle sonuçlanıyor.

Uzmanlar sürekli olarak, “Hiçbir polis, savcı veya bankacının sizi telefonla araması söz konusu değildir!” diye uyarmasına rağmen netice değişmiyor. Başka bir yöntem de çekilişle ödül kazandınız, bu almak için şunları yapın diye başlayan telefon görüşmeleri. Şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir ki günümüzde kimse kimseye bedava bir şey vermez! Bunun altında mutlaka bir bit yeniği aramak gerekir. Fakat burada da devreye insanların kazanma hırsı ve tamah giriyor. Emeksiz kazanmak, köşeyi dönmek, rahat etmek gibi faktörler sizi esir alıyor. Hele de geçim derdi ile bunalmışsanız bir çıkış yolu olarak bu teklifler oldukça caziptir.

Sonuç olarak; Peygamber (sav) efendimiz bir hadisi şerifinde, “Bizi aldatan, bizden değildir!” diye buyurarak meseleye noktayı koymuştur. Fakat mevcut duruma baktığımızda; aldatan da, aldanan da bizim insanımız olmakla birlikte, bizden değillerdir. O zaman Müslüman bir delikten iki defa sokulmaz diyerek kendimizi çek etmemiz gerekmektedir. Aç gözlülük ve tamah ederek sazan gibi her beleşe atlamamız hayrımıza olmayacaktır. Alın teri ve emek verilmeden elde edilen hiçbir kazanç kutsal değildir.

Esenlik dileklerimle,

Erol Aydın